Showing posts with label emzirme. Show all posts
Showing posts with label emzirme. Show all posts

Wednesday, October 26, 2011

rüya kendi kendine yemeyi öğreniyor

rüya ilk 1 senesini neredeyse sadece anne sütüyle geçirdi. bu süre boyunca ona takviye vitamin, mineral vs. vermedim. her gün mutlaka dışarı çıktık, dvit de kullanmadık. 10. ayın sonunda kan değerlerine bakıldı, demir depolarında eksik yoktu. anne sütünün besleyiciliğinin azaldığı, artık beslemediği, büyütmediği doğru değildi, biliyorduk öyle olmadığını ama böylece ikinci kez öğrenmiş olduk. 12. ayın sonunda rüya kilo ve boy olarak, genlerinin de etkisiyle hala yaşıtlarından daha büyük görünüyordu.

şimdi rüya katı gıdalarla beslenmenin ilk basamaklarında. cem'de yaptığım hataları yapmak istemediğim için ona doktorların 6. aydan itibaren verdikleri menüleri uygulamıyorum. bana verseler asla yemeyeceğim buharda haşlanmış karışık sebzelerden yapılmış püre, ekmek doğranmış çorba gibi şeyleri 1001 akrobasi ile yedirmeye uğraşmıyorum. rüya biz ne yiyorsak onu yiyorsa yiyor, yemiyorsa yemiyor. anne sütü 13. ayında hala oldukça önemli bir besin onun için.

evet, "süt artık yemek üstüne kahve gibi bir şey olmalı", "anne sütü bundan sonra zevk için", "yaramaz", "yetmez" diyenlere cevap vermiyorum, bu tür sözleri geçiştiriyorum. kimseye anne sütünün yararlarını anlatmak zorunda değilim, merak eden öğreniyor zaten. buraya da, konuyla ilgilenenler varsa onlara, ikinci çocukta izlediğim yolun beni ne kadar rahatlattığını söylemek için yazıyorum. cem 6. ayını bitirdiğinde, doktor tarafından elime tutuşturulan üç ana, iki ara öğünden oluşan bir menüyle kalakalmıştım. 7 aylık cem verilenleri, onun için emek emek hazırladığım organik mamaları yemek istemiyordu ve bu durum beni çok rahatsız ediyordu. mayaladığım yoğurdun tutmadığı gece uykum kaçmıştı, sabaha kadar "yarın yoğurt yerine ne yedirsem" diye dönüp durmuştum. cem henüz 8 aylıktı. 8 aylık bir bebek bir gün yoğurt yemezse yanlış ya da eksik beslenmiş olmuyor ama ben bunu bilmiyor, elimdeki menüye harfiyen uymam gerektiğini zannediyordum. bebeklerin tümünün bu menüye uyarak beslendiğini, bir tek işte benim cem'in böyle arıza çıkardığını sanıyordum. ne cahillik! ne kadar zor günlerdi.

şimdi ne yapıyoruz?

* rüya bizimle birlikte masaya oturuyor. mama sandalyesini masaya yaklaştırıyoruz. sandalyenin tepsisine ufak parçalar halinde yediklerimizden koyuyorum. o günkü yemekleri planlarken rüya'yı da hesaba katıyorum. onun da yiyebileceği şeyleri hazırlıyorum. buharda brokoli haşlıyorum mesela ama brokoliyi biz nasıl yiyorsak onun da önüne öyle koyuyorum. küçük dallar halinde veriyorum, o kendisi yiyor. havuç ve patatesi de aynı şekilde yiyebiliyor. boğaza kaçma vs. unutun bunları, kendi yiyen bebeğin böyle bir sorunu olmuyor, olursa da hemen çıkarıyor. yediği miktara takılmayın, pek fazla yemiyorlar, karnını tıka basa doldurduğunu, iyice doyduğunu düşünmeyeceksiniz ama içiniz rahat olsun çünkü bebeklerimize bizim yemelerini dilediğimiz miktar değil, bu miktar yetiyor, evet yetiyor.

rüya'nın mama sandalyesi: ikea antilop
tepsisi ayrı satılıyor. onu da aldık. pahalı mama sandalyelerine gerek yok. hafif, pratik, kolayca demonte ediliyor, seyahate rahat götürülebilir, biz bavula bile sığdırdık.


* çorbaları ben içiriyorum ama rüya minicik bir kaseyi bile nadiren bitiriyor. en sevdiği çorba domatesli şehriye çorbasıydı ama domatesin mevsimi geçtiği için şimdi yerine yeni bir çorba bulmamız gerekecek. yeşil mercimekli erişteli çorbayı da seviyor.

* bebeklerin yiyeceklerle oynamalarına izin verin. bebekler yarı tadarak yarı oynayarak yiyecekleri tanıyorlar. ortalık ve kıyafetler, saç baş batıyor biraz tamam ama ilerde kendi kendilerine beslenen çocuklarımız olsun, peşlerinden koşmayalım gibi hayallerimizin gerçek olmasını istiyorsak buna izin versek iyi olur. hijyen takıntısının veya yorulmayalım, vakit harcamayalım, hemen yiyiversin gibi isteklerin uzun vadede getireceği zararları ben yaşadım. cem kendi kendine yemeye gerçekten geç başladı.

* anne sütünün değerinin söylendiği gibi 6 aydan sonra azalmadığını bilin ve bebeğiniz öğün atladığı zaman kendinizi yıpratmayın.


* ikinci bebeğin katı gıdalarla imtihanından önce okuduğum bu kitap beni beslenme konusunda özgürleştirdi, size de öneririm:



bebeğin katı gıdalara geçişi konusundaki kontrolü doktorlara ya da aileye değil kendisine verilmesi gerektiği konusunda tavsiye edeceğim bir kitap daha var:



baby led weaning web sitesi TIK

tatil yerlerinde turistlerin çocuklarına bakıp bakıp "onlarınkiler nasıl yiyor, bizimkiler yemiyor" diye iç geçirdiğimiz günlerin sona ermesi bizim beslenme konusundaki tutumumuzu değiştirmemize bağlı, en zoru da bu genlere işlemiş takıntılardan ve alışkanlıklardan kurtulmak olsa gerek.

