"çocuklarınızın hayatını kolaylaştırarak onları engelli hale getirmeyin."
çocuklarının hayatını ellerinden gelen ne varsa ortaya koyarak kolaylaştıran çok fedakar, çok cefakar anne babalar var. bir de kendileri gibi davranmayan ana babaya, yan yan bakarak, cık cık yaparak, parklarda bu çocuğun annesi yok muuu diye bağırarak baskı uygulamasalar... yaptıkları hem kendilerine, hem çocuğa kötülük. bağımlı olmadan yaşamak istemiyorlar, çocukları kendilerine, kendileri çocuklarına bağımlı olsun, gül gibi geçinip gitsinler. aman ne güzel. yukardaki sözü görünce neredeyse 9 yıllık annelik hayatım boyunca bu tiplerden ne kadar bıktığımı farkettim. durmak yok, yola devam ama sizin gibi davranmak istemeyenlere bi gölge etmeyin, olur mu?
rüya lokantada oturduğumuz masanın altına girmiş, oynuyor. biz rahatsız değiliz, gürültü yapmıyor, kimseye bir zararı yok. olmaz, yan masadakiler rahatsız. hijyen sorunu var ortada, yerde oyun oynanır mı, yerler pis. çocuk bağırtılarak çıkarılacak, elleri ne idüğü belli olmayan ıslak mendillerle ovulacak, istedikleri bu, durmadan dönüp ayıplayarak bakmalar falan. yapmıyorum.
seyir halindeki trende dolaşıyor rüya. her sırada durup insanların yüzlerine bakıyor, soru sorana cevap verip devam ediyor, yanıma geliyor, o kadar. ah, düşecek, vah düşecek. düşmez. yumuşacık halı kaplı yere düşse ne olur zaten de, düşmez. kalkmanıza gerek yok, oturun. ben kalkmıyorum, siz neden zahmet ediyorsunuz? al canım ye, bak böyle yiyeceksin. istemiyor. vermeyin, tattırmayın onları, sonra hep isteyecek, onlardan vermiyorum ben. daha 2,5 yaşında bile olmayan çocuğa, kendi yedikleri paketli abur cuburu zorla yedirmeye çalışıyorlar ama aynı çocuğun trende yürümesini istemiyorlar. neden cips almadığımı cem'e anlatabilirim ama rüya tadına bakarsa şu anda onun yeme isteğini engellemem çok zor. yapmayın bu kötülüğü bize.
- peki niye vermemizi istemiyorsunuz?
- eeee, alerjisi var.
var sayılmaz aslında yani yanakları kızarıyor öyle şeyler verildiği zaman ama kızarmasaydı da yedirmezdim, yine de bundan sonra hep alerjiyi öne süreceğim çünkü o zaman kimse tartışmıyor. aslında bunda bir kötülük yok biliyorum, küçük çocukları böyle sevmeye alışmaktan oluyor bunlar; sevmeyi, onu düşmekten koruyup, midesini neyle olursa olsun doldurmak sanmaktan. rüya gofreti, krakeri istediği halde almadığımda ya da düştüğü zaman kaldırmadığımda beni gaddar bulanlar çok oluyor. çocuklarım düştükleri zaman kimse hiiii demediği ve koşturmadığı, hep kendileri kalkmaya alıştıkları için en ufak düşüşte kurulmuş gibi ulumaya başlayan çocuklardan olmadıkları için de çok memnunum. düştükleri zaman kalkıyorlar, bu kadar basit. yürümeye ilk başladıklarında bile peşlerinden hiç koşmadım. yardım etmediğiniz zaman başta 3-4 düşüp çabucak dengeyi buluyorlar ama bastonluk yapmaya başladıysanız size kolay gelsin. düşmesinler ya da terlemesinler diye koşmayın da demem hiç. arabaların vızır vızır geçtiği bir caddeye doğru şuursuzca koşmadığı müddetçe çocuğa koşma da denmez. koşma, koşma gibi laflarla büyümeyen çocuklar pek öyle şeyler yapmıyorlar zaten, yolun kenarına gelince durup ellerini uzatıyorlar. koş, koş lola koş.
önceden de söylemişimdir, iki konuda katıyım:
1) paketli abur cubur (gofret, kraker, cips, kutu süt, meyve suyu vs) almam.
ama bir fincan kahve içebilmek için rüya'nın kahvecinin kasasının orda duran küçük lolipopu uzanıp almasına göz yumdum birkaç defa. arkadaş evinde ikram edilirse cem abartmadan yer, karışmam.
2) çizgi film saatleri ve ne izleneceği bellidir. dvdleri alırken beraber seçeriz, çizgi film bizim evde tvden izlenmez, arkadaş evinde tvden izleniyorsa karışmam, izlerler.
bunlar evrensel doğrular değil. bizim tercihlerimiz. bir şey var dikkatimi çeken: ben kimseyi çocuğuna neden benim hiç yedirmediğim bu şeyleri yediriyorsun, niye çocuk ömrünü bu lüzumsuz şeyleri izleyerek geçiriyor gibi sorularla rahatsız etmiyorum, mümkünse annelerle konuşurken hiç bu konulara girmemeye çalışıyorum ama o yediriyor ve izletiyor ya, benim de yapmam lazım. düşman kesiliyor aniden. ne olur ki izlese? izlemeyecek. dandik dizileri izlemeyecek, aradaki reklamlarla vakit öldürmeyecek. istemiyorum, olamaz mı? kendisi de istemiyor zaten, dizi seyredeyim gibi bir taleple hiç gelmedi bugüne kadar cem. bildiğim kadarıyla arkadaşları da izlemiyorlar ama izleselerdi de benim için farketmezdi. arkadaşları yiyor, arkadaşları izliyor, arkadaşları giyiyor aman kendini kötü hissetmesin gibi sebeplerle normal şartlar altında yapmayı düşünmeyeceğim şeyleri hayatımıza dahil edecek değilim. ve ister inanın ister inanmayın bu yüzden herhangi bir sorun yaşanmıyor. sormayın nedenini yani beni yapmaya ikna etmek için sormayın. siz kendinizi iyi hissedin diye herkesin aynı şeyleri yapması gerekmiyor.