Wednesday, September 1, 2010

insan yaşarken

bugün cem'i başlayacağı okula ilk defa götürdük. daha girerken kapıda bir grup öğretmeni minik bir kaplumbağa havuzundaki birkaç su kaplumbağasına bakarken görünce cem'i de yanlarına yolladım. bence güzel bir başlangıç oldu.

cem bir süre kaplumbağalara baktı, oradaki öğretmenlerle bizim duyamadığımız bir şeyler konuştu sonra beraber okula girdik. henüz tatil olduğu için ortalıkta çocuk yoktu. bizimkinin amatörlüğünün paçalarından aktığını gören öğretmenler, onun bu yıl 1. sınıfa başlayacağını anlayıp ilgi gösterdiler hatta bir tanesi, eski iş arkadaşlarımdan birinin kardeşiydi, onunla da biraz sohbet ettik, belki bu yıl cem'in öğretmenlerinden biri o olabilirmiş.

üst katlara çıktık, cem'e sınıfları gösterdim. "oyuncak yok" dedikten hemen sonra "yuppiii boyalar var" dedi. okulda oyuncak konusunun 1. sınıf itibariyle kapandığını söyledim, müstakbel arkadaşlarıyla oturacağı sandalyeleri, yeşil tahtayı ve öğretmenin ders anlatacağı yeri gösterdim.

ardından ilgisini çekeceğini düşündüğüm için onu hemen kütüphaneye soktum, onlar kütüphane görevlisiyle birlikte kitaplara bakarlarken ben müdürün odasına gittim. okulun ilk günü hakkında biraz konuştuktan sonra kütüphaneye, cem'in yanına gittik. cem'le okuldan ayrılmadan önce oradakilerle vedalaştık.

son olarak servis işini halletmek üzere bahçedeki minik kulübeye gittiğimizde cem bir kirpi gördü. biz güzergah vs. konuşur, formları doldururken o kirpiyle oynadı. ben de hayatımda ilk defa bu kadar yakından bir kirpi görmüş oldum. biraz daha bahçede takıldıktan sonra okuldan çıktık. okulun karşısındaki apartmanda boş bir daire görünce evle ilgilenen emlakçıyı aradım. cem'in okula yürüyerek gidip gelmesi ne kadar harika olurdu. emlakçı geldi, bize evi gösterdi. şu anda taşınmak hayal olsa da, eve bakarken orada yaşadığımızı hayal etmek zevkliydi.

evden çıktıktan sonra elele yürürken cem sordu:

- insan yaşarken sürekli bir şeyler görüyor, değil mi?
- nasıl?
- yani yaşarken yeni şeyler, bir sürü şeyler görüyoruz her gün
- ah evet, doğru ama şimdi neden böyle dedin birdenbire?
- mesela bahçedeki abla (okuldaki öğretmenlerden biriydi herhalde) bir sincaba eliyle fındık verdiğini anlattı biraz önce.


cem hızla büyüyor. bebekliğinden bu yana ilk defa bu kadar hızlı bir değişim içinde olduğunu görüyorum. olgunlaşıyor, düşünüyor, okuyor, yazmaya çalışıyor, ilk defa karşılaştığı insanlarla çok rahat konuşuyor, dişleri sallanıyor, adam gibi hareket edemediğimi gördüğünden beri beni eskisinden daha fazla düşünüyor ve kardeşinin kendisine abi değil cem demesini istiyor olsa da, abi olmayı hevesle bekliyor (yine de kıskançlığa hazırız. 6 yıllık saltanat kolay paylaşılmaz)

bugünü böyle ayrıntılı anlatmamın sebebi, cem'in okuluna ilk adım attığı gün söylediği sözü unutmak istemememdi.

insan yaşarken sürekli yeni bir şeyler görüyor, değil mi?


günün şarkısı:

3 comments:

NzN said...

biz de bugün ablamla bizim ufaklığı yeni okuluna götürdük...
yüzündeki ifade, şaşkınlık ve yeni hayata atılan yeni bir adımın verdiği tedirginlik o kadar netti ki...
ben de onu yazmıştım. sonra geldim bunu okudum içimde bir şeyler titredi yine...
sevgiler

Ayse said...

walla tüylerim ürperdi.. maşallah ya aslanım nası da çabuk olgunlaştı.. annesinin bol ilgi & paylaşımlarının etkisiyle olmalı.. ilkokula başlarken böylesine bi söz.. canım benim. öptüm

Anonymous said...

hangi okula gidecek Cem? başarılar diliyorum yakışklı oğluna Yasemin..