Hayatın anlamını YouTube'a sormayı deneyen arkadaşımın aldığı cevap.
Sanki sufle alıyor... Söyledikleri bir zamanlar küçümsediğim şimdiyse arada medet umduğum kişisel gelişim kitaplarını hatırlatıyor. Kendiliğinden mi söylüyor bunları, öyleyse bravo.
Cem de izlesin bunu.
Friday, January 31, 2014
Wednesday, January 29, 2014
Aynı Noktadan 5 Gün
Rüya'yı okula bıraktıktan sonra her gün evden çıkarken yanıma aldığım kahveyi bitirdiğim nokta burası. Arabayı park ettiğim yerden birkaç adım uzakta. Acelem yoksa her gün uğrayıp denize, denizden ve köprüden geçen araçlara baktığım yer. Hayatın birbirinin aynı günlerden ibaret olmadığını, her şeyin her an değişip durduğunu hatırlamak için birkaç dakika.
20/01/2014 Pazartesi
21/01/2014 Salı
22/01/2014 Çarşamba
23/01/2014 Perşembe
24/01/2014 Cuma
*
Oradan ayrılırken aklımda hep: Hala çok güzelsin İstanbul.
*
Burayı ilk keşfettiğim gün :: 16 Mayıs 2013
Monday, January 27, 2014
Dizi Önerisi :: Masters of Sex
Son 20 yıla baktığımızda izlediğim dizi sayısı 7.
Son 7 yılda 2. Bir önceki dizi Lost'tu (4. sezonun ilk bölümlerine kadar) ve en sonuncusu da Masters of Sex. Dün gece 1. sezonu bitirdik, iyi dizi. Devamını bekliyoruz.
İzlediğim diziler
Kara Melekİkinci Bahar
Ally Mc Beal
Aliye
Bıçak Sırtı
Lost
Masters of Sex
İzlemeyeceğimi bildiği için ilk tavsiyesinin ardından her görüşmemizde ve telefon konuşmamızda "izlediniz mi?" diye sorarak
"çok ısrar ediyor, bir bakalım" dedirten arkadaşımıza teşekkür eder, ilginç tavsiyelerinin devamını dileriz.
Wednesday, January 22, 2014
Diş Hekiminde
Haftasonu çocukları diş hekimine götüreceğim. Randevuları üstüste aldım ki Rüya Cem'in muayenesini izledikten sonra o koltukta oturmaya daha kolay ikna olsun, bakalım işe yaracak mı? Ne yaşayacağımızı tam olarak kestirmek zor ama her ihtimale karşı önlemimi almam lazım.
Cem okul bahçesinde koştururken elinde topla koşan bir arkadaşıyla çarpışmış ve öndeki iki alt dişinin uçları belli belirsiz kırılmış, kendisi söylemese ben anlamayabilirdim. O gün hemen götürüp gösterdik. Diş hekimi kırıkların çok basit ve önemsiz olduğunu, tedavisini hemen yapabileceğini söyleyince rahatladık ve daha sonra randevu almak üzere oradan ayrıldık. Aradan haftalar geçti, nihayet bu haftasonu için randevuları alabildik.
Rüya'nın ise okul ile birlikte yaptıkları diş hekimi ziyaretinden sonra eve gönderilen rapora göre iki azı dişinde çürük başlangıcı var. Kimi bünyelerde çürük daha kolay olurmuş, 10 yaşındaki Cem'de hiç çürük olmadığı için Rüya'daki erken başlangıca şaşırınca diş hekimi söyledi. Kimi insanın tükürüğü bile çürük oluşumunu hızlandırabiliyormuş.
Rüya'nın diş hekimine yapacağı ilk ziyareti kolaylaştıracağını umduğum bir kitabı almak için kitapçıya uğradım bu sabah. Daha önceden kitapçıda okumuştum, ilgiyle dinlemişti. "Dişlerime ayna ile bakacak" kısmı hala hatırında, cumartesiye kadar 4-5 defa okuruz sanırım.
