Showing posts with label LGBTİ. Show all posts
Showing posts with label LGBTİ. Show all posts

Thursday, June 5, 2014

LGBTİ İstanbul Onur Yürüyüşü :: 29 Haziran Pazar

29 Haziran Pazar yürüyoruz. Sen de gel!

"Dünyanın hiçbir yerinde sadece lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslerin çabası yeterli olmuyor. Ortak ve herkesin kimliğine saygılı bir dünya hayal ediyorsak, bu dil, din, ırk, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği gözetmeksizin, herkesin kimliğiyle gerçekleşecektir." 



İstanbul LGBTİ Onur Haftası’nı kim düzenliyor?
Kalabalık, gönüllü bir ekip. İçlerinde LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) dernekleri, medya çalışanları, avukatlar, akademisyenler, öğretmenler, bankacılar, bolca üniversite öğrencisi, sanatçılar ve seks işçileri bulunuyor. İnanılmaz renkli, kocaman bir aile. İzmir’den Mardin’e kadar Türkiye’nin her kentinde yaşayan LGBTİ’lerin katkılarıyla daha da büyüyor. Onur Haftası, LGBTİ’lerin hak mücadelesinin ve taleplerinin gündeme taşındığı zaman...
Kimler katılıyor?
Aklında, “Birlikte dünyayı daha iyi bir yer haline dönüştürebiliriz ve benim de buna bir katkım olabilir” düşüncesi olan herkes! Yıllardır mottomuz, “Sen yoksan 1 eksiğiz!” idi. Artık değiştirdik: “Sen yoksan çok eksiğiz!” diyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde sadece LGBTİ’lerin çabası yeterli olmuyor. Ortak ve herkesin kimliğine saygılı bir dünya hayal ediyorsak, bu dil, din, ırk, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği  gözetmeksizin, herkesin emeğiyle gerçekleşecektir...
Geçen sene müthiş bir şenlikti, bu sene nasıl olacak...
Yine çok görkemli olacak! 29 Haziran Pazar günü için herkesi davet ediyoruz. Biz en doğru politikanın, bireyin, baskılanmadan kendini özgürce gerçekleştirmesi ve ifade etmesi olduğuna inanıyoruz. Onur Yürüyüşü’yle bunu hep birlikte İstanbul’dan tüm dünyaya bir kez daha göstermek istiyoruz. Buradayız, alışın, gitmiyoruz. Bizler durdurulamayız.

Tuesday, November 26, 2013

biz olsaydık?

düşünmek zorundayız, filmdeki çocuklardan biri ben olsaydım, annelerden biri ben olsaydım...
anne ya da baba olan herkes sormalı kendine.

onu her zaman anlayıp sevebilir miydim?

... her zaman?

*

...“Ben öyle her şeye ağlayan biri değilim,” dedi öğrencim, “Ama bu filmde annelerin babaların çocuklarına sahip çıkmaları beni çok duygulandırdı. Kendi ailemden böyle bir kabul görüp görmediğimi düşündüm. Emin olamadım.”
Ben de aynı şeyden etkilenmiş ama başka bir yerden düşünmüştüm. Anne olsaydım bu kadar cesur olur muydum, diye sormuştum kendime. Çocuğumun arkasında durabilir miydim? Onu her zaman anlayıp sevebilir miydim? Bunları aklımdan geçirmiş ama söylememiştim. Öğrencim benden daha açık sözlüydü.

film üzerine bugüne dek okuduğum en iyi yazı: Meltem Gürle, Benim Çocuğum
*
benim çocuğum henüz izlememiş olanlar için yarın başka sinema'da. 

Friday, June 7, 2013

haftasonu önerileri :: gezi parkı + benim çocuğum

haftasonu gezi parkı'na gitmek iyi fikir. giderken gezi kütüphanesi için evden kitap götürün, bu sabah raflar biraz boşalmıştı. raflarda gizli yediler hırsız avcısı ve lastik pabuçlar gibi çocukluğumun sevdiğim kitaplarını görünce sevindim.

*

parka götürmek için ayırdığım kitapları evi gözüm dönmüş şekilde toplamaya çalıştığım bir anda kendimden bile saklamışım, sabah bulamadan çıktım. o yüzden bugünlük ancak seyyar sigara dağıtıcısına sigara bağışında bulunabildim derken eve girer girmez portmantonun üzerinden bana bakan kitapları gördüm, şaşırdım. çıkmadan evvel rüya'yı kitapların yanına oturtup ayakkabılarını giydirmiştim, görmemişim.