* dünyanın en zor işi için TIK *

Sunday, October 9, 2011

konsere gittim


kişisel tarihimde bir dönüm noktası, dün gece neredeyse 1,5 yıl sonra ilk defa dışarı çıktım. mabel matiz'in iksv salon'daki konserine gittim. bileti günler önce arkadaşlarım almıştı, arayıp hatırlatmasalar ben akşamki konseri çoktan unutmuştum. "bu bileti almazsak senin daha çıkacağın yok" demişlerdi, doğruymuş, akşam evdekilerden ayrılıp taksim'e gitmek o kadar zor geldi ki anlatamam. hele de biraz dolanırım diye 1,5 saat öncesinden taksim'e varınca içine düştüğüm kalabalık, beni bu konsere gitme kararı aldığıma pişman etti. cumartesi akşamı beyoğlu'ndaki en sakin yeri buldum gerçi sonunda: demirören avm denilen yerin giriş katındaki mothercare mağazası. ilk durağım pandora'ydı ama 9'da kapandığı için orada çok uzun kalamadım. bu arada bebek kıyafetlerine bakmaya bayılıyorum yine de rüya'ya hemen hiçbir şey almıyorum. bizim çevrede son doğan bebek o olunca doğduğundan beri arkadaş çocuklarının küçülenlerini giyiyor.

beni bu zamana kadar dışarı çıkmaktan alıkoyan rüya'nın ana besininin anne sütü olmasıydı, biberon kullanmadığımız için gece uyanınca ne yapacağını kestiremiyordum. her neyse, sonuçta çocukları onur'a bırakıp çıktım, çok da iyi oldu, öyle ki konser sırasında acaba emzirmeyi yakında bıraksam mı diye bile düşündüm. gece rahat geçmiş, rüya çorbasını içip uyumuş, ben gelene kadar da pek uyanmamış, bir kere uyandıysa da onur yeniden uyutabilmiş. bunun üzerine sabah ilk iş kahvemi içerken biletix'ten yakınlarda hangi konserler olduğuna baktım ve mabel matiz'in bu ay içinde bir konseri daha olduğunu gördüm:


mabel matiz'in iksv salondaki daha önceki konserinden:

Thursday, August 25, 2011

anne sütü



"Kan hayatımda çok önemli bir yer tuttuğu için örneğim de kandan oldu ama anafikir açık. Anne sütünün içinde antibiyotikler, bebek için gerekli hormonlar, canlı hücreler ve beyninin gelişimi için gerekli yağ asitleri vardır. Bunlar mamada bulunmaz. Anne sütü hem yemektir, hem içecektir, hem ilaçtır, hem sakinleştiricidir.
Anne sütünü alamayan bebekler, özellikle de prematüre bebekler için anne sütü bankaları kurulmalı. İnsan bebekleri, insan sütü içmeli.
Anne sütü 'ideal' değil, 'elzem'dir."


tamamı burada: http://gidilmeyen.blogspot.com/2011/08/anne-sutu-vs-mama.html


Rüya uyurken Barış'ın blogunda dolaştım biraz. Anne sütü ile ilgili yazdıklarına buradan link verdikten sonra kadınlık ile ilgili yazdıklarını okudum. 


"Attachment parenting'i eleştirenlerin tekerleme gibi söyledikleri bir şey var; kadınlığımızı unutmayacakmışız. Bebeğimizi yatağımıza almak, onu hep koynumuzda taşımak, gak dediğinde meme, guk dediğinde de öbür memeyi vermek kadınlığımızı unutturuyor-muş..!

Kendi adıma konuşacak olursam, bırak unutmayı ben kadın olduğumun bilincine bebekten sonra vardım. Hiç bu kadar kadınsı hissetmemiştim. Hamilelikle başladı, doğumla tavan yaptı. Balmumundan yapılmış meyveler düşünün, ne kadar albenili. Ama yiyemedikten sonra ne işe yarar onun albenisi?

Bunu söyleyen anneler erkek zihniyeti taşıyor bence. Podyumlarda salınan iç çamaşırı mankenleri en kadın; sırtında bebek, yanında üç çocuk, anadolu köylüsü hiç kadın."

Tuesday, December 28, 2010

emzirme reformunu destekliyorum

1) Türkiye'de 6 ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı sizce yüzde kaç?

% 1,5 gibi bir orandı galiba. çok düşük olduğunu biliyorum.

2) Siz bebeğinizi ne kadar süre anne sütüyle beslediniz?

Cem'i 16 ay. Başlarken 2 sene emziririm diye düşünüyordum, kendisi 15 ay civarı emmeyi çok azaltmıştı, bıraktığımız günlerde günde 1 kez falan emiyordu kısacık. Bıraktırmak için bi çaba gerekmemişti, aramızda bir cümle: "meme bitti" fakat bu cümleyi ilk söyleyen bendim. Hiçbir sorun yaşamamış olmamıza rağmen şimdi olsa ben söylemezdim. Bebek memeye doyduğunda kendisi bırakır diye okumuştum, doğruymuş. Bu süre tabii ki bebekten bebeğe değişecektir.

Rüya'yı doğduğundan beri sadece anne sütüyle besliyorum; henüz 3. ayını bitirdi. 2 sene emzirmek istiyorum, önümüzde uzun bir yol var.

3) Kaç ay doğum izni kullandınız?

Bebeklerim doğduğunda çalışmıyordum. Çalışıyor olsaydım en az 1 sene çalışmak istemezdim; ücretsiz izin alırdım. Çalıştığım yerde böyle yapanlar vardı.

4) Yasal süt izninizi kullanabildiniz mi?
bkz. 3

5) Emzirdiğiniz ya da süt izni kullandığınız için isyerinde tepki ile karşılaştınız mı?
bkz. 3

6) Bebeğinizi toplum içinde, dışarda emzirdiğinizde sıkıntı yaşadınız mı?

Hayır yaşamadım sadece bazı insanların ortalıkta bu kadar rahat emzirebilmeme şaşırdıklarını gördüm. Bu da onların doğal bir tepkisi, şaşkınlıkları geçince normale dönüyorlar :)

Şimdiye dek emzirdiğim halka açık yerler: Cem'in okulunun bahçesi, parktaki bank, kafe, lokanta, taksi, arkadaş evi (arka odalara gitmeden, kendimi sohbetten koparmadan), Paşabahçe (yenilenen mağazalara pufları koyanlara çok teşekkür :), İkea (ortalıktaki sandalyelerden birinde, emzirme odası uzaktı, yakın olsaydı bile orası bana küçük ve havasız geliyor), müze, doğum sonrası bedene kot almaya çalışırken girdiğim soyunma kabini.

7) Emzirme konusunda desteğe ihtiyacınız oldu mu? Emzirme danışmanlığı ya da yeterince psikolojik destek bulabildiniz mi?

Emzirmek için etrafta bir köstek, annenin kafasında da endişe olmaması yeterli nimettir bence.

Emzirmeyi ilk doğumdan sonra ziyarete gelen halamdan öğrendim. Ondan önce çevremde dolanan hemşirelerden ve hastane odasındaki tvde dönen emzirme ile ilgili programdan pek bir şey öğrenememiştim.

Her iki bebeğimi de emzirirken en büyük desteği Onur'dan gördüm. Bence emzirmek, bebeği saymazsak iki kişilik bir iş. Babayla annenin işi. Ev işlerinde ve varsa ikinci çocuğun bakımında babanın sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. Sorumluluğu tabii ki sadece emzirirken değil ömür boyu alması şart ama emzirme döneminde biraz daha şart çünkü bu durum anneyi rahatlatıyor ve güvende hissettiriyor, rahat anne bol süt üretiyor. Bir de anne emzirme döneminde arada sırada saçmalarsa, bir konuyu uzatırsa vs. baba normal zamanlardaki tepkilerini vermek yerine he deyip geçiversin. Emzirme döneminde ekstra anlayıştan kimseye zarar gelmez; biraz alttan almak iyidir. Gerginlik sütü azaltır. Anne de emziriyorum diye  abartıp sınırları fazla zorlamasın tabii, herkesin bi patlama noktası var :p

8) Emzirdiğiniz süre boyunca etraftan "sütün yetmiyor, mama ver, bu çocuk meme emmek için çok büyük" şeklinde baskı gördünüz mü?

Bana herhangi bir konuda baskı yapmaya cesaret edebilecek kimse yoktur çevremde :) Ama bazı laflar söylenmiştir. Bazen dokundurmalar şeklinde bazen de pat diye "demek ki doyuramıyorsun" deyiverdiler. Teyzenin tekinin bu lafı ettiği ay bebeğim tam 1,5 kilo almıştı, yazıyla bir buçuk kilo. Sebep bebeklerimin ilk 1,5 ayda çoook uzun süreleri memede geçirmeleriydi. İyi kilo alan, açlıktan ağlamayan, bezini sık kirleten bebek, ilk günler 24 saati bile memede geçirmek isteyebilir. Bu sütün az olduğunun, bebeğin doymadığının göstergesi değildir. Meme yenidoğan için sadece karın doyurma aracı değil, rahim içi hayattan dünyaya geçiş sürecinde adaptasyonun ilk durağıdır. Bunu bilerek memelerini ilk 1,5 ayda, bebeğinin istediği süre boyunca ona sunan anne emzirmede sorun yaşamaz. Bu annenin still tee'ye, malt içeceğine, 50 bardak su içmeye, şerbetli tatlıya, bakliyat tüketmeye, süt arttırıcam diye pompaynan süt sağmaya, hesaba kitaba ihtiyacı kalmaz. Anne acıkınca yer, susayınca su içer ve ikiz bebeklerini bile rahatça emzirebilir. Eğer bu erken dönemde saat, dakika hesaplarına girilirse, süt ölçümlerine kafa takılırsa, yaşamı bebekten önceki gibi devam ettirmek bir hedef haline getirilirse, ilk üç ay dolmadan düzen de düzen diye tutturulursa süt gerçekten yetmeyebilir. Düzen sadece annenin oturtacağı bir şey değil, bence en güzel rutin, dayatmadan uzak şekilde, bebek ve anne işbirliğiyle oluşur. Her şeyin bir sırası var, düzen 3. aya doğru yavaş yavaş oturuyor, hiçbir şeyi zamanından önce oldurmaya çalışmamak lazım. Acele işe şeytan karışır.

Cem 6 aylık olduğunda ise "daha ne kadar emecek?" diyen tipler türemişti.

Böyle sorular ya da sorunlar desem daha doğru, genellikle kendi geçmiş anneliklerini sorgulayan, dipten dibe kendilerinden memnun olmayan, suçluluk hisseden annelerin başının altından çıkıyor. Keşke bunun farkında olsalar da emziren anneyi rahatsız etmek yerine, kendi sorunlarıyla yüzleşseler.

9) Emzirme reformunu biliyor musunuz? Sizce neden gerekli?

Evet biliyorum. Hem bedenen hem de psikolojik yönden sağlıklı nesiller için toplumda emzirme bilincinin oluşması gerekiyor. Bunun için süt izninin ve doğum izninin yeniden düzenlenmesi, doğumdan sonraki dönemde anneyle bebeğe ihtiyaç duydukları sürenin verilmesi şart. Emzirme reformunun buna katkısı olacağına inanıyorum.

10) Emzirme reformunu web sitesinde desteklediniz mi? www.emzirmereformu.com'daki formu doldurmanız yeterli.

Evet.

Mim bana Işıl'dan geldi ben de Deli Anne'ye paslıyorum.

Thursday, December 9, 2010

emzirme yastığı

iki bebeğimde de çok kullandım emzirme yastığını, hala da kullanıyorum. rüya ve cem'den başka arkadaşlarımın çocukları efe, defne ve deniz de doğdukları zaman bu yastığa baş koydular. ürünün doğumdan sonraki ilk haftalarında günün büyük bölümünü emerek geçiren bebekler ve anneleri için faydalı bir icat olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz.


emzirme yastığı, emzirirken koltukla bütünleştiğim günlerde beni kol ve bilek ağrısından kurtardı, bebeklerim için rahat, yumuşak bir zemin sağladı. bu yastık sayesinde emzirirken okuyabiliyorum, film izleyebiliyorum hatta rüya emerken uyuyakaldığında yerimden kalkmama gerek kalmadan filme ya da kitaba devam edebiliyorum. böylece yatağa koyduğum anda gözünün açılması riskine girmeden filmi sonuna kadar izlemiş oluyorum :) ayrıca yastığı, bebeğin sırtını orta kısma yerleştirip hafif dikleştirerek yatırmak için kullanmak da mümkün. bebeğiniz oturmaya başladıysa, dengesini kaybettiğinde düşmemesi için onu C şeklindeki yastığın ortasına oturtup kenarları düşmesini engellemek için de kullanabilirsiniz. bizdeki yastık 5 bebek ve anneleri tarafından tepe tepe kullanıldığına göre yeni annelere ve bebek bekleyenlere rahatlıkla önerebilirim bu ürünü.

Tuesday, October 5, 2010

evde ve dünyada emzirme haftası (1-7 ekim)




rüya'nın doğumu emzirme haftasıyla kesiştiği için bu günler bizim evde de çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. rüya dün öğleden sonradan beridir hiç durmadan emzirilmek istiyor. bu cem'in ilk günlerinde de yaşadığım bir şeydi ama bu kız galiba cem'i solladı, öyle ki iki gündür onu bırakıp yemeğe oturmak bile bir olay haline geliyor. sütsüzlükten değil, bezleri kirleniyor, uyuduğu zaman gayet iyi uyuyor... bilmiyorum işte. sizde de olmuş muydu böyle? iki sene önce emzirmeyle ilgili 3 post yazmıştım, haftanın anlam ve önemi nedeniyle 3. bölümü yeniden ekliyorum. ilk iki bölümün linklerini de yazının sonunda bulabilirsiniz. 


sütü arttırabilir miyiz?

* süt ile ilgili kaygılarınız olmasın. rahat olun.

* can sıkan insanlardan uzak durun. bu bebeğiniz ve sizin için çok değerli bir dönem, kimsenin canınızı sıkmasına izin vermeyin. yeni doğan bebeğinize bakmak zaten yeterince zor. sizin enerjiye ve huzura ihtiyacınız var, bunları sizden almak isteyen kim olursa olsun ona izin vermeyin.

