Friday, April 6, 2007

ayırtılmıştır

film biletlerini aldığım kız her salonun en baba yerinden vermiş biletleri. inanamıyorum. gerçekten inanamıyorum. minnettarım, çok teşekkür ederim, seni sevmiştim zaten. bunları okuma ihtimali yok. ama olsun. arada yanından geçiyorum filme girerken çünkü bilet satışı devam ediyor ve o salona gittiğimde kızı yine yerinde görüyorum. o beni görmüyor. önünde bir kuyruk var, bilet kesiyor. uzaktan iyi dileklerimi yolluyorum, yoluma devam ediyorum. kimse bilmiyor o kız en güzel yerleri bana verdi! gidip teşekkür edemem... zaten başı kalabalık. nasıl oldu da bu oldu, tesadüf olup olmadığını anlamak için biletimin olduğu bütün salonlardaki koltuklarıma baktım. bence tesadüf değil. belki biletleri alırken yanımda cem'in olması ve onunla ettikleri kısacık sohbet, belki "neden aynı filme 2 farklı seans aldınız, bi yanlışlık olmasın?" diye sorduğunda "yok, diğer seans babası için, teker teker gidiyoruz, birimizin bu arkadaşla kalması gerekiyor." cevabım, bi şey işte ya da tesadüf. ama tesadüf olmadığını düşünmek istiyorum. yer hakkında tek laf etmemiştim, rezervasyon formuna "şu koltuk olabilir mi benim yerim" diye yazmak kadar kolay değil kıza gidip "şu koltuk boşsa onu verir misiniz" diyebilmek benim için. talepkar biri olmaktan çekinirim ve işte binlerce sebebim vardır konuşmamak için, zaten arkamda kuyruk var, uzatmayım vs. nasılsa gidip istediğim yere otururum diye susarım.

ya neyse. biletçi kız sağol. biliyor musun yıllık izindeyiz ailecek. bi tatil yerine gitmek gibi değil bu çünkü oralarda da tam zamanlı tepinme devam ediyor hatta oralarda evdekinden biraz daha zor oluyor. yok o kadar da değil. yine de zor. toplan, git, ne yiycez, nasıl uyuycaz, puseti alalım mı, hırkayı koydun mu. bunlar kolay işler değil. kapıyı çekip, yanına sadece kendini ve minik çantanı alarak sinemaya gitmenin kolaylığı, tatlılığı nerdee, tatil yerindeki telaşlar, koca çantalar, sorular, sorunlar nerde. sevmiyorum turistliği pek. burda sabitlendim artık. derler ya ben de diyim, zamanında dağlara çıktık, "olağanüstü" haller nedeniyle yollarda kaldık, çeşitli vartalar atlattık. meraklısı değilim bi yerlere gitmenin şimdi. o zamanlar da yorulurdum, şimdi daha da çok yorulurum. planlama, programlama, bavul hazırlama, evden çıkış, hele de neyle gidilecekse o şeye yetişme telaşı sırasında öbür dünyaya gidiş gelişlerimiz... gerek var mı? istanbul'da bile gezebildiğim yok. özlediğim semtler var, oralara giderim çok gezmek istersem. bir semti bile ömre bedel.

ne diyordum? yılda 1 hafta. bitmek üzere. bitti, bitiyor, sayende güzel geçiyor. sinemada kendime yer seçmek zorunda kalmıyorum ilk defa çünkü sen en sevdiğim koltukları seçmişsin benim yerime. bütün dileklerin gerçek olsun.

6 comments:

Anonymous said...

senin gibi dusunmeyi seviyorum ben de. tesadüf değildir, özellikle de cem nedeniyle almış olabilirsin o güzel yerleri.

bir de, kimse tabiki zorunlu degil beklemiyorsun da ama işini yaparken bir yandan da önündeki çocuğa kayıtsız kalmayan, hatta gülümseyenler, sözsüz iletişime geçenler var. güzel şeyler bunlar. bana denk gelen reksteki biletçi öyle kalmış aklımda, belki de aynı kişidir.

Nihan said...

Bir yerlere gitmek istememe konusundaki fikirlerine sonuna kadar katiliyorum. Nasil istemiyorum izinlerde bir yerlere gitmeyi. Nazli dogmadan once de boyleydim ben de o dogduktan sonra iyice zor gelir oldu, tatil oldu hadi bir yerlere gidelim olayi. Sen sanslisin Cem'in babasi seninle ayni fikirde, ben Nazlisin babasina bu haleti ruhiyemi senelerdir anlatamadim.

Unknown said...

Ben de 8 aylık hamileyken Atlas sinemasındaki her filmde beni bacaklarım rahat etsin diye protokol yerlerine oturtan güzel insanı unutamam.hey gidi günler hey 20 küsur filme gitmiştim o koca göbekle. 4 yıl aradan sonra dün ilk defa evden kaçınca arka arkaya 3 filme girivermişim...

celerone said...

Yasemin,

Dün akşam sinemadaydım. Aklıma sen geldin. Kendi kendime gülümseyip durdum yanda mısır yiyenleri seyrederken.

gulece said...

biletci kiza uc kere sagol sagol sagolll:) Yasasin varolsun!
Ve size de iyi seyirler.

Aslı Cin said...

Nasıl derler, belki de çok istediğin ve sevdiğin için Allah gönlüne göre vermiş :)