Aslında kitabı okumak benim için hiç kolay olmuyor çünkü diş macunu reklamlarını bile izleyemeyecek kadar ağır bir diş hekimi fobim var. Çocuklardan sonra çok geciktirmeden kendim için de bir randevu almam gerekiyor. Bu yıl sürüncemede bıraktığım işleri ertelememek konusunda aldığım kararı en zor uygulayacağım konu bu olacak.
Cem okul bahçesinde koştururken elinde topla koşan bir arkadaşıyla çarpışmış ve öndeki iki alt dişinin uçları belli belirsiz kırılmış, kendisi söylemese ben anlamayabilirdim. O gün hemen götürüp gösterdik. Diş hekimi kırıkların çok basit ve önemsiz olduğunu, tedavisini hemen yapabileceğini söyleyince rahatladık ve daha sonra randevu almak üzere oradan ayrıldık. Aradan haftalar geçti, nihayet bu haftasonu için randevuları alabildik.
Rüya'nın ise okul ile birlikte yaptıkları diş hekimi ziyaretinden sonra eve gönderilen rapora göre iki azı dişinde çürük başlangıcı var. Kimi bünyelerde çürük daha kolay olurmuş, 10 yaşındaki Cem'de hiç çürük olmadığı için Rüya'daki erken başlangıca şaşırınca diş hekimi söyledi. Kimi insanın tükürüğü bile çürük oluşumunu hızlandırabiliyormuş.
Rüya'nın diş hekimine yapacağı ilk ziyareti kolaylaştıracağını umduğum bir kitabı almak için kitapçıya uğradım bu sabah. Daha önceden kitapçıda okumuştum, ilgiyle dinlemişti. "Dişlerime ayna ile bakacak" kısmı hala hatırında, cumartesiye kadar 4-5 defa okuruz sanırım.
Aslında kitabı okumak benim için hiç kolay olmuyor çünkü diş macunu reklamlarını bile izleyemeyecek kadar ağır bir diş hekimi fobim var. Çocuklardan sonra çok geciktirmeden kendim için de bir randevu almam gerekiyor. Bu yıl sürüncemede bıraktığım işleri ertelememek konusunda aldığım kararı en zor uygulayacağım konu bu olacak.
Tuesday, January 21, 2014
SBS :: Bir Türkiye Gerçeği
5 yıl önce, cem anaokulunda
x: cem'i hangi okula göndereceksiniz?
yasemin: 1. sınıfa kadar yuvaya devam. cem'in sınavlara girmesini istemiyorum. kendisi çok istiyorsa girer ama ben onu dershaneye, kursa, özel derse göndermeyeceğim. okulunu seçerken de sbs başarısına bakmayacağım bu durumda. hatta sbs'den bahsetmeyen bir okul arayacağım.
x: nasıl yani?
y: oks mi sbs mi ismi her ne olacaksa işte, o sınavlara hazırlanmayacak cem. girmek isterse mani olmam ama biz bu iş için para ve zaman harcamayız.
x: ama türkiye gerçeği diye bir şey var.
y: evet var ve ben o gerçeğe inanmıyorum zaten nasıl bir gerçekse, durmadan değişen bir sınav sistemi var. güvenmediğim, faydasına inanmadığım hatta zararlı olduğunu gördüğüm sistemin parçası olmak için de uğraşmıyorum. basit aslında.
x: cem sonra seni suçlamasın...
y: suçlayacak bir şey yok. dershaneye, özel derse para dökmedim, ezberden başka bir şey olmayan
testlerden uzak kalsın istedim diye mi suçlayacak? ben ona her şeyi, sistemi, beğendiğim iki okul olmasına rağmen neden dışında durmayı seçtiğimi açıkça anlatıyorum, çok istiyorsa sınava girebileceğini, önünde düşünmek için yeterince vakti olduğunu da söylüyorum. evde çalışmasına da karışmam ama ben bu iş için uğraşmam. 12 yaşımdan beri böyle düşünüyorum. o zamandan bu yana da fikrimi değiştirecek bir gelişmeye şahit olmadım.
x: çağ rekabet çağı, onu rekabetten uzak büyütmekle iyi mi yaptığını düşünüyorsun?
y: rekabetse aradığın, o her yerde bulunur. bu uyduruk sistemin işleyişine hizmet etmekle kendime, çocuğuma, hayatıma kötülük yapmış olurum. ben kurslara gittim, ezberledim, sınava girdim. 3 yılım kurs, dershane, okul, özel derslerle geçti. ne öğrendim? aynı komediyi çocuklarımla birlikte yaşamak istemeyecek kadar uzağım artık bu işten.
x: güzel okullar var, köklü okullar var...
y: yok demiyorum. biz dışındayız bu yarışın, o kadar.
x: sonuçta üniversite sınavı var. ona da mı girmeyecek?
y: sbs'ye girmeyince üniversiteye de mi girilemiyor?
