Tuesday, January 8, 2008

öylesine bir gün

sabah:

kahvaltıda sirk izliyorduk cem'le. yemek sırasında bir şeyler izlenmeyecekti değil mi? neyse, oluyor bizde. biz ilk 2 sene hiçbir şey izletmedik cem'e. daha doğrusu kendimiz de izlemediğimiz için zaten, televizyondan habersiz yaşadı. sonra çok yorgun bir gününde onur, cem'e büyüdüğünde izlesin diye, 5 aylıkken internetten ucuz bulup aldığım redkitler'den birini koymaktan başka çaresi olmadığını söyledi. mutfaktaydım o sırada ve hayır koyma demek istesem de diyecek takatim ve başka bir alternatifim olamadığından 5 dakikalığına redkit konuldu, cem 2 dakika baktı baktıysa, 2.5 yaşında falandı, çizgi film dünyasına böyle girdi. günde 2 dakikayla başladı izlemeye şimdi günde 5 saat izliyor. durun, şaka şaka. bir keresinde sinemaya gitmiştik de onu anlatmıştım burda, bi yazışma olmuştu o yaşta çocuğun sinemada işi ne diye. evet ya, işi ne? giderken çok iyi bir fikir gibi gelmişti oysa neyse günde yarım saat gibi bir süreyi dvd izlemeye ayırıyoruz. hiç izlemediği günler de var, bu durumda günlük ortalaması yarım saatin altına düşmüş olmaz mı? belki bu yaşta (3 yaş 7 ay) çocuğun çizgi filmle işi ne diyenler de çıkacaktır. her neyse, bir gün cem'in sevdiği dvdlerden bahsetmek istiyorum burda. arada birkaç belgesel de var. benim 1 dakika bile bakmaya tahammül edemediğim fferrari'nin yapım aşamaları mesela.

cem'in sirki izlerken "ben hayatımda hiç böyle bi şey görmedim." dediğini yazacaktım buraya, neler anlattım. hayatında hiç görmemiş.

alışveriş:

bi mağazadan cem'e balon vermişler, kocaman kırmızı bir balon, güzel aslında. neyse balonun peşinde oradan oraya koşturuyor, balon alt kata düşüyor, yürüyen merdivenlerden yuvarlanıyor, onur gidip alıyor vs. zaten öksürük mevcuttu, balon peşinde koşarken birden azıttı, bi baktım sırtına terlemiş! olamazz ambulans yok mu? kalbim gerçekten kötü kötü çarpıyor o anlarda. ter kontrol eden büyüklerden hazzetmezdim bi zamanlar, heey hey! sırtıma hiç havlu konduğunu hatırlamıyorum, terleyince öksürdüğümü de hatırlamıyorum, cem niye öksürüyo peki terleyince? sırtına havlu sokulan çocuklardan değildim ama sırta havlu sokan analardan olmayı başardım.

- oğlum ne bu halin ya, baksana ne kadar terlemişsin. baban balonu getirince atıp peşinden koşmayacaksın, nasıl öksürüyorsun. allah'ım lütfen yardım et bize ya. off nasıl iyileştiricem ben seni vıdı vıdı

... bu yazdıklarımı ve daha fazlasını söyledim, başkasından duysam "kes, yeter" dememek için ordan ayrılmam gerekirdi.

- balonun peşinden koşmak yok, tamam mı, söz mü?

- o zaman neden verdiler bana o balonu?

kısa bi donukluk yaşadım ve cevap bulamadım. o zaman neden verdiler ona o balonu. peşinden koşmayacaksa, atıp tutmayacaksa ne boka yarıycak ki balon?

- iyi tamam dur bi havlu sokayım sırtına.

zaten herkesin çocuğuyla arasında böyle konuşmalar geçip durmuyor mu? ben bizimkileri unutmak istemiyorum ve buraya yazmazsam başka bi yere de yazmıyorum o yüzden hazır üşenmediğim bir zamanı bulmuşken yazayım dedim.

gece:

hala yatmadı. saati belirtmek istemiyorum, iyice asabım bozulacak bakmıyorum saate.

1-2 saat önce:

- cem hadi kitap seçtim ben, gidiyoruz yatağa.
- hayır.
- hayır falan değil gidiyoruz.

bu lafın üzerine masasının üzerinde duran sabun kavanozuna bi çaktı, nesne tuzla buz oldu. akşamüstü banyodan getirmişti onu oraya, ne işi varsa. aman ya. hala oynuyor. yatırdım ve geri geldi yarım saat boyunca uyuyamadıktan sonra. çocuk sınırlara ihtiyaç duyar, disiplin iyi bi şeydir vs. derler, sınırlar mı? ne sınırı ya? her gece aynı korku filmini izliyorum ben burda. olmuyor işte. uyuyamayan çocuğu zorla yatakta mı tutayım. hofff. kavanoz kırılınca çok sakin kaldım da, yatmıycam deyince çok fena oldum. e kavanozu kırdın işte hala mı yatmıyosun, insan kavanozun aşkına zıbarıverirdi bu gece be dedi iç ses; dış ses, hadi hadi son 5 dakika, diye gevelemekteyken. ne kadar sıkılıyorum bunlar olurken.

oyun devam ediyor:

vuuuu.... vuuuuu kepçe gidiyoor. bindi arabaya gidemedi çık çık dedi vuuuu arabamı çekti vuuuuuu arabalarını çek dedi getir dedi buraya onlar da getirdi ama burda deniz var denizden... kırmızı araba. bozuk ikisi üçü lacivert araba arabası çıkarıyo burda bu cip yedek tekerlek vuuuuuu çıkın ııııııııııınnn altından geç istersen ama ben sığmıyorum başka yerden geçerim dikkat et polis dikkat ederiim çekiliyim ben vuuuuu ıııııııınnn pat tekerleğim kaktüs battı ya... öhö öhö.... vuuuuuuu vuvuuuuu bozuk arabalar sizi taşıyım şöyle sizi siz durun