* dinlenin. bebek uyuyunca sen de uyu derler değil mi, ben bunu neredeyse hiç yapmadım. uyumasanız bile ayaklarınızı uzatıp dinlenmek, birkaç satır bi şeyler okumak, gözlerinizi kapatıp gündelik hayatın akışı dışında bir şeyler düşünmek, uyuyabiliyorsanız birkaç saatlik bir öğlen uykusu süt üretiminde gözle görülür bir artış sağlıyor.

* emen bebekler geceleri deliksiz uyumazlar pek, sizinki uyuyorsa çok şanslısınız. ben uyuyan bebeğin uyandırılıp emzirilmesi taraftarı değilim, o yüzden cem'i hiç uyandırıp emzirmedim. deliksiz uyku da süt kadar gerekli ayrıca hazır o uyurken yapmak istediğim öyle çok şey vardı ki hangi birine saldırsam diye düşünürken bunlardan biri kesinlikle cem'i uyandırıp emzirmek olmuyordu zaten cem'in uykusu 3 saati geçmezdi. (bebeğiniz bir yatışta 6 saat uyuyorsa kaldırıp emzirmeniz gerekebilir çünkü bebeğin tek besini anne sütü olduğunda belli aralıklarla emzirmezseniz göğüsler sütle dolup taşıyor, rahatsızlık veriyor ayrıca o ilk günler 6 saat bebek için de uzun bir süre olabilir, bunu bilmiyorum. cem'den gördüğüm aç bebeğin hiçbir şekilde avutulamadığı yani bir bebek açsa ne yapsanız boş, ağlayacaktır, bu durumda uyuması da imkansız gibi geliyor çünkü benimki açsa uyumazdı, uyuyorsa toktu demek ki uykusu vardı, uyandırılmamalıydı.)

* büyüdükçe cem'in uyuduğu saatler uzadı ama emdiği 16 ay boyunca geceleri zırt pırt kaldırdı beni, kalkmak istemediğim geceler yanımıza yatırıp uyurken emzirdim. şu anda geceleri öyle hacıyatmaz olmak inanılmaz görünüyor gözüme sanırım emzirirken gece uykusuzluğuna karşı bir formül üretti vücudum, bir şekilde sabırlı, sakin ve az uykuya dayanıklıydım o aylarda. yoksa ben sabahın köründe yaşamayı seven bir insan değilim. sabah erken yatıp akşam erken kalkayım, bioritmim budur ama tabii ki öyle yaşayamıyorum, belki bir gün olur :)

* her şeyi kontrol altına almaya çalışmayın. kaç dakika emeceğine, kaç dakikada bir emeceğine bırakın bebek karar versin. cc ve dakika freak olmayın, bu ikisine takmak anneyi de bebeği de yıpratır. iki gün önce arkadaşım söyledi çocukların termostatını bozuyoruz tabaklarındaki yemekleri bitirtmeye çalışırken, kendi belirlediğimiz porsiyonları dayatırken; sonra da büyüyünce obezite... hiç inanamıyoruz değil mi doyduklarına?

evet, her bebeğin bioritmi farklı, kitaplar bilemez benim bebeğimin kaç saatte bir acıkacağını, kaç cc emeceğini, kendisi bilir ve bana anlatır, ben anlarım, vücudum ona göre süt üretir. bebekle anlaşmak gerçekten zor değil. ağlıyor derdini anlatmasının başka yolu yok, ah bi konuşsa.. diye duyarım bazen, öyle mi sanıyorsun, bal gibi de anlatıyor derdini, belki sen böyle düşündüğün için duyamıyorsundur.
bebeğinin neyi istediğini zamanla anlar anneler. biraz zaman, doğar doğmaz değil, ilk gün değil belki ama izledikçe, yakından baktıkça, dinledikçe bize öğretir bebek. e anlamadığınız zamanlar olmaz mı, olur tabii ama anladıklarınızın yanında devede kulak.

* 16 aylık emzirme sürecinde sütümü arttırmak için özel bir şeyler yiyip içmedim ben zaten ilk aylar emzirmek için oturduğunuz anda inanılmaz bir susuzlukla kavrulur gibi oluyorsunuz, her sehpada kovalarla su dursun istiyorsunuz. normal bardaklar iş görmez oluyor. susayınca su için, acıkınca yemek yiyin bana sorarsanız. bebeğe gaz yapan yemekler var mıymış, süt arttırıcı yemekler nelermiş, tatlılarmış, içeceklermiş bence bu kadar detayla uğraşmaya gerek yok. ben yalnızdım, ne pişirebiliyorsam onu pişirip yedim, kimi zaman vaktim olmadı, canım istemedi, öğün atladım, aç kaldım buna rağmen 6 ay sadece anne sütüyle besleyebildim (5. ayda meyve ve yoğurdu hafif hafif tattırmaya başlayarak çünkü cem elimdeki muza falan atlamaya başlamıştı o ayda) yediklerim yüzünden cem'de bir gaz sorunu yaşadığımızı düşünmüyorum ama aç kalınca sütüm azalırdı; cem'in emme süresi uzardı, ordan biliyorum.
 
doğurmak, emzirmek bunlar doğal işler. doktorum doğum fizyolojik bir olay, doğumların çok büyük bir kısmı kendi kendine gerçekleşebilir, doktor doğumlarda doğan çocuğu düşmesin diye tutmak için durur aslında demişti. tabi buralarda öyle olmuyor, çocuğu biz kendimiz doğurmuyoruz çünkü normal doğum yapmamamız için her zaman bir sebep var ama bu başka bir konu. ne diyordum emzirmek de doğal bir olay, üzerinde çok çalışmak, kafa patlatmak, dakikalara, programlara bağlamak, sütü sağıp süzüp kaç cc olduğuna falan bakmak gerekmiyor. pompa zorunlu durumlar (bebekten ayrı kalacağınız zamanlarda, yenidoğanı hemen emzirmeniz mümkün olamadığında...) için faydalı bir icat olabilir ama onun dışında bence gereksiz. doğumdan önce ilk alınacaklar arasında olmasına gerek yok, hastanelerde pompa bulunuyor zaten.

yeni doğuran kadın kendini bilgi bombardımanına maruz kalmış hissedebilir. henüz pek tecrübeniz olmayan bir konuda her kafadan bir ses çıkar: kitaplar, internet, yoldan geçenler, büyükler, arkadaşlar, akrabalar, doktor, hemşire, şimdi burda ben... evet, böyle bir durum var, belki bizim topluma has.

konuya dönersek, acaba siz gerçekten hiçbir şey bilmiyor musunuz? bütün bunları hiç duymamış, dinlememiş, okumamış olsaydınız ve günü geldiğinde bebeğinizi kucağınıza almış olsaydınız gerçekten bilemeyecek miydiniz ne yapacağınızı? bence biliyoruz, ne yapacağımızı biliyoruz, bebek doğduğunda nasıl emmeyi biliyorsa biz de aslında biliyoruz ama bildiklerimiz o kadar derinlerde kalmış, üstüne öyle çok bilgi, laf, söz yığılmış ki bazen bu yüzden bildiğimizi kullanamıyoruz.

