Wednesday, February 28, 2007

2,5

2,5 2'den daha kolay bir yaş oldu bizim evde. 1,5'ta yavaş yavaş başlayan kendi çapında takılmaya başlama durumu, bu yaşta oyun kurmaya, oyun sırasında senaryolar yazmaya, diğer çocuklarla da oynamaya ve eğlenmeye dönüştü.
ancak uykuya direnç var. geceleri geç yatıyor, öğlen uykularına da geç saatlerde yatmayı istiyor. bugün 1 saat öne çekebildim her iki uykuyu da. 1 saat daha erken yatsa geceleri film izlenebilir. çalışıyorum ama ben bu çalışmalarda pek başarılı olamam. bakalım.

konuşmayı çok ilerletti. bugün bu benim annem, kimsenin annesi değil, kimse almasın onu burdan diye boynuma atladı durup dururken. evdeydik, ikimizdik, yerde araba sürüyordu, kimsenin kimseyi kimseden aldığı yoktu. havadan bi mutluluk oldu bana.

pembe dondurmayı çok seviyor. buzlukta sürekli çilekli dondurma bulunduruyorum. dışarı çıktığımızda mutlaka pembe dondurma alıyoruz. erite akıta yiyor.

bugünlerde en sevdiği çizgi film mickey ve arkadaşlarının yeni yıl maceraları. mikili el kuklasını her yere taşıyor, kirlendi, yıkamama izin vermiyor. çocukken sevdiğim çizgi filmleri alıyorum cem'e. mickey, goofy, donald duck, red kit, temel reis, tom ve jerry. günde maksimum 3 defa, kısa kısa izleme hakkı olduğu için çizgi film izlemek istediği zaman "mekeye esteyolum" (miki'yi izlemek istiyorum) gibi ilk etapta anlaşılmayacak cümleler kuruyor. şımarıyor izin koparabilmek için.

tatlı bi yaş 2,5 çünkü çocuğunuz çocuk oluyor iyice sanki ve bu da çok yeni, heyecanlı bi durum. sürekli konuşmasıyla ve eskiden yapamayıp da artık yapabildiği birçok şeyle çocuk işte, bebek değil artık. bebeklik dönemini geride bırakmak, bilenler bilir azıcık üzer beni neyse tadını çıkardık ayrıca şimdi işler eskisinden daha kolay. "ben oynuycam sen gazete oku" diyebiliyor mesela bugünkü gibi arada ve bu 2 sene önce bu zamanlar ağzıma bir lokma koyamadan gece gündüz horon tepen hallerimin yanında çok lüks bir durum gibi geliyor bana.

dediğim dediklik hala var ama onu anlamak eskisinden kolay ayrıca tecrübe sahibisiniz, sorun çıkmaması için ne yapmanız gerektiğini artık biliyorsunuz. yine de arada sırada yere yüzü koyun yatıp ağlama taklidi yaptığı anlar yaşanıyor. bu gibi durumlarda kısa bir süre müdahale etmiyorum yeteri kadar bağırıp müdahaleyi kabul edeceği anın geldiğine karar verince yanına gidip konuşmaya, kucağıma almaya çalışıyorum. "hadi barışalım" demek işe yarıyor. sarılıyoruz, adet yerini bulsun diye biraz daha bağırıyor ama çok az, sonra da "oynayalım mı" diyerek kucağımdan iniyor.

oyun demişken bütün mesaisi, aklı fikri hep oyunla dolu. bugün "cem hadi yemek yiyelim ama masada" dedim. "hayır halıda" dedi. "olmaz masada" deyince ben "ama ben oyun oynamayı çok seviyorum" dedi. gözünü açar açmaz "oynayalım" diyor ve günün hiçbir anını boş geçirmiyor. sürekli bi şeylerle meşgul, oyun, kalem-kağıt, boyama ya da benden bi şeyler istiyor, kitap oku, parka gidelim, sen de oyna, bana bak... hevesli, meraklı, heyecanlı, komik. çocuk olmak böyle bi şey. onları kendimize benzeteceğimize biz onlara benzesek daha hayırlı olacak galiba.
son fotodaki hali nedir? çadırının içine girip yuvarlanmaya bayılıyor, o sırada ağ kısmına yapışıp yüzünü çok komik şekillere sokuyordu. ben az komik bi anını yakalayabildim. makinenin hafızası doluymuş, sil et derken kaçtı en komik haller. bunu da yine yap diye yalvardığım için yapmıştı zaten.

