Yasemin ismine sığamayan Global Açılmacı Türkler Yasmin, Jasmin, Casmin'lediler ya etrafı.
Melisa'ladılar da epeyce. Hatta Melissa'ladılar 2 'se'yle. Bir sürü Antalyalı 'otel isimli' çocuk var artık Alya, Talya, Dilayla tipi.
İsimlerin inişleri ve çıkışları Türkiye'nin Psikolojik ve Siyasi Haritası esasında.
Kürtlere yıllarca Kürt isimlerini koydurtmamamız filan 2 yana-
İsmin kişinin kaderini belirlediğine dair bir inanç DA yok mu?
...
tık
Saturday, September 8, 2007
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
11 comments:
Yasemin merhaba
seni hic gormedim tanimiyorum ama blogunu bulunca bi nefeste okudum bastan sona butun yazilari
bana dusmez ya ... sadece icimden geldi yazayim istedim, cem cok cok cok sansli bi cocuk
sevgiler
Yasemin, Haha. Al benden de bir imza. Bu arada biz de isim ariyoruz malum bu tarz yeni isimler karsimiza cikiyor hep. Hele bir de yurtdisinda kolay kullanilabilir isim olma kistasi olunca hepten ustumuze ustumuze geliyor. Bir de halam isimlerle ilgili Kaderin Sifresi kitabini tavsiye etti. Yazacagim pek yakinda.
Bak işte akıllı bir kadın konuşuyor. İsim, ömür boyunca bir insanın kendini tarif etmek için kullandığı ilk kelime. Merhaba, ben k.i.s.d. Örnek:)
Bu aralar moda olan bir isim var: Sude. Kulağa nasıl da güzel geliyor değil mi? Hele de Sezen Aksu'nun şarkısı varken... Gel gelelim Sude sürülmüş, dövülmüş anlamına geliyor. Bunu söylediğim insanlar benimle dalga geçmiş olabilir, yine de yazmalıydım.
Ya da mesela Berke'nin "kamçı" anlamına geldiğini söylesem... Boşuna mı? Birileri uydurmuş "Tanrının kamçısı" diyor. Mana bulamayınca başına Tanrının koy, yeter.
Ne tuhaf değil mi?
Sadece o da değil, çocuğa okul arkadaşlarının dalga geçmeyeceği bir isim bulunması da lazım.
Zor iş.
Birde Canlı ve Su'lu seriler varki sormayın... Abdullahcan ise bu konuda duyduğum en bomba örnek.Derinsu,Serinsu... komik oluyor, herkes bir farklı olma çabası içinde ve ortaya bir şey atıyor yakında Mars,Jüpiter,Uranüs gibi şeyleri bekliyorum ayrıca yine bana komik gelen bir durum ise bütün çocukların dahi olması. MB
dreamer sağol, çok mutlu oldum.
ben de denizsu duydum. deniz güzel işte tek başına, yetmiyo mu ki. tabi abi hepsi dahi, en başta da cem! dahi olunca ne oluyo ya kuş mu konuyo ya da kelebek mi? ben size güzel isimler derlerim merak etmeyin mb haberleşiriz :)
yazık ya adı berke olanlara. kamçı kötü tamam da allah'ın kamçısı çok mu şahane?
isim konusuyla ben çok ilgilenirim pratik anne, merakla bekliyorum yazacaklarını.öpücükler kımılcan abi'ye :)
Isim konusunda en psikopat anne babayi cocuklarina hincal, vural ve ocal koyan uluc ailesidir bence. denizsu, abdullahcan falan bunlarin yaninda normal kaliyor.
Evet ya, ben hep merak etmişimdir bu Uluç kardeşlerin ismi niye böylesine öfke kokuyor diye. Acaba dertleri kiminleydi ve de acaba bir kan davası mı söz konusu???
:)
tatilde duydum ben güzelim bi çocuğa Alya Naz ismini koymuşlar. Aile ısrarla ikisini beraber kullaniyor ve KOMİK OLUYOR YA ÇOK KOMİK! Ha bi de Şenolcan var duyduğum komik örneklerden. Yazık çocuklara. Ne diyim. Ehem bu arada jasmnin eleştirisini ben üzerime alınmadım zira lakap bu isim değil, di mi. blogu açarken karşımda yeşil çay kutusu vardı oradan şeettirmiştim (kreatif insan). yani özentim varsa noliyim.
yasemin bu arada bu post'un konusu değil ama senin yüzünden (!) sabiha paktuna keskin'in kitaplarını aldım okudum, canım çok sıkıldı. her ne kadar kendisine altyapısı ve çalışmaları nedeniyle çok saygı duyduysam da her fikrine katılmadım. örneğin çocuk esas anneyle vakit geçirsin babayla değil baba ev işlerini yapsın gibi bir fikri var. ama ya babasıyla paylaştıkları? bilemedim sence yüzde yüz isabetli mi her söylediği?
jasmin green tea bence kimsenin her dediği % 100 isabetli değil. benim aklıma en çok yatanları yazanlardan biri bu kadın ama ben her halükarda bildiğini yapan bi tipim. yani doktorun dediği aklıma yatmazsa başka doktora götürürüm. önerdiği tedaviyi kabul etmem vs. yani bırak okuduklarımı hastalıklarda da her denileni yapmam. kışın bi anlatmıştım, doktordan apar topar çıkarmıştım cem'i, röntgen möntgen, buharlı ilaç tedavisi deyince. hayatı tehlikesi var, tedaviyi kabul etmedi, günah benden gitti diye kağıt imzalattırmıştı kadın bana sanırım sinirinden :) ordan başka bi yere gittik ve bunlara gerek kalmadan iyileşti cem.
ama şu var anneyle bebeğin ilk dönemlerde kurduğu bağın sağlam olması çok çok mühim. benim üzerinde durduğum bu. s.p. keskin bu kitapta çalışan anneler için de bunun mümkün olduğunu anlatmaya çalışmış. yani her dakikasında olamam ben, evde duran bir anne olarak bile. onur'a bırakıp çıktığım çok olmuştur. yoksa ben ne hale gelirim. valla ev işlerini ben yaparım daha iyi dediğim çoktur, hele de bebekken onur eve girer girmez eline tutuştururdum cem'i daha ayakkabısını çıkarmadan, ilk aylarda. bunlar da hayatın gerçeği. kitaplardaki gibi değil günlük hayat :p ama o bağı kurmaya engel değil ki bunlar. çalışmak da engel değil, çocuğun babayla vakit geçirmesi de. geçircek tabii, biz de biraz yalnız kalıcaz. yoksa ben dağılır giderim :p
evet katılıyorum sana. bazen anne o kadar yoruluyor ki (o kadar yorgun ve bitik oluyorum ki) ona dogru duzgun davranamıyor bile. o zaman uaklaşmakta yarar var sanki biraz.
bu arada senin diger tavsiyelerden Yagmurlu Bir Gun kitabına ve Veli serisine de bayıldı benim ufaklık. Çok teşekkürler
canlı sulu isimler artık gerçekten suyunu bıraktı. isim koymak çok büyük sorumluluk. kızılderilere gitmeye gerek yok, boy boyladı soy soyladı diyen dedem korkut bile aynı şeyi anlatıyor. çocuk kendi bulsun ismini...benim sıpanın ismini koyarken benden imzalı kağıt aldılar. devlet dava açarsa sorumlu benim diye. bu bana çok dokunmuştu. memur kadına takılmıştık. nüfus müdürlüğünden onay gelmişti. ama memure tedirgindi. yok böyle isim diyordu bana. ben de sinirlenip ' buzdolabı ' yaz o zaman deyince sanırım, sorumluluk imzası alıp yazdı kağıda ismi. sinir bozucu bir şey bu fasıl. devlete ne?
Post a Comment