ben doktor, hemşire, en iyi kitap, pedagog (gitmedik gerçi ama gidenlerden aldığım bilgiler oldu), takip ettiğim forum, konu komşudan önce kendi içimden geleni yapmaya çalıştım ama bildiğimi yapmaya karar verene kadar maruz kaldığım bilgi bombardımanı çok kafamı karıştırdı, bana zaman kaybettirdi şimdi aynı şeyleri bir kez daha yaşıyor olsam kendimi daha rahat hisseder, burnumun daha bi dikine giderdim.

evet, bıkmıştım sormadan anlatanlardan ama şimdi bakıyorum da gerçekten çok zevkli bu konuda konuşmak. insan biliyorum, ben de yaşadım, anlatayım yahu diye düşünüyor, belki bi işe yarar :p ve bunları öyle çok kadın yaşamış oluyor ki siz yaşayana kadar, her sınıftan, yaştan, eğitim seviyesinden, akrabalık derecesinden, bakış açısından... biri bi şey demezse diğeri diyor. dayatmadıkları ve sizi kötü hissettirmedikleri sürece sorun yok, gerçi o da ince bir çizgi... neyse biz bırakın anlatalım siz bildiğinizi yapın, zaten geçti gitti, biz de bu bahaneyle o günleri yad ediyoruz işte :)

Friday, October 1, 2010

earth mama angel baby * natural nipple butter


Emzirmenin ilk günlerinde, çoğu anne göğüs ucu çatlakları için bir kreme ihtiyaç duyuyor. Bu ilk zor günler atlatıldığında ise emzirmek, bence dünyanın en kolay ve güzel bebek besleme şekli.
Hastanedeki bebek hemşiresinin önerisiyle kullandığım bu kremi yeni emzirmeye başlayan annelere tavsiye ediyorum.





xoxox


İçerdiği organik zeytinyağı ve organik aynısafa bitkilerinin doğal onarıcı özelliği ile göğüs uçlarınızın çatlamasının engellenmesine, nemlendirerek korunmasına, bebeklerde ve annelerde pamukçuk oluşumunun önlenmesine yardımcı olur. Bu krem ayrıca shea yağı, kakao yağı ve mango yağı içermektedir. Antiseptik ve antioksidan özelliklere sahiptir, emzirmeden önce yıkama gerektirmez.

• %100 Lanolin içermez.
• Toksin içermez.
• Hayvanlar üzerinde denenmemiştir.

Her emzirmeden önce ve sonra az miktarda kullanılması tavsiye edilir.



daha fazla bilgi için TIK

Tuesday, December 23, 2008

bebek beslenmesi: 3. bölüm - sütü arttırabilir miyiz?


* süt ile ilgili kaygılarınız olmasın. rahat olun.

* can sıkan insanlardan uzak durun. bu bebeğiniz ve sizin için çok değerli bir dönem, kimsenin canınızı sıkmasına izin vermeyin. yeni doğan bebeğinize bakmak zaten yeterince zor. sizin enerjiye ve huzura ihtiyacınız var, bunları sizden almak isteyen kim olursa olsun ona izin vermeyin.

* dinlenin. bebek uyuyunca sen de uyu derler değil mi, ben bunu neredeyse hiç yapmadım. uyumasanız bile ayaklarınızı uzatıp dinlenmek, birkaç satır bi şeyler okumak, gözlerinizi kapatıp gündelik hayatın akışı dışında bir şeyler düşünmek, uyuyabiliyorsanız birkaç saatlik bir öğlen uykusu süt üretiminde gözle görülür bir artış sağlıyor.

* emen bebekler geceleri deliksiz uyumazlar pek, sizinki uyuyorsa çok şanslısınız. ben uyuyan bebeğin uyandırılıp emzirilmesi taraftarı değilim, o yüzden cem'i hiç uyandırıp emzirmedim. deliksiz uyku da süt kadar gerekli ayrıca hazır o uyurken yapmak istediğim öyle çok şey vardı ki hangi birine saldırsam diye düşünürken bunlardan biri kesinlikle cem'i uyandırıp emzirmek olmuyordu zaten cem'in uykusu 3 saati geçmezdi. (bebeğiniz bir yatışta 6 saat uyuyorsa kaldırıp emzirmeniz gerekebilir çünkü bebeğin tek besini anne sütü olduğunda belli aralıklarla emzirmezseniz göğüsler sütle dolup taşıyor, rahatsızlık veriyor ayrıca o ilk günler 6 saat bebek için de uzun bir süre olabilir, bunu bilmiyorum. cem'den gördüğüm aç bebeğin hiçbir şekilde avutulamadığı yani bir bebek açsa ne yapsanız boş, ağlayacaktır, bu durumda uyuması da imkansız gibi geliyor çünkü benimki açsa uyumazdı, uyuyorsa toktu demek ki uykusu vardı, uyandırılmamalıydı.)

* büyüdükçe cem'in uyuduğu saatler uzadı ama emdiği 16 ay boyunca geceleri zırt pırt kaldırdı beni, kalkmak istemediğim geceler yanımıza yatırıp uyurken emzirdim. şu anda geceleri öyle hacıyatmaz olmak inanılmaz görünüyor gözüme sanırım emzirirken gece uykusuzluğuna karşı bir formül üretti vücudum, bir şekilde sabırlı, sakin ve az uykuya dayanıklıydım o aylarda. yoksa ben sabahın köründe yaşamayı seven bir insan değilim. sabah erken yatıp akşam erken kalkayım, budur bioritmim ama tabii ki öyle yaşayamıyorum, belki bir gün olur :)

* her şeyi kontrol altına almaya çalışmayın. kaç dakika emeceğine, kaç dakikada bir emeceğine bırakın bebek karar versin. cc ve dakika freak olmayın, bu ikisine takmak anneyi de bebeği de yıpratır. iki gün önce arkadaşım söyledi çocukların termostatını bozuyoruz tabaklarındaki yemekleri bitirtmeye çalışırken, kendi belirlediğimiz porsiyonları dayatırken; sonra da büyüyünce obezite... hiç inanamıyoruz değil mi doyduklarına?

evet, her bebeğin bioritmi farklı, kitaplar bilemez benim bebeğimin kaç saatte bir acıkacağını, kaç cc emeceğini, kendisi bilir ve bana anlatır, ben anlarım, vücudum ona göre süt üretir. bebekle anlaşmak gerçekten zor değil. ağlıyor derdini anlatmasının başka yolu yok, ah bi konuşsa.. diye duyarım bazen, öyle mi sanıyorsun, bal gibi de anlatıyor derdini, belki sen böyle düşündüğün için duyamıyorsundur.

bebeğinin neyi istediğini zamanla anlar anneler. biraz zaman, doğar doğmaz değil, ilk gün değil belki ama izledikçe, yakından baktıkça, dinledikçe bize öğretir bebek. e anlamadığınız zamanlar olmaz mı, olur tabii ama anladıklarınızın yanında devede kulak.

