şehir içi dururken dağ başına mahalle mi kurulur efendim?
haber 21 ocak 1951 tarihli akşam gazetesi'nden. istanbul'un dağ başında kurulması münasebetiyle kazanmış olduğu yepyeni mahalle ise haberden 60 sene sonra bizim merkezi, sinemaya-çarşıya-pazara (= avm), işe, okula yürüyüş mesafesi; gideceğimiz hemen her yere araba yerine yürüyerek, olmadı toplu taşımayla, en çok da metro ve metrobüs sayesinde tek vasıtayla ulaşırız diye yerleştiğimiz levent. mahallenin kurulduğu tarihte, taksim'den buraya günde yalnızca 1 (yazıyla bir) adet otobüs işliyormuş. eski türk filmlerine, belki de müstakil evleriyle birlikte sakinliği ve tenhalığı nedeniyle sıkça mekan olan bu semte, dağ başındaki yerler için hep söylendiği gibi kış geceleri arada kurtlar inermiş.
istanbul'da bugün dağ başı dediğimiz yerler bakalım yarın nasıl merkezler haline gelecek diye düşünmeden edemiyor insan. şehr-i istanbul bütün şehirler gibi bir organizma ancak burası yıllar geçtikçe şekilsiz ve kontrolsüzce büyüyor, büyüdükçe de yiyip yutuyor bizi. yollarda geçen zaman, akmayan trafik, kaybolan yeşil doku, etrafı saran gökdelenler, siteler... artık sinemalarda film fragmanlarından daha uzun süren havuzlu lüks (!) site reklamları izliyoruz. haydi gidip keselim
kuzey ormanlarını da, yeşil kalmış her metrekareyi budayıp kuşa çevirelim, sitelerle, avmlerle donatalım dört bir yanı. çatılarını falan yeşillendirebiliriz, onu unutmayalım bakın çünkü yeşil(lik) önemli.
*
gazete haberi twitter'dan, farklı zamanlarda görüp sakladığım aşağıdaki fotolar da öyle. kaynakları için altyazılara tık.
bu bölgede, şimdi ilginç bir şekilde, istanbul'daki diğer pek çok semtin aksine çok sayıda ağaç var. oysa ne kadar kıraçmış o zamanlar. o döneme kısacık da olsa ışınlanıp, ilk sakinlerinin mahalleye yerleştiği günlerde bu sokaklarda dolaşmayı çok isterdim.
*
gündüz vassaf'tan eski levent
"Kızım deli misin demişler anneme, hiç oralarda oturulur mu?
Hakikaten öyle demiş olabilirler mi?
İstanbul'un ilk planlı konut alanı 1.Levent'in yapıldığı, evlerin Emlak Kredi Bankası tarafından satışa çıkarıldığı 1940ların sonunda insanlar birbirlerine böyle laubalice hitap edebilir miydi emin değilim. Annemin bana söylediklerini ancak günümüzün diliyle hatırlayabilmenin mahkumuyum.
....
Anneme Levent'te ev almak istedi diye deli demiş olabilecekleri şüpheli. Şüpheli ama Haliç manzaralı Tepebaşı'ndaki Başar Apartmanı'ndan taşınmak istemek de dünya imparatorluklarına pay-i taht olmuş, asırlardır başka diyarlardan insanların fethetmeye can attığı İstanbul'u terk etmek demekti.
...
O yıllarda bugün gazetecilerimizin hatta sosyologlarımızın cahilce varoş dediği gecekonduların bile olmadığı İstanbul'da bırakın karın ilk düştüğü dağ başındaki Levent'i, Mecidiyeköy, dut ağaçlarının kokularının yayıldığı, sütün sağıldığı, insanların çardakların altında toplaşıp sohbet ettiği bir köydü. Levent'in kimilerine hiç de şık gelmeyecek anlamı bile buralara taşınmamaları için bir neden olabilirdi."
...
Levent'te evlerin deniz manzaralı olduğuna kim inanabilir ki bugün?
*
"Levent Mahallesi'ni 1940ların sonunda Emlak Kredi Bankası inşa etti. Kaliteli malzeme kullanmış olacaklar ki bugün ustalar kiremitlerin, pencere kollarının, su tesisatının sağlamlığına şaşıp duruyorlar. Evler satışa sunulduğunda yoğun bir talep olmadığını hatırlıyorum. Dağ başı, kurtlar iner diye pek ilgilenen yoktu. Oysa satış koşulları çok uygundu. 20 bin liraya , 20 yıl taksitle bahçe içinde evler.
...
"Bugünkü çıplak haline, dağ başında her şeyden, her yerden uzak olduğuna bakma" demişti. "Buranın istikbali var, evler de henüz tamamlanmadığı için istediğin evi alabilme fırsatın var."
...
İlk yıllarda Taksim'de günde bir otobüs Levent'e kalkar dolmuşlar Şişli'den öteye gitmezdi. Mecidiyeköy gerçekten bir köydü, Etiler yoktu. Levent'ten sonra toprak yol devam eder, çilek tarlalarından geçer, on onbeş dakikalık yürüyüşten sonra bugün Boğaziçi Üniversitesi'nin olduğu yerdeki domuz çiftliğine varılırdı. Levent'in devamının önemli bir kısmı da askeri bölgeydi.
...