*
Bugün SBS'de gayrimüslim öğrencilerin eksik hesaplanan puanları ile ilgili haberi okudum. Gün geçmiyor ki elle tutulacak yanı kalmamış olan bu sınavın işlevsizliği ile ilgili yeni bir haber çıkmasın. Daha yeni okumadık mı SBS sonuçları iptal ediliyor haberini?
Bu konuda benimkine yakın düşüncelere sahip olanlar da var elbet ancak bugüne kadar konu açıldığında genellikle benzer diyaloglar geçti. Sistemin saçma ve güvenilmez olduğunu, sınava hazırlanan çocukların harcadığı vakte ve emeğe değmediğini düşünen çok ama "bu ülkenin gerçeği bu, yapacak bir şey yok." diye düşünen de çok. Aslında SBS konuşmaktan kaçındığım bir konu haline gelmişti çünkü hangimiz haklıyız, hangimiz haksız diye tartışarak ya da dediklerimizi karşılıklı çürütmeye çalışarak varabileceğimiz bir yer yok. Birbirimizi ikna etmek zorunda değiliz. Ben neyi neden seçmediğimi biliyorum, bu da bana yetiyor.
Sonuçta karar bizim
a) isteyen girsin
b) çalışan çalışsın
c) ezberleyen ezberlesin
d) yarışan yarışsın
e) hiçbiri.
abcde.
Yine de üstüste birkaç sene boyunca bu sınavın stresini yaşayan çocuklar için üzüntü duyuyorum.
Yine de üstüste birkaç sene boyunca bu sınavın stresini yaşayan çocuklar için üzüntü duyuyorum.
*
Türkiye Gerçeği
* SBS'de gayrimüslim öğrencilerin puanları eksik hesaplandı* SBS'de sistem değişti ama öğrencilerin haberi yok
* İşte yeni SBS, SBS'nin yerine 12 sınavlı yeni sistem detayları
* Yeni SBS'de başlamadan 3 değişiklik
SBS kaldırıldı. Yerine TEOG diye bir sistem getirildi. Yeni sistemde de başlamadan 3 önemli değişikliğe gidiliyor.
* SBS kalkıyor, dershaneler kapanıyor.
Radikal.com.tr - Danıştay, Milli Eğitim Bakanlığı'nın SBS'de Almanca ve İngilizce testlerinin cevap anahtarlarını karıştırması üzerine 718 öğrencinin puanını yanlış hesaplaması üzerine sınav sonuçlarını iptal kararı verdi. Gazetevatan'dan Kıvanç El'in haberine göre, 1.2 milyon adayın puanı yeniden hesaplanacak. Liselere yerleştirmelerin de yeniden yapılması gündemde.
.
.
.
karikatür buradan
Sunday, January 19, 2014
19 Ocak 2014 :: Hrant için Adalet için
Friday, January 17, 2014
ama ben istemezsem... hiç konuşmam kii
rüya gözlükçüde
ben kendime çerçeve seçmeye çalışırken rüya yanımda boş durmuyor, çocuk gözlüklerini takıp çıkarıyordu. ona da çerçeve almamız gerekseydi fotodakini alırdım büyük ihtimal.
*
rüya: ben bu masada resim çizeceğim ama çok dağınık hiç yer yok bana
yasemin: tamam topladım, al bu da kağıdın
r: anne bi kalem daha ver, bi kalem daha
y: hangisini?
r: anne şurdaki kalemlerin hepsini versene, kutuyu da ver, hepsini ver, kutuyu ver, bütün kalemleri ver, olur mu?
y: uff rüya şu isteklerin hiç bitmiyo valla, bi bitse çok güzel olacak
r: niye... ama isteklerim biterse ben konuşamam.
y: doğru, haklısın :) bitmesin o zaman
r: ben bir miyav değilim.