* 16 aylık emzirme sürecinde sütümü arttırmak için özel bir şeyler yiyip içmedim ben zaten ilk aylar emzirmek için oturduğunuz anda inanılmaz bir susuzlukla kavrulur gibi oluyorsunuz, her sehpada kovalarla su dursun istiyorsunuz. normal bardaklar iş görmez oluyor. susayınca su için, acıkınca yemek yiyin bana sorarsanız. bebeğe gaz yapan yemekler var mıymış, süt arttırıcı yemekler nelermiş, tatlılarmış, içeceklermiş bence bu kadar detayla uğraşmaya gerek yok. ben yalnızdım, ne pişirebiliyorsam onu pişirip yedim, kimi zaman vaktim olmadı, canım istemedi, öğün atladım, aç kaldım buna rağmen 6 ay sadece anne sütüyle besleyebildim (5. ayda meyve ve yoğurdu hafif hafif tattırmaya başlayarak çünkü cem elimdeki muza falan atlamaya başlamıştı o ayda) yediklerim yüzünden cem'de bir gaz sorunu yaşadığımızı düşünmüyorum ama aç kalınca sütüm azalırdı; cem'in emme süresi uzardı, ordan biliyorum.

doğurmak, emzirmek bunlar doğal işler. doktorum doğum fizyolojik bir olay, doğumların çok büyük bir kısmı kendi kendine gerçekleşebilir, doktor doğumlarda doğan çocuğu düşmesin diye tutmak için durur aslında demişti. tabi buralarda öyle olmuyor, çocuğu biz kendimiz doğurmuyoruz çünkü normal doğum yapmamamız için her zaman bir sebep var ama bu başka bir konu. ne diyordum emzirmek de doğal bir olay, üzerinde çok çalışmak, kafa patlatmak, dakikalara, programlara bağlamak, sütü sağıp süzüp kaç cc olduğuna falan bakmak gerekmiyor. pompa zorunlu durumlar (bebekten ayrı kalacağınız zamanlarda, yenidoğanı hemen emzirmeniz mümkün olamadığında...) için faydalı bir icat olabilir ama onun dışında bence gereksiz. doğumdan önce ilk alınacaklar arasında olmasına gerek yok, hastanelerde pompa bulunuyor zaten.

yeni doğuran kadın kendini bilgi bombardımanına maruz kalmış hissedebilir. henüz pek tecrübeniz olmayan bir konuda her kafadan bir ses çıkar: kitaplar, internet, yoldan geçenler, büyükler, arkadaşlar, akrabalar, doktor, hemşire, şimdi burda ben... evet, böyle bir durum var, belki bizim topluma has.

konuya dönersek, acaba siz gerçekten hiçbir şey bilmiyor musunuz? bütün bunları hiç duymamış, dinlememiş, okumamış olsaydınız ve günü geldiğinde bebeğinizi kucağınıza almış olsaydınız gerçekten bilemeyecek miydiniz ne yapacağınızı? bence biliyoruz, ne yapacağımızı biliyoruz, bebek doğduğunda nasıl emmeyi biliyorsa biz de aslında biliyoruz ama bildiklerimiz o kadar derinlerde kalmış, üstüne öyle çok bilgi, laf, söz yığılmış ki bazen bu yüzden bildiğimizi kullanamıyoruz.

ben doktor, hemşire, en iyi kitap, pedagog (gitmedik gerçi ama gidenlerden aldığım bilgiler oldu), takip ettiğim forum, konu komşudan önce kendi içimden geleni yapmaya çalıştım ama bildiğimi yapmaya karar verene kadar maruz kaldığım bilgi bombardımanı çok kafamı karıştırdı, bana zaman kaybettirdi şimdi aynı şeyleri bir kez daha yaşıyor olsam kendimi daha rahat hisseder, burnumun daha bi dikine giderdim.

evet, bıkmıştım sormadan anlatanlardan ama şimdi bakıyorum da gerçekten çok zevkli bu konuda konuşmak. insan biliyorum, ben de yaşadım, anlatayım yahu diye düşünüyor, belki bi işe yarar :p ve bunları öyle çok kadın yaşamış oluyor ki siz yaşayana kadar, her sınıftan, yaştan, eğitim seviyesinden, akrabalık derecesinden, bakış açısından... biri bi şey demezse diğeri diyor. dayatmadıkları ve sizi kötü hissettirmedikleri sürece sorun yok, gerçi o da ince bir çizgi... neyse biz bırakın anlatalım siz bildiğinizi yapın, zaten geçti gitti, biz de bu bahaneyle o günleri yad ediyoruz işte :)


Monday, December 22, 2008

bebek beslenmesi: 2. bölüm - emzirmeyi öğrenmek

ilk günlerde emzirme sabır işi, öğrenilecek bir beceri; bebeğinize ve kendinize şans tanıyıp öğrendiğinizdeyse sterilizasyon, ısıtma, geceleri mutfağa gitme gibi mecburiyetlerden uzak, zahmetsiz bir besleme şekli. ek gıdalara geçerken bu rahatlığın sonuna geldiğimiz için telaşlandığımı hatırlıyorum.

unutmayın

* doğumdan hemen sonra bol süt gelmeyecek. süt bebek emdikçe gelecek.
* doğumdan sonra ne kadar erken ve sık emzirirseniz süt yapımı o kadar artacak.
* ilk 12-24 saat bebeğiniz her emzirmede bir çay kaşığı süt içer. sütünüzü göremezsiniz ama bebeğiniz için tüm gerekenleri içerdiğini bilin! tık

kolostrum (ağız sütü)

doğumdan sonraki ilk 4-5 günde salgılanan sütün adı kolostrum. bu bildiğimiz anne sütünden daha farklı bir içeriğe sahip ve çok yararlı.

çatlaklar

memedeki çatlakların sebebi bebeğin uzun emmesi değil, doğru emzirmeyi tam öğrenememiş olmamızmış. ilk günler yaşanan zorlukların sebebi tecrübesizlik yoksa aylarca emzirmek mümkün olur muydu? bu ilk günlerde yakın zamanda emzirmiş bir arkadaşın ya da emzirdiği zamanları hatırlayan, halden anlayan bir büyüğün desteği çok işinize yarayabilir. belki bazı hastanelerde verilen doğum öncesi seminerlerine katılmak istersiniz, benim tercihim yakınların doğum sonrası birebir desteği. doğru emzirme tekniğini ne kadar erken öğrenirseniz, çatlaklardan o kadar çabuk kurtulursunuz hatta çatlak sorununu hiç yaşamayabilirsiniz.

doğru emzirme derken bebeğin meme ucunu kolaylıkla ve doğru şekilde kavrayıp emmeye başlayabilmesini kastediyorum. bebek memeye doğru yerleşmeli yoksa yeteri kadar ememez + çatlaklara sebep olur.

