Showing posts with label ev aktiviteleri. Show all posts
Showing posts with label ev aktiviteleri. Show all posts
Monday, August 4, 2014
Kek
Çocuklar mutfakta kek yapıyorlardı, daha doğrusu Cem yapıyordu, Rüya tabureye çıkmış onu takip ediyor arada ufak tefek katkıda bulunuyordu. Bir ara Cem'in fazla titizlendiğini gördüm, durmadan tarife bakıyordu, bir yandan da söyleniyordu. Hiç karışmadığım için ne yapacağından emin olamıyordu belki. Onu gergin görünce dayanamayıp laf attım:
- Ya alt tarafı bir kek yapıyorsun, ne olacak ki, dünyanın en önemli işi değil bu…
Cem yaptığı işten başını kaldırmadan:
Ben öyle algılıyorum… hem ben her şeyi öyle yaparım, o zaman yaptığım şey daha iyi olur.
Wednesday, June 18, 2014
Çocuklar Mutfakta
Eveeet, en sevdiğim (!) mevsim, tatiliyle birlikte geldi işte. Arkadaş trafikleri, sıcaktan bunalmalar, kardeş kavgaları, Rüya'nın tv ve Cem'in ipad süresi için verilmesi gereken mücadeleler, öğlen - akşam için ayrı hazırlanacak menüler bu inanılmaz uzun zaman diliminde beni zorlamaya devam edecek konular olacak. Diğer yandan biraz sakin kalmayı başardığımda, yaş ve cinsiyet farkı olan iki çocukla evde yaz tatili geçirmenin tatlı yanları da yok değil. En azından şimdi iki sene önceki yaza göre daha rahatım çünkü Rüya o günlere göre terrible twodan uzak, işbirliğine yatkın, uyumlu bir kız oldu.
- Bu çok sıkıcı, hepsini yapmak zorunda mıyım, yapmasam olmaz mı dediğinde aslında ne demiş oluyorsun?
Cem:...
- Ben yapmak istemiyorum çünkü bu benim için çok sıkıcı, o zaman sen yap demiş oluyorsun. Peki sence benim için o kadar eğlenceli bir iş mi bu? Yani bunun yerine yapmayı daha çok isteyeceğim bir şey yok mudur benim de?
Cem: Vardır, kitap okumak
- Peki beni hiç gündüz kitap okurken görüyor musun?
Cem: Görmüyorum, sadece geceleri...
- Demek ki hayatta sadece en sevdiğimiz işlerle meşgul olma şansımız yok.
Cem: Evet doğru yok.
- Benim yoksa senin neden olsun? Yapabildiğin ve bana bu sayede bir saat kazandıracağın bir şeyi neden yapmayasın? Bu evin, hepimizin, dört kişinin ihtiyacı olan işlerin tümünün sadece bir kişiye yüklenmesi adil mi sence? Ben bu arada bavul hazırlayacağım için şu anda sizin yardımınıza ihtiyacım var. Sıkılarak da olsa yaptığın bu işlerden bir şeyler öğreneceksin zamanla. En önemlisi yavaş yavaş kendi kendine yetmeyi öğrenmeye başlayacaksın. Ayrıca sen sıkıldığını söylediğin için Rüya da zevkle yaptığı işin sıkıcı olduğunu söyleyerek masadan kalktı.
Cem: Rüyaaa, gel bak çok zevkli...
- En iyisi en baştan hiç böyle şeyler söylememek, onun kendini vererek bir işle meşgul olması çok güzeldi ama senin sözlerin onun için çok önemli, hemen etkileniyor. Onun üzerinde ne kadar etkili olduğunun farkına var.
*
Kısa günün karı:
1,5 kilo bezelye çocuklar tarafından ayıklandı, kabukları çöpe gönderildi ve daha sonra pişirilmek üzere benim tarafımdan buzluğa atıldı.
İki kardeş birlikte bir işe başladı ve onu ortaklaşa bitirdi.
Cem, vakti olduğu zamanlarda, özellikle tatillerde, evdeki işlerde şikayet etmeden sorumluluk üstlenmesi gerektiğini anladı ve kabul etti.
Bu konuda kardeşine örnek olduğunu, sıkıcı bir iş olduğu için yapmak istemediğini söylemesinin ardından Rüya'nın masayı terketmesinden ve sonra onun ayıklamaya devam ettiğini görünce dönüp iş bitene kadar bir daha masadan kalkmamasından anladı.