8 comments:

Anonymous said...

Cok enteresan; Derin de 19 Subat'ta 2.5 yasini tamamladi ve sanki son bir ayda boyu atti, yuzu inceldi biraz daha. Iplikci gibi konusmasi da tabii pek sahane. Aynen, uyanir uyanmaz hadi sen manavsin ben elma aliyorum (Cihangir'de oturunca cocuk tabii baska ne gorsun), sen postacisin ben yukaridaki abla'yim (komsu olayi)... Puzzle yapalim... boya yapalim... park'a gidelim... bak bi marti, bak bi vosvos, bak bi kopek... yok, yok, yok... bir de "yok" kelimesinden uzuuuuuun bir zaman nefret edecegim sanirim.
Oglun cok lokum... hepsi cok lokum :)

Sardunya said...

Bence de en keyiflisi onlara benzemek:) Onların bize benzemesini da olabildiğince engellemek. Hayır, matah olan onların hayatı değil mi:) Bizimkinde pek matah birşey kalmadı. Ben de sabırsızlıkla (?) bekliyorum o 2 yaş dönemini.

k.i.s.d. said...

Seni okudukça çocuk sahibi olmak istiyorum, sonra hayat çok zor olacak, ama ben çalışmak istiyorum kariyer mariyer diyorum... Üzülüyorum...

Cem çok tatlı

ece arar said...

yasemin yazman ne iyi olmuş böyle ayrıntılı.. gerçi hep yapıyorsun ya... sonra ileriki bir tarihte şahane oluyor bu bilgilere tekrar dönmek...

Anonymous said...

yasemin su yazdiklarini okuyunca cocuklugun ne sahane bi donem oldugunu bi kez daha anladim, hissettim. murathan mungan da cok guzel soylemis:
"“Kendimizle çocukluğumuz arasındaki o büyülü uzaklık her zaman çok çekici gelmiştir bana. o unuttuğumuz, kökleri gene de bizde olan dünyayı yeniden keşfetmek, yeniden anlamak ve anlamlandırmak, her seferinde hayatımızın geri kalanı için yeni bir şey öğrenmemizi sağlar.”
(Arka Kapak- Çocuklar ve Büyükleri).

vildan said...

yazdıkların yazmak isteyip de bi türlü toparlayamadıklarımdan olmuş :) çok mercü ne demek istediğimi sen kaleme aldığın için :)))

günlerdir bi post hazırlıyorum ben de. ev de nelerle meşgulüz filan gibi. ama blogger a foto yüklemek işkence daha da sürecek gibi.

Pratik Anne said...

Yasemin, Onlarin isleri de oynamak. Ana sabah Kipircan'la kahvalti ettikten sonra "Haydi kipircan calismaya" diyor. Masadan oyuncaklarin basina gidiyorlar. Bizimki konusmuyor henuz o acidan hala buyumus gibi durmuyor ama oyuncaklarinin basina gecip ciddi ciddi ugrasiyor ki oynuyor demezsin. Hakikaten calisiyor. Cem'in ustten ucuncu fotosundaki ciddi surat ifadesi mesela. Git herhangi bir ofise kac kisinin, masa basinda o ifadeyle calistigini gorursun ki. :) Cok tatli tum fotolari maasallah.

bembi said...

çoook tatlı bir oğlun var :) Allah bağışlasın ve de maşşallah demek istiyorum :o)