kolostrumdan sonra

doğumdan sonraki 5.- 6. günlerde kolostrum sonrası, olgun süt üretimiyle birlikte göğüslerde şişkinlik ve gerginlik başlar. bu dönemi kendimde ve arkadaşlarımda biraz acılı bir dönem olarak hatırlıyorum. aşırı gerginlik nedeniyle bebek memeyi kavrayamayabilir. bu durumda sütü elinizle biraz sağıp göğsü yumuşatarak bebeğin kavramasını kolaylaştırabilirsiniz ya da pompa kullanıyorsanız, sütü pompayla sağıp daha sonra kullanılmak üzere saklarsınız. bebeği istediği sıklıkta emzirmek şişliği azaltır. özellikle ilk günlerde sütünüzü pompayla çok fazla sağmanızı tavsiye etmem çünkü süt üretimi talebe bağlı, üretilecek sütün miktarını bebeğiniz belirlemeli, sütü pompayla fazla sağmak bebeğin ihtiyacından fazla süt üretilmesine ve mastite sebep olabilir.

evde ilk günler

yeni doğan bebeğin uzun uzun uyuduğunu sanırdım ben ama uyurken bile hep kucağımda, sürekli memede kalmak isteyen bir bebeğim var. bir hafta öncesine kadar rahim içinde yaşayan bebe, dış dünyaya alışırken cem gibi kucağınızdan inmek istemeyebilir. büyüdükçe sizden ayrı kalmayı öğrenecek, bu süreci hızlandırmaya çalışmak anne ile bebek arasında kurulmaya başlayan bağı zedeler ve ilerde ayrılma konusunda zorluklar yaşatır.

bu dönemde yaşadığım sorunlar: çatlaklar, süt üretiminin başlaması ile birlikte şişlikler, emme süresinin uzunluğu ile ilgili şaşkınlıklar.

ne yaptım?
1) doğru emzirme tekniğini öğrendim
2) bebeğimi onun istediği sıklık ve süre boyunca emzirdim. bu süre bazı günler gerçekten çok uzundu, o emerken ben kitap okudum
3) çatlaklar için medela purelan krem kullandım
4) emzirirken ve emzirme aralarında dakika tutmadım, kendime göre bir beslenme rutini oluşturmaya çalışmadım, bebeğime ayak uydurdum. başını çevirip memeyi aramaya başladığı anda emzirmeye başladım.

cem büyüdükçe daha kısa sürede daha çok sütü emebilmeye başladıysa da arada yine sütü arttırmak için ilk günlerdeki gibi uzun uzun emdiği oldu. ilerleyen hafta/aylarda uzayan emme süreleri, sütün yorgunluk, stres gibi nedenlerle azalmasına ya da bebeğin büyüme ataklarına (hızlı büyüdüğü için daha fazla süte ihtiyaç duyduğu günlere) bağlı olabilir.



faideli bir site:

ek
doğum sonrasında benden farklı bir tecrübe yaşayan AycA'nın pompa ve mastit konusunda bir notu var:

Yasemin merhaba,
Emzirme yazılarını okudum bir solukta.. bende 20 ay emzirmiş bir anne olarak ve de emzirmeyi hemen hemen senin gibi yaşamış olarak paylaşımın için teşekkür etmek istedim.. bir nokta var benim eklemek istediğim pompa ile ilgili.. pompa ile sağmak konusunda ilk günler çok sağmak mastite sebep olabilir demişsin .. aslında ilk günler sağmamak süt birikimine sebep olabiliyor ve bu süt birikimi mastit yaratıyor. Misal benim sütüm 3. gün geldi aynı senin gibi 3 gün boş meme emdi oğlum 3. günün gecesi evde yatakta acımdan ölüyordum süt inanılmaz şişirdi ve çok yağlı bir süt geldi oğlum 5 dakikadan fazla ememiyordu doyup uyuyordu. Bende belli bir rutin izlemedim ne zaman istese verdim sütü ama doyuyor uyuya kalıyordu 5-10 dakika arası geri kalan sütü ise meme tutmak doğru değildi çünkü canımı acıtıyordu. Bu anlamda ilk günler bebeğin talebinden fazla olabiliyor süt :) pompa faydalı bir alete dönüşüyor..
herkese bol bol emzirmeli günler diliyorum :)
İzninle emzirme yazıma linklerini koymak istiyorum

ayça merhaba, 
notunu yazıya ekleyeceğim çünkü seninki farklı bir tecrübe, bende böyle bir birikim olmuyordu sanırım sütüm tam yetiyordu. cem'in emip uykuya dalması gibi bir durum pek olmuyordu, gözleri kapalı da olsa sürekli memede; o nedenle birikim olmuyordu. sütüm ilk gün başlamıştı galiba çünkü işte daha hastanede bile bir günde 100 gr. almıştı ama bende hiç süt fazlası olmadı, o yüzden de pompaya ihtiyaç duymadım.
linkleri koyarsan sevinirim :)
bir de ben sizi emirgan'da görmüştüm, lale zamanı, uzaktan seslenmiştim, hatırlıyor musun :)

Friday, December 19, 2008

bebek beslenmesi: 1.bölüm - emzirmeye giriş

doğum: 2004.7.7 - 40. haftanın ilk günü  

03:18 bebek dostu hastanede epiduralli sezaryen ile doğum yaptım. hastanede 4 gün kaldık.

04:00 odaya geldim, cem'i getiren hemşire nasıl emzireceğimi gösterdi, cem bütün bebekler gibi emmeyi biliyordu, ilk sefer çok çok kolay oldu. süt geldi-gelmedi, cem memeyi aldı-alamadı gibi sorunlar yaşamadık; cem emdi ve uyudu.

günün devamı: bebek dostu hastanenin bazı yeni doğan hemşireleri emzirme konusunda anneye nasıl yardım edileceğini bilmiyorlar. hele bir tanesi var ki, çok fena, zorlayıp duruyor insanı, hem işini bilmiyor hem de aksi. yan dönün, sola dönün, sağa dönün, şu yastığı şuraya koyun... hoff... o gelince dakikalarca uğraşıyoruz emzirebilmek için. 

2. gün: emzirmek o kadar da kolay değilmiş, bebeğin memeyi yakalaması bazen çok zor. hemşire de tecrübesizse olmuyor, canım yanıyor, uzun süre emdiği için de acı artıyor. ilk gece ateşlenip bayılmışım, cem ağlamış, duymamışım bile.

neyse ki bugün emzirmeyi hastaneye ziyaretimize gelen halamdan 2 dakikada öğrendim, bir daha da yardıma ihtiyaç duymadım zaten "yardımlar" işi uzatıp zorlaştırıyordu. bu arada televizyonda bir kanalda emzirme konusunda bilgilendirici film yayını 24 saat ama benim bu filmden pek yararlandığım söylenemez.

bir hemşire geldi, "bebeğiniz ağlıyor, sütünüz yetmiyor herhalde, pompa getirip süt miktarına bakacağız." dedi.

yetmiyor mu? 