Thursday, January 16, 2014
Walter Mitty'nin Gizli Yaşamı | The Secret Life of Walter Mitty (2013)
Filmin vizyona girdiği haftasonu çocuklara üstbaş, ayakkabı almaya çabalarken her haftasonu oğluyla birlikte görüştüğümüz arkadaşımız aradı, yakınlarda bir yerdelermiş, "babalar oğullar sinema gecesine ne dersiniz?" diye sordu. Hemen bulunduğumuz yerde oynayan filmlere baktık. Onur Walter Mitty'nin çocuklar için de (biri 10, diğeri 11 yaşında) uygun bir flm olacağını söyleyince biletlerini bu filme aldılar. Film çıkışı herkes seçimden memnundu. Onur filmi beğenmişti, benim de mutlaka görmem gerektiğini söylüyordu.
O önermese gitmeyi düşünmeyeceğim bu filme hafta içi gitmeye karar verdim ve gittim. Birincisi, bu film mümkünse sinemada izlenmesi gereken bir film, ikincisi bence 9-10 yaş ve üzeri çocuklarınızla birlikte giderseniz pişman olmazsınız. Yalnız bir filme gitmeden evvel çocuklara internetten filmin fragmanını izletmenizi öneririm, sonra "beni bu filme neden getirdin?" demesinler; her ihtimale karşı. Cem artık animasyonlar yerine yaşına uygun diğer uzun metrajları tercih ediyor. Gidip beğendiği filmler arasında Hobbit (1&2), Life of Pi, Superman var, bu filmlere hep babasıyla birlikte gittikleri için diğerlerini hatırlayamadım, sorup eklerim sonra. 4. sınıfa geçtiğinden beri böyle oysa ben Rüya biraz daha büyüdüğünden onu sinemaya Cem götürür diye hayal ediyordum, bakalım belki yine de yapar.
Ben Stiller'in yönetip başrolde oynadığı filmin ofis/plaza sahnelerindekilere yakın olaylar bir zamanların insan kaynakları çalışanı olarak benim de başımdan geçmişti. Filmde Life dergisi online hale dönüşürken yaşanan yeniden yapılanmayı ve yeni patronlar eşliğinde işten çıkarmaları görüyoruz. Benim de Mitty'e benzeyen bir arkadaşım vardı, aynı bölümdeydik. Onun gibisine epey nadir rastlanır, çalışırken yanımda o olmasaydı ortam iyice çekilmez olurdu, eminim. İş hayatıyla ilgili hatırladığım pek çok karenin içinde o da var. Şimdi Amerika'da olduğu için hiç göremiyorum kendisini. Sakallı patron ve şürekasına ise Mitty'nin aksine plazalarda sık sık rastlarsınız, o kadar çok olmalarına hiç gerek olmadığı halde. Her neyse konu ofis tipleri değil tabii, filmi düşünürken zamanda yolculuk yaptım. Sonuçta, film bir iyi hisset filmi. Müzikleriyle ve oyunculuklarıyla, Ben Stiller'in sayesinde bu janrın düzgünlerinden biri olmuş.
*
filmin iyi bir sitesi var:
Tuesday, January 14, 2014
Cem'in Şiirleri
Cem'in geçtiğimiz sömestr tatilinde (8,5 yaşındayken) yazdığı akrostiş şiirlerini bir kitabın arasına saklayıp unutmuşuz, geçen hafta bulduk. Yazdıklarını yeniden okuyunca ilk okuduğum seferkinden bile daha çok sevdim, sordum, biraz gönülsüz de olsa "iyi, koy bakalım" dedi. Noktasına, virgülüne dokunmadan:
Ölümün çoğu kısmı mezarda geçer.
Islak günlerde araba kazasında ölebilirsin.
Üzüntüden de ölürsün bazen.
Marmara denizine düşersen boğularak ölebilirsin.
Canımız sadece bir tanedir kediler gibi dokuz tane değildir.
Üzülürsün birisi ölürse.
