Friday, March 30, 2007

31 mart - 15 nisan (1)



kış hayal ettiğim gibi geçmedi. söylemiştim, kış benim mevsimim. neyse. yukardaki fotoyu çekmeye çalışırken kış sona ermemişti, 17 şubat'tı. cem'in kova kürekle takıldığı sırada 6-7 kişilik bir grup okul çıkışında uğramıştı parka. ergenliğe yeni girmiş arkadaşlar. birinin elinde futbol topu. bağırarak konuşuyorlar, sesleri sokakta yankılanıyor, şakalar yapıp gülüyorlar. "abla bizi de çeksene" diye seslenip gülmüşlerdi. niye çekmedim de makineyi çantaya tıkıp banka oturdum ki? neyse ki teyze demediler, buna da şükür, diye homurdanıyordum o sırada. ben çoktan teyze olmuşum, haberim yok.

kışın sonunda film festivali var. havalar ısınır, aydınlık günler başlar. sonra beyoğlu'nda, güneşli bir günde filme girmekten başka yapılacak işimin olmaması beni çok mutlu eder. 3. mevki'ye filmden önce mi yoksa sonra mı gitsem, filmden çıkınca ne yapsam... yılın bu zamanında 15 senedir aynı şeyleri düşünür, aynı yerlere giderim ve bundan çok mutlu olurum. gözlerimin önünde, kafamın içinde filmlerin döndüğü bir 15 gün. yılın en güzel 15 günü. çalışırken yıllık iznimin 15 günüydü. evimi ev gibi kullanabildiğim, yaşadığım şehrin sokaklarında gün ışığında dolaşabildiğim, trafiğe takılmadığım günlerdi. herkesin çalıştığı saatlerde sinemada olmanın mutluluğu. hiç gidemeyeceğim yerlere, göremeyeceğim insanlara, yaşayamayacağım hayatlara kıyısından köşesinden sızıp yavaşça değiştiğim zamanlar. filmlerle kitaplar başka hayatları, başka insanlık durumlarını, dünyanın uzak yerlerini gösterdiler, beni değiştirdiler. sınırlı hayatımda yer almayan, ilk bakışta yabancı gelen şeyleri bilip bilmeden reddedip dışlamaktan kurtardılar beni. olmasalar sıkıntıdan ölebilirdim. dünyanın bildiklerimden, sandıklarımdan, inandıklarımdan ibaret olmadığını görmek... hayat bana ancak bu haliyle katlanılır geliyor.

yılın en mutlu olduğum zamanı geldi, film festivali başlıyor!
devamı asagida

4 comments:

özden said...

yazınızı çok severek ve çok tanıdık hislerle okudum.
üniversiteyken festival zamanı finallere çalışıyor olurdum, doya doya gidemezdim. sonra istanbul'da çalışırken, işten ayrıldığım bir dönem festivale denk geldi. üç film üst üste seyrettiğim oldu o zamanlar. günlerce "sinemadan çıkmış insan"dım, çok mutluydum, çok huzurluydum. sizi okuyunca,hisler o kadar tanıdık geldi ki...
istanbul'dan ayrılma kararını vermekte zorlanırken, babamın geçerli tek bir neden söyle dediği zamanlarda, "film festivali" derdim :) şimdi bile içim gidiyor. o ruh halini, o mutluluğu başka hiçbir şeyde bulamadım.
ben de sizin gibi kesinlikle yalnız gitmeyi severdim ama sizden farklı olarak önceden kitapçığa çalışır, tanıtım yazılarından yola çıkarak filmlere giderdim. pişman olduğum hiç olmadı.ama benimle gelenlerin pişman olduğu oldu :)

özden said...

bir de şey diyecektim: akbank'ın sponsorluk reklamı ne hoş değil mi :)

yasemin said...

ozi merhaba,
evet benim de vizelere denk gelirdi, para da biraz kıttı, istediğim filmlerin hepsine gidemezdim ama şartları zorlardım yine de. kitapçığı ben de hatmederdim ama biletleri aldıktan sonraki sürede kitapçığa bakmayarak unutmaya çalışırdm konuları.hala da öyleyim ama konuları artık daha üstünkörü okuyorum. ilk ve son cümlelerini falan okuyup ya da hızlı okuma tekniğiyle :) okuyup öyle seçiyorum filmleri. çok rahatsız bir yöntem değil mi :D ama son 4-5 senedir hiç hayal kırıklığına uğramadım dersem yeridir.

akbank'ın reklamını görmedim henüz. nasıl acaba :)

özden said...

bir filmi festivalde seyretmiş olmak ona ilişkin yargıyı biraz etkiliyor sanırım. festivalin atmosferi var çünkü; çok farklı bir şey.bir de galiba insanın o anki ruh hali de katkıda bulunuyor. demin bahsettiğim güzel dönemde "love the hard way"i seyretmiş ve bayılmıştım. sonra dvdsini buldum ve sinema yüksek lisansı yapan bir arkadaşla seyrettim çok ama çok sıkıldı. filmi o kadar aşağıladı ki kendimi çok kötü hissettim :) ama filmi seyrettiğim zamanki koşullarımdı o filme ilişkin yargımı oluşturan. geriye dönüşü olmayan bir şey.
tabi bir de festival filmlerini seçenler demek ki çok iyi seçim yapıyorlar ki biz hiç hayal kırıklığına uğramıyoruz :)