"gerek yok pompaya, daha dün doğdu, sütün yetip yetmediğini anlamak için erken. ben biliyorum, sütüm var. pompayı getirmeyin daha yeni emdi, pompayla bir şey gelmeyecek."
hemşire: "bi getirelim, bakmamız lazım."

istemiyorum diyorum, dinleyen yok ki. cem çok uzun emmişti, pompayla hiç süt gelmedi. bundan sütüm yok diye bi sonuç çıkaracaksak yandık. olmasa ben hissederdim.

birkaç saat sonra yenidoğan doktoru geldi ve "emmesi bitince 10 cc mama takviyesi yapalım, doymuyor olabilir." dedi. cem diğer bebeklere göre daha fazla ağlıyormuş ama öyle abartılı bir durum yok bence. uzun süre emerse güzelce uyuyor ama çok uzun emiyor, bu da çatlakları başlatıyor, acıyor.

"mama takviyesi yapmayalım, istemiyorum. çok erken daha."
doktor: "10 cc hiçbir şey değil ki, şu kadarcık."
"ben biberon kullanmak istemiyorum, gerçekten mecbur kalmadıkça anne sütü dışına çıkmayacağım. sütüm olduğunu düşünüyorum, mama vermeyin."

mamanın tadını alan bebeklerin anne sütünü reddedebildiğini okumuştum, mama daha şekerliymiş + biberondan içmek daha kolaymış, böyle değilse bile istemiyorum, biberon istemiyorum, bir damla bile mama istemiyorum o anda. cem'in doğumdan sonra, sütten önce gelen kolostrumdan başka bir şeye ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. hamileyken pompa, biberon ve mama kullanmamaya karar vermiştim. bunları kullanma özgürlüğümüz olduğu gibi, kullanmama özgürlüğümüz de olmalı. herkes çok cins bi tip olduğumu düşünüyor sanki ama fikrim sabit.

hastanede 3. gün, öğleden sonra
yenidoğan doktoru: "rekor kırdınız, cem 1 günde 100 gr. almış."
biliyordum, yeteceğini biliyordum. o gün emzirmenin en önemli koşulunun sütün geleceğinden ve yeteceğinden şüphe etmemek olduğunu gördüm. bu arada, meğer cem'in sürekli emerken bir bildiği varmış. cem durmadan emerek süt üretimini başlattı ve sütü kısa sürede arttırdı. "bak gözü kapalı, uyuyor, emmiyor; boşa emiyor, memeyi bıraktır artık" türü sözleri dinlemeyebilirsiniz. bebekler neyi niye yaptıklarını bilirler, siz kendinizi ve bebeğinizi dinleyin.

yenidoğan sarılığı geçirmedi cem, 3 geceden sonra çıktık hastaneden. bu arada cem'in sakin bir bebek olmayacağı belli; kuzu burcu değil, keçi burcu.

hastaneden çatlaklar için medela purelan krem verdiler. bu krem iyi geldi, ilk haftalarda kullandım, daha sonra gerek kalmadı. bir de C şeklinde bir yastık önerdiler, emzirme yastığıymış, hastanede satılıyordu, aldım çıkmadan, evde uzun süren emzirme seanslarında çok işime yaradı, benden sonra arkadaşlarım da kullandı.

hastanede emzirme:
* kim bilir kaç kere okudunuz bunu: doğumdan hemen sonra, mümkünse ilk 1 saatte emzirmeye başlayın.
* bebeğinizi sık sık, uzun uzun, bol bol emzirin, bebeğin emmesi süt üretimini tetikliyor. bebek ilk günlerde sadece karnını doyurmak için değil kendisini büyütecek sütün üretilmesi için de emiyor.
* anneyle bebeğin arasındaki ilk bağlar emzirme sırasında kuruluyor.
* doğru emzirme tekniğini gösterebilecek tecrübeli birini bulun.
* kendinize güvenin, süt yoksa, azsa; yetmeyecek, yetmiyor... diyenler varsa bile dert etmeyin, rahat olun, süt gelecek. endişe sütü kaçırır.
* emzirirken rahminiz eski şekline daha hızlı döner, doğum sancısından daha hafif olan kasılmaları (hafif başlayan ve 20. saatin sonunda iyice şiddetlenen sancıları çektim. bu da başka bir hikaye) ilk günler her emzirme seansında hissedersiniz.

emzirme daha ilk andan itibaren annenin çok kararlı ve metin olması gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. belki yurdumuzda böyledir bilmiyorum çünkü birileri sürekli sütünüzün kesin yetersiz olduğunu, yaramadığını, bebeğin bu yüzden ağladığını tespit eder; birazcık büyüdüğünde bebeğinizin neden topaç gibi olmadığını sorar, mama takviyesi önerir... onun  torunu 3 aylıkken 6 aylık gibi duruyordu, sizinkinin hali nedir böyle, yaramamış sütünüz işte. bir de siz daha ne kadar emzireceksiniz sorması ayıp? neeee, 6 aydan sonra anne sütünün hiçbir işe yaramadığını bilmiyor musunuz :p 

Wednesday, October 3, 2007

dünya emzirme haftası (1-7 ekim)

Yeni doğum yapan bir annenin sütünün bebeği için yetersiz kalacağı kaygısının gereksiz olduğunun altını çizen Arsan, şöyle konuştu:
“Bir anne cerrahi operasyonla her iki memesini de yitirmemişse veya kanser ilaçları kullanmıyorsa bebeğine sütünü verememesi, hatta ikiz veya üçüz sahibi annelerin bile sütünün yetmemesi söz konusu olamaz. Bir annenin süt üretimi, emzirdiği bebek veya bebeklerin ihtiyacına göre ayarlanan biyolojik ve hormonal bir sürecin ürünüdür. Beyindeki üst merkezler sevgi, nefret, korku ve kaygı gibi duygularla etkilenip bu doğal süreci bozabilir. Yeni doğum yapan bir anne psiko-sosyal açıdan olumlu bir ortamda emzirmeye başlayabilirse hiç bir sorun yaşamaz. Sağlık çalışanlarına anneleri rahatlatmak ve emzirmeyi desteklemek açısından büyük görev düşüyor.”

Bebeklere bir fabrika ürünüymüş gibi yaklaşılmaması gerektiğini kaydeden Arsan, her bebeğin aynı büyüme ve gelişmeyi gösteremeyebileceğini bildirdi. Arsan, “Bu nedenle, bebekler özellikleri doğrultusunda büyüme ve gelişme yelpazesinin herhangi bir yerinde yer aldıkları sürece anne sütünün yetersizliğinden söz edilemez. Ayına göre çok iri bebekler olabileceği gibi anne ve babası ufak tefek olan daha ufak yapılı bebekler de normal sınırlar içinde kabul edilebilir” diye konuştu.


yazının tamamı için tık