Cem bir süredir odasını kendisi topluyordu ve sanırım bunun evdeki tek işi olacağını sanıyordu. Şimdi sorumluluk alanının sandığından daha büyük olduğunu ve odasının dışına taşabildiğini gördü.
Bugün evvelsi gün aldığım 1,5 kilo bezelyenin ayıklanması gerekiyordu ama tatil hazırlıkları sebebiyle buna vaktim yoktu. İki kardeşi mutfağa çağırdım, önlerine tüm bezelyeyi döktüm ve ikisi arada çıkan kurtlar yüzünden dehşete kapılarak da olsa bezelyeyi elbirliğiyle ayıklayıp bitirdiler. Cem arada mırın kırın edecek olduğunda ona şöyle sordum:
Cem:...
- Ben yapmak istemiyorum çünkü bu benim için çok sıkıcı, o zaman sen yap demiş oluyorsun. Peki sence benim için o kadar eğlenceli bir iş mi bu? Yani bunun yerine yapmayı daha çok isteyeceğim bir şey yok mudur benim de?
Cem: Vardır, kitap okumak
- Peki beni hiç gündüz kitap okurken görüyor musun?
Cem: Görmüyorum, sadece geceleri...
- Demek ki hayatta sadece en sevdiğimiz işlerle meşgul olma şansımız yok.
Cem: Evet doğru yok.
- Benim yoksa senin neden olsun? Yapabildiğin ve bana bu sayede bir saat kazandıracağın bir şeyi neden yapmayasın? Bu evin, hepimizin, dört kişinin ihtiyacı olan işlerin tümünün sadece bir kişiye yüklenmesi adil mi sence? Ben bu arada bavul hazırlayacağım için şu anda sizin yardımınıza ihtiyacım var. Sıkılarak da olsa yaptığın bu işlerden bir şeyler öğreneceksin zamanla. En önemlisi yavaş yavaş kendi kendine yetmeyi öğrenmeye başlayacaksın. Ayrıca sen sıkıldığını söylediğin için Rüya da zevkle yaptığı işin sıkıcı olduğunu söyleyerek masadan kalktı.
Cem: Rüyaaa, gel bak çok zevkli...
- En iyisi en baştan hiç böyle şeyler söylememek, onun kendini vererek bir işle meşgul olması çok güzeldi ama senin sözlerin onun için çok önemli, hemen etkileniyor. Onun üzerinde ne kadar etkili olduğunun farkına var.
*
Kısa günün karı:
1,5 kilo bezelye çocuklar tarafından ayıklandı, kabukları çöpe gönderildi ve daha sonra pişirilmek üzere benim tarafımdan buzluğa atıldı.
İki kardeş birlikte bir işe başladı ve onu ortaklaşa bitirdi.
Cem, vakti olduğu zamanlarda, özellikle tatillerde, evdeki işlerde şikayet etmeden sorumluluk üstlenmesi gerektiğini anladı ve kabul etti.
Bu konuda kardeşine örnek olduğunu, sıkıcı bir iş olduğu için yapmak istemediğini söylemesinin ardından Rüya'nın masayı terketmesinden ve sonra onun ayıklamaya devam ettiğini görünce dönüp iş bitene kadar bir daha masadan kalkmamasından anladı.
Cem bir süredir odasını kendisi topluyordu ve sanırım bunun evdeki tek işi olacağını sanıyordu. Şimdi sorumluluk alanının sandığından daha büyük olduğunu ve odasının dışına taşabildiğini gördü.
Tuesday, July 10, 2012
günler
"The days run away like wild horses over the hills"
Charles Bukowski
*
dün ben evi süpürürken çocuklar kendi fotoğraflarını çekerek vakit geçiriyorlardı. sıcakta, evde nasıl geçecek diye dertlendiğim yaz tatili bile hızla geçip gidiyor.
rüya 2,5 ay sonra 2 yaşını bitiriyor, cem cumartesi günü 8'i bitirdi.
Thursday, August 27, 2009
bahcede cocuklar





aksamustu bahcede baloncuklari gokyuzune gonderdik, yukselmelerini izledik sonra onlari yakalamaya calistik. balkonda ya da bahcede baloncuk uflemek, cocuklar icin her devirde eglenceli bir oyun.
Tuesday, August 11, 2009
evde :: zeytinyağlı barbunya
evde :: aktivite özürlü anneden evde çocukla vakit geçirme teknikleri
zeytinyağlı barbunya pişiriyoruz
yasemin: öğlen uykusu mu, barbunya ayıklama mı?
cem: barbunya ayıklama
y: o zaman akşam erken yatarız.
c: kabul.
bir taşla iki kuş ;)
cem barbunyayı sudan geçirip bir taşım haşlanmak üzere tencereye boşaltıyor.
üstünü örtecek kadar su dolduruyor, tencereyi ocağa götürüp altını yaktıktan sonra işi bana devrediyor.
süre: barbunyanın miktarına bağlı olarak değişir, bizimki (1 kg.dan biraz az barbunyayla) 45-50 dakika sürdü.
pişirirken göz ucuyla yine bi leman cılızoğlu'na baktım. aslında pişirdiğim barbunyanın kitaptaki tarifle pek ilgisi yok. ben zeytinyağlı barbunyaya havuç, patates, yeşil biber, domates ya da salça koymuyorum sadece soğan, bir diş sarmısak ve az karabiber ile pişirip piştikten sonra üzerine maydanoz serpiyorum. bu sade haliyle barbunya bize daha lezzetli geliyor. (kitaptaki tarif için fotoya tık)
Thursday, January 15, 2009
cem'den kapkek tarifi
12 ocak 2009, pazartesi
cem geçenlerde kapkek istemişti. bugün haftasonu etkisini gösteren soğukalgınlığını atlattığından emin olmak için yuvaya götürmedim. öğleden sonra kendi kapkekini kendisi yapmak üzere mutfaktaydı; un karışımı paketini makasla kesmekten fırını yakmaya her adımı kendisi yaptı. tarif ve altyazılar için fotoğraflar geçerken mausu yaklaştırın.
ek gıdalara geçtiğimiz zaman yemek konusunda müşkülpesent bir çocukla karşı karşıya olduğumu anlamıştım gerçi sadece anne sütüyle beslenirken bile prensipleri vardı cem'in: emerken kimse konuşmayacak, etrafta yürümeyecek, ben kımıldamıycam, mutlak sessizlik, cem süt içiyor, nefesler tutulacak yoksa ağlar, küser, emmeyi bırakır, birkaç saat boyunca da boykot, emzirmek mümkün değil, aç durur... şimdi kuralları yumuşadı belki ama yine yemeği tam istediği şekilde pişmiş olmalı; yemekte dereotu, maydonoz, hiçbi ota izin yok, biraz fazla pişmişse iptal edebilirsiniz o öğünü sonra baharat ayarı hep aynı olacak, tabağındaki soğuk olmayacak ama sıcak da olmayacak... ufacık bir ayrıntı yüzünden yemekten vazgeçebilir. yemeği gerçekten beğendiği bir gün "biliyorum bana bir yemeği beğendirmek zor ama bu güzel olmuş" dedi. durumun farkında ve geribildirimde kusur etmiyor neyse ki. madem bu kadar zor beğeniyor ve neyi beğeneceğini de iyi biliyor o zaman bu durumdan yararlanmanın bi yolunu bulmalı: cem'in ilerde mutfağı sevmesi, yemeğini istediği şekilde pişirmesi, farklı tarifler denemesi, kendi tariflerini yaratması, bize de tattırması için mutfağa alışması iyi olur, hem mutfak benim gibi tembel biri için bile eğlenceli bir yer. insanın her gün çok hevesli olmasa da, kendi yemeğini pişirmesi, yaratıcılığını harekete geçirmesi, evdekilerin karnını doyurması hatta sadece evi saran güzel kokular için bile mutfağa girmesi iyi bir şey. cem'i baştan sona kendi yapabileceği tarifler için sık sık mutfağa davet ediyorum; ben tarifi okuyorum, fotoyla ilgileniyorum, o malzemeleri hazırlayıp tarifi uyguluyor. kolay tarifler dedim. zor olursa cem kızıp bu işten temelli vazgeçebilir, bu işin aslında hiç de eğlenceli olmadığını sanabilir, devam etmesi için zorlanmaması daha doğrusu yılmaması gerekiyor; tarifler o ustalaştıkça zorlaşır. ne diyordum, son olarak pişenleri çizgi film izlerken yiyoruz, karşı komşumuz saadet teyze'ye, öğretmenine, misafirlere ikram ediyoruz.
Monday, October 8, 2007
Subscribe to:
Posts (Atom)