Lanet yüzünden ölüm diye bir şey var mı.
Bu şiirde dizelerin ilk harflerinden "ölümcül" okunsun istemiş olmalı ama ikinci dizede olması gereken L harfi I ile karışmış. O kadar önemli değil, epey ürpertici bir şiir.
*
Yazın hava sıcaktır.
Arılar yazın çoğalır.
Zambak yazın çıkar. Zambak güzel kokar.
Haiku tadında. Cem zambağı nereden biliyor acaba? Ben yıllardır görmedim. Yazın mı çıkar, ondan da emin değilim.
*
Fırtına tehlikelidir.
Islak yolda araba kazası olur.
Rakı içip fırtınaya çıkma.
Tanımadığın bir yerde fırtınaya çıkarsan kötü olur.
Irmaklar fırtınada taşabilir.
Niye çıkar ki insan fırtınaya.
Akşam fırtana olur sabah değil!!
*
Domuzlar şişko ve pembedir.
Onlar benim en sevdiğim hayvanlardır.
Mama yemeği çok severler.
Uzun değillerdir.
Zaman geçtikçe domuz ailesi büyür.
* domuz ailesi büyür mesela domuz----} yaban domuzu
Cem geçen yıl domuzlarla çok ilgiliydi. Domuz resimleri çizer, onlarla ilgili espriler yapıp dururdu. Buraya koymadığım epey uzun bir domuz şiiri daha var, çocuklarla domuzların hayatını karşılaştırıyor.
*
Döner isimli şiirini bu yıl Türkçe derslerinden birinde yazmış. Öğretmeni esprili bulmuş, veli görüşmesinde bize gösterdi.
Döner
Benim en sevdiğim yemek döner
Döner her yemeğin önderidir
Benim en sevdiğim şey defter
Aslında en sevdiğim şey döner
Dönerciler döner yaptı
İnsanlar döner yerken salçayı etrafa saçtı
Dönerciler kapıyı açtı
Ve dönerler uzaklaştı
Ölümün çoğu kısmı mezarda geçer.
Islak günlerde araba kazasında ölebilirsin.
Üzüntüden de ölürsün bazen.
Marmara denizine düşersen boğularak ölebilirsin.
Canımız sadece bir tanedir kediler gibi dokuz tane değildir.
Üzülürsün birisi ölürse.
Lanet yüzünden ölüm diye bir şey var mı.
Bu şiirde dizelerin ilk harflerinden "ölümcül" okunsun istemiş olmalı ama ikinci dizede olması gereken L harfi I ile karışmış. O kadar önemli değil, epey ürpertici bir şiir.
*
Yazın hava sıcaktır.
Arılar yazın çoğalır.
Zambak yazın çıkar. Zambak güzel kokar.
Haiku tadında. Cem zambağı nereden biliyor acaba? Ben yıllardır görmedim. Yazın mı çıkar, ondan da emin değilim.
*
Fırtına tehlikelidir.
Islak yolda araba kazası olur.
Rakı içip fırtınaya çıkma.
Tanımadığın bir yerde fırtınaya çıkarsan kötü olur.
Irmaklar fırtınada taşabilir.
Niye çıkar ki insan fırtınaya.
Akşam fırtana olur sabah değil!!
*
Domuzlar şişko ve pembedir.
Onlar benim en sevdiğim hayvanlardır.
Mama yemeği çok severler.
Uzun değillerdir.
Zaman geçtikçe domuz ailesi büyür.
* domuz ailesi büyür mesela domuz----} yaban domuzu
Cem geçen yıl domuzlarla çok ilgiliydi. Domuz resimleri çizer, onlarla ilgili espriler yapıp dururdu. Buraya koymadığım epey uzun bir domuz şiiri daha var, çocuklarla domuzların hayatını karşılaştırıyor.
*
Döner isimli şiirini bu yıl Türkçe derslerinden birinde yazmış. Öğretmeni esprili bulmuş, veli görüşmesinde bize gösterdi.
Benim en sevdiğim yemek döner
Döner her yemeğin önderidir
Benim en sevdiğim şey defter
Aslında en sevdiğim şey döner
Dönerciler döner yaptı
İnsanlar döner yerken salçayı etrafa saçtı
Dönerciler kapıyı açtı
Ve dönerler uzaklaştı
Sunday, January 12, 2014
Aşkolsun Kanser!
Bugün Meral Tamer'in tesadüfen elime geçen Aşkolsun Kanser! kitabını okudum. Meral Tamer gazete okumaya başladığım yıllarda, eve giren tek gazete olan Cumhuriyet'te (12-13 yaşlarımda okumaktan zevk aldığım tek tük köşeden biri olan) Tüketici Köşesi'ni merakla takip ettiğim bir gazeteciydi. Bu ilk kitap da meme kanseri teşhisi ve tedavisi döneminde Milliyet'e yazdığı yazı dizisinin ardından çıkmış.
Meral Tamer, kitabında kanser tecrübesinin yanısıra, hayat öyküsüne de yer veriyor. Erken teşhisin hayat kurtardığı hikayeyi okuyunca yıllık rutin muayeneler konusunda ne kadar ihmalkar olduğum gerçeğiyle yüzleşmek durumunda kaldım ve 40'lı yaşların eşiğine gelmişken, rutin kontrollere (meme, rahim ağzı) bir an önce başlayıp düzenli olarak devam ettirmeye karar verdim. Ezbere işlerden kaçınabilmek için öncesinde araştırma, okuma işlerini halledip; mamografi nedir, her yıl yaptırılmalı mıdır, hangi yaş grupları için ne sıklıkta gereklidir, mamografiyi kimler yapabilir gibi hemen aklıma geliveren, düşündükçe çoğaltılabilecek soruların güvenilir cevaplarını bulduktan sonra tabii. Bunların yanısıra kanserin nedenleri konusundaki üstünkörü bilgimi derinleştirmeye başlamam da gerekiyor.
Kitapta, yazarın kızıyla ilişkisine değindiği bir bölümden alıntı yapmak isterdim ama girişte alıntı için yayınevinden yazılı izin almakla ilgili notu görünce vazgeçtim. Meral Tamer anneliğini ve kızından öğrendiklerini açıkyüreklilikle yazmış, o bölümleri birkaç defa dönüp okudum. Ayrıca yazarın kanser teşhisi sonrası hastalığına ve hayata yaklaşımının, herkes için özellikle de incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler yüzünden karalar bağlamaya müsait bünyeler için son derece öğretici olduğunu düşünüyorum.
Meral Tamer, kitabında kanser tecrübesinin yanısıra, hayat öyküsüne de yer veriyor. Erken teşhisin hayat kurtardığı hikayeyi okuyunca yıllık rutin muayeneler konusunda ne kadar ihmalkar olduğum gerçeğiyle yüzleşmek durumunda kaldım ve 40'lı yaşların eşiğine gelmişken, rutin kontrollere (meme, rahim ağzı) bir an önce başlayıp düzenli olarak devam ettirmeye karar verdim. Ezbere işlerden kaçınabilmek için öncesinde araştırma, okuma işlerini halledip; mamografi nedir, her yıl yaptırılmalı mıdır, hangi yaş grupları için ne sıklıkta gereklidir, mamografiyi kimler yapabilir gibi hemen aklıma geliveren, düşündükçe çoğaltılabilecek soruların güvenilir cevaplarını bulduktan sonra tabii. Bunların yanısıra kanserin nedenleri konusundaki üstünkörü bilgimi derinleştirmeye başlamam da gerekiyor.
Kitapta, yazarın kızıyla ilişkisine değindiği bir bölümden alıntı yapmak isterdim ama girişte alıntı için yayınevinden yazılı izin almakla ilgili notu görünce vazgeçtim. Meral Tamer anneliğini ve kızından öğrendiklerini açıkyüreklilikle yazmış, o bölümleri birkaç defa dönüp okudum. Ayrıca yazarın kanser teşhisi sonrası hastalığına ve hayata yaklaşımının, herkes için özellikle de incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler yüzünden karalar bağlamaya müsait bünyeler için son derece öğretici olduğunu düşünüyorum.
*
Tuesday, January 7, 2014
2013'te En İyi 10 Film
Geçen seneki gibi bu yıl en beğendiğim 15 film (bu postu taslaklarda kaç haftadır bekleterek, düşünerek ederek epey uğraştıysam da listeyi 10 film ile sınırlayamadım) herhangi bir sıralama olmaksızın şöyle:
la vie d'adele (Mavi En Sıcak Renktir)
jagten (Onur Savaşı)
jin
yozgat blues
conjuring (Korku Seansı)
dans la maison (Evde)
before midnight (Geceyarısından Önce)
blue jasmine (Mavi Yasemin)
searching for sugarman (Bir Şarkının Peşinde)
all is lost (Sona Doğru)
stoker (Lanetli Kan)
enough said (Başka Söze Gerek Yok)
the broken circle breakdown (Kırık Çember)
museum hours
stories we tell
la vie d'adele (Mavi En Sıcak Renktir)jagten (Onur Savaşı)
jin
yozgat blues
conjuring (Korku Seansı)
dans la maison (Evde)
before midnight (Geceyarısından Önce)
blue jasmine (Mavi Yasemin)
searching for sugarman (Bir Şarkının Peşinde)
all is lost (Sona Doğru)
stoker (Lanetli Kan)
enough said (Başka Söze Gerek Yok)
the broken circle breakdown (Kırık Çember)
museum hours
stories we tell
Sunday, January 5, 2014
Gulliver
Cem ile dün başladığımız Gulliver'in 6. bölümüne geldik bu gece. Ona kendi kendine okumayı pek seçmeyeceği ama okumasını istediğim kitapları ben okumaya çalışıyorum. Seçimde ilk dikkat ettiğim nokta ise kitabın benim severek okuyacağım bir kitap olması.
Bu okumaları uyumadan önceki yarım saat içinde yapıyoruz. Cem şimdiye dek seçtiğimiz kitapları ilgiyle dinledi. Kitap okurken çoğu zaman Rüya da yanımızda oluyor, kitap resimliyse okuduğum sayfadaki resimleri inceliyor ve yeni bir gelişme: anlamadığı yerlerle ilgili sorular sorarak olan biteni (kimi zaman "dünya bir gaz ve toz bulutuydu" noktasından da olsa) anlamaya çalışıyor.
Gulliver'in Domingo Yayınevi'nin Hepsi Sana Miras Serisi'nden çıkan baskısını tercih etmemin ilk sebebi müthiş resimleriydi. Seriye ilgi duymamın diğer sebebi ise, hikayelerin usta yazarlar tarafından çocuklar için yalın bir dille yeniden anlatılmış olması. Yoksa aradığınızda, raflarda değişik yayınevlerinden çıkmış onlarca Gulliver çevirisi bulmak mümkün. Aynı seriden Umberto Eco'nun yeniden anlattığı Nişanlılar kitabı da sırada.
Cem'in odasında, başucu lambasının ışığında, yatağına uzanıp seçtiğim kitabın o günkü bölümünü merakla dinlemesi, devamını yarın okuyalım, dediğim her seferde biraz daha okumamı istemesi beni mutlu ediyor.
*
Friday, January 3, 2014
George Harrison - All Things Must Pass
Sabah kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdiğimde radyoda George Harrison'un All Things Must Pass şarkısı anons ediliyordu. Şarkı iyi bir başlangıç oldu, günün devamı da güzel ve dolu dolu geçti. Gece şarkıyı bir kez daha dinleyince, yılın ilk postu bu şarkı olsun, hatta benim için yılın şarkısı neden bu olmasın diye düşündüm.
...
All things must pass
None of life's strings can last
So I must be on my way
And face another day.
All things must pass
All things must pass away
...
sözlerin tamamı için TIK
*
Wikipedia'da All Things Must Pass
*
George Harrison demişken Scorsese'nin belgeselini önermeden geçmek olmaz:
Living In The Material World
Videoda gördüğünüz fotoğraf filmin de afişi aynı zamanda.
Fragmanı
*
George Harrison demişken Scorsese'nin belgeselini önermeden geçmek olmaz:
Living In The Material World
Videoda gördüğünüz fotoğraf filmin de afişi aynı zamanda.
Fragmanı
Subscribe to:
Comments (Atom)