*

taksim'e gitmişken harika bir zamanlamayla vizyona girme şansını yakalamış olan benim çocuğum filmini mutlaka ama mutlaka görmelisiniz. ankara'dakiler için film kızılay büyülü fener'de. filmi sinemada izlemek lazım (hatta ananızı da alın gidin, gerçekten) emeği geçenlere katkımız olsun, bu tür filmlerin sayısı çoğalsın.


beyoğlu cinemajestik
11.30-13.30-15.30-17.30-19.30-21.30


çapulcu musun vay vay
eylemci misin vay
boğaziçi caz korosu'nu dinlediniz mi?
ben yaşlandım herhalde hemen gözlerim doldu yine. cem olmaz gerçi ya, çocuklarımdan birini aralarında görmek isterim ilerde.


ranzalar & saz


duvarlar yaratıcı graffitiler ve baskılarla dolu.


taksim'de neredeyse hiç araç yok, gençler caddede top oynuyor. yolun ortasından arkanıza hiç bakmadan yürüyebiliyorsunuz zaten caddeler barikatlarla kapatılmış. alıştığınız taksim'den farklı bir yer şimdi orası. herkesin her şeyini paylaştığı başka bir dünya. 
sabah ben çadırlar arasında dolanırken çoğu park sakini uykudaydı. uyanmış olanlar çay demliyorlardı.



evime, kentime, yaşam alanıma dokunma!

*

benim çocuğum

*
film hakkında
gezi, park, çark, her şey :: fatih özgüven

*
"...
Daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşılmamıştı. Şimdi, yaşanan ve yaşanmakta olan şeye kelimeler kifayet etmiyor. Kalıba sığmıyor, tanıma gelmiyor, benzeri gösterilemiyor. Roger Waters’ın dediği gibi, koca dünyadaki başka her şeyi önemsiz kılan bu ayaklanma, günlere yayılan bu devrimci ân, bir hayret, bir güven, bir aşk duygusu uyandırıyor. Anlamaya çalışmak, üzerine konuşmak kesmiyor, yaşamak gerekiyor, milyonlar bunun için atıyor kendini sokağa. Ve buna karşı durmak isteyen muktedirlerin bütün foyasını çıkarıyor ortaya. Bakınız, mesela, otuz yıldır süren savaşı otuz yıldır aynı Gezi direnişi gibi yansıtan medya. Televizyonlar ve basın günlerce nasıl suskun kaldıysa, bu büyük infial yaşanmamış gibi yaptıysa, otuz yıl boyunca da Kürt illerinde yaşananları göstermemişlerdi. Biz günlerce bu medya karşısında neler hissettiysek, Kürtler de otuz yıl boyunca onu hissetmişlerdi."

tamamı :: bir ağaç gibi bir orman gibi

Friday, February 8, 2013

benim çocuğum :: bir aile filmi


::

yapımcıları arasında sevgili dostum mete'nin de bulunduğu benim çocuğum adlı belgeselin tamamlanmasını büyük bir heyecanla bekliyordum. mete türkiye'deki LGBT ailelerinin örgütlenip bir araya gelmesi için yıllardır emek veriyor. şimdi yaklaşan if bağımsız filmler festivali programında yer alan filmde bu çabanın da büyük payı var. yönetmeni üç saat belgeseli'nden tanıdığımız can candan.

::


::

Tuesday, June 26, 2012

adam kendi istediği gibi yaşıyor


tatilden yeni döndük. bugün ilk iş vizyondaki filmlere ve bu yazın konserlerine bakıp planlar yaparak gözümde büyüyen sıcak ayları kendim için çekilir hale getirmeye çalıştım. bir ara cem yanıma uğradı, ona bu yaz istanbul'da ikinci kez dinleyeceğimiz antony'den biraz bahsetttim. birlikte birkaç video ve fotoğrafına baktıktan sonra en son bu videoyu izlerken cem'in yorumu "adam kendi istediği gibi yaşıyor." oldu.

*

dileğimin bu kadar kısa bir süre sonra gerçek olacağı yazarken hiç aklıma gelmezdi: 
8 temmuz 2007 antony & the johnsons konseri, şan tiyatrosu

*