Wednesday, February 17, 2010

insanlar bir sınıfta oturup öğrenmek için yaratılmamış

Okuldan en fazla faydalananlar okulu oyun gibi gören çocuklar

Antalya’da yapılan toplantının kuşkusuz en önemli konuklarından biri de 21’inci Yüzyıl Öğrenme Girişimi Başkanı John Abbott oldu. Abbott, okullu fakat eğitilmemiş. "Eğitimdeki kriz gençlerimiz nasıl tehlike atlatıyor" başlıklı tüm gün süren konuşmasından ilginç bazı alıntılar şunlar:


Ergenlik fırsattır, sorun değildir.

Ülkeler eğitimlerini oluştururken takip edilecek tek ülke yoktur. Her ülkenin dokusu farklıdır. Tarihe aykırı davranmayın, kendi eğitim sisteminizi kendiniz oluşturun.

Ülkelerin gelecekteki hayatları kaliteli eğitime bağlı. Kuşakları kaliteli eğitimle yetiştirir, iyi öğretmen karşılarına çıkarırsanız geleceğiniz daha iyi olur.

18 yaştaki başarı göstergesinin en iyi yolu çocuğun 5 yaş öncesi ailesi ile olan ilişkisidir. Bu yaş öncesi ailesi tarafından sevilen, dokunulan, desteklenen çocuk daha sonra başarılı oluyor.


İnsanlar bir sınıfta oturup, öğrenmek için yaratılmamış. Çocuklar sokakta, koşturarak daha iyi öğreniyor.

Bu kadar meşgul yetişkinler çocuklarıyla konuşmuyor, ilgilenemiyor. Televizyon seyrediyor, sakinleştirici kullanıyor, çocuklarını iyi yetiştiremiyor. En zengin ülkelerde zenginle fakir arasındaki ayırım artıyor. Yetişkinler daha çok çalışmak zorunda kaldığı için akıl sağlıklarını sürekli korumak için sakinleştirici kullanmak zorunda kalıyorlar. Bu durumda çocuklarıyla ilgilenemiyorlar.

Okuldan en fazla fayda sağlayanlar okulu iş değil oyun gibi gören çocuklardır.


burdan: http://www.yenibiris.com/HurriyetIK/Oku.aspx?ArticleID=7513


4 comments:

Unknown said...

çok isabetli bir tespit.kesinlikle katılıyorum.

asliberry said...

"5 yaş öncesi ailesi ile olan ilişkisidir. Bu yaş öncesi ailesi tarafından sevilen, dokunulan, desteklenen çocuk daha sonra başarılı oluyor."

"Okuldan en fazla fayda sağlayanlar okulu iş değil oyun gibi gören çocuklardır"

İşte bu cümleler yüreğime su serpti. Yaman dersleri sevmiyor ama okula gitmeye bayılıyor, orası onun için bir oyun ve macera yeri. Kantincisinden öğretmenine herkes Yaman'ı oranın bir okul olduğuna, oyun merkezi olmadığına, ciddi bir yer olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Yamana böyle olmaz dendikçe, bi şey olmaz, bi şey olmaz diye teskin ediyormuş herkesi. Kantinci Yaman'ın bu hallerini yarım saat anlattı:)

Banu said...

"Ülkelerin gelecekteki hayatları kaliteli eğitime bağlı. Kuşakları kaliteli eğitimle yetiştirir, iyi öğretmen karşılarına çıkarırsanız geleceğiniz daha iyi olur."
Keşke bu tanım, ülkemizdeki tüm okullar için geçerli olsaydı. Ne yazık ki, kalite artacağına azalıyor bana göre. Özellikle devlet okullarında.

yasemin said...

evet banu, bence özel okulların çok büyük bir çoğunluğu da sadece mış gibi yapıyor. ortaya çıkarmaya çalıştıkları model tek tip robottan öte bir şey değil. hala itaat, ezber, hiyerarşi, rekabet, göstermelik "sosyal aktiviteler", öğretenlerin henüz içselleştiremedikleri birtakım değerlerin okul tanıtım kitapçıklarında veli tavlama amacıyla cümlelere dökülmesi... uygulamaya gelince yapılanlar yine çocukları törpüleyip tek tipleştirmekten başka bir işe yaramıyor. cem seneye okula başlayacak, biz ne yapacağız bakalım.