Thursday, December 19, 2013

kıskançlık


"Kıskançlık eğer bir insanın ruhuna sızmışsa, oraya çöreklenip oturmuşsa, o insan kendini toparlamak olanağını ömrü boyunca bulamayacağı gibi etrafındaki her güzel şeyi, her faydalı girişimi, para zenginliğinden gönül zenginliğine kadar her varlığı yıkıp bozmaya çalışır. O kadar ki, ancak her şeyi kuruttuğu, her şeyi yok ettiği, etrafını boydan boya çöl haline getirdiğinde yatışacak sanırsınız."

11 Aralık tarihli Saatli Maarif Takvimi sayfasını okuduğumdan beri ara ara kıskançlık üzerine düşünüyorum. Bazen takvimde bahsedilen kıskanç davranışlara maruz kalırız, bazen kıskançlığı kendi içimizde fark ederiz. Normaldir sanırım bunlar. Beni çok şaşırtansa hiç ummadığım kişilerin, yine hiç beklenmedik şeylere karşı duydukları kıskançlık. Önce yanlış anladığınızı düşünür unutursunuz, benzer durumlar ve tepkiler farklı zaman ve ortamlarda ortaya çıktıkça artık anlarsınız işin iç yüzünü. Kıskançlık hınca, hınç karşıdaki insana kasıtlı olarak zarar vermeye dönüşmüştür. Kıskançlığa veya başka olumsuz tavırlara karşı benim önlemim artık durumu fark ettiğim anda dile getirmek ve karşımdakinin buna bir son vermesini istemek şeklinde. Kimseyi değiştirebileceğimi düşündüğümden değil ancak muzdarip olduğumuz durumlara da ilelebet katlanmak zorunda değiliz. O kişi değişmese de bana zarar veremeyeceğini anlamak zorunda. Bunu madem kendisi düşünemedi, benim hatırlatmam gerekiyor, başka çare yok. Kötü niyeti tolere etmeyeceğim. Bu basit çözümü bulana kadar ne çok olumsuz davranışa katlanmak zorunda kaldığımı düşününce elimden üzülmekten başka şey gelmiyor.

İnsanın zaman zaman kıskançlık dahil çeşitli kötücül, yıkıcı duygular hissetmesi doğal olabilir. Kimse sadece iyi değildir. Ben takvimde söylendiği gibi "insanın kendini toparlamak olanağını ömrü boyunca bulamayacağını" düşünmüyorum. Yıkıcı duyguları kökünden kazıyıp yok edemiyorsa bile önemli olan insanın kendi hislerinin farkında olması, kötücül duygularının varlığını bir günah keçisine yükleyerek ve bunun sorumluluğunu ona atarak bu duygulardan kurtulmaya çalışmak yerine duygusunu farkedip kötü davranmamayı seçmesidir. Kendimden ve ilişki içinde bulunduğum insandan bunu bekliyorum. Davranışlarımızı kendimiz seçiyoruz, her davranışımız ile bir seçim yaptığımızı fark etsek ve ergenliğini atlatamamışların refleksif tepkilerini geride bıraksak hem (yaşımız kaç olursa olsun) yetişkinlik yolunda bir adım daha atmış olacağız hem de ilişkilerimiz açısından çok hayırlı olacak.

*

Bu arada takvimin arka yaprağında "Ruh fakirliği" konusu devamı yarın şeklinde sürüyor. Bugünkü parçayla bitirelim:

... nerede bir insan görürseniz ki kıymetleri zedeliyor, varlıkları yok etmek, saadetleri tahribetmekten zevk aldığını belli ediyor, o insandan çekininiz.
Şevket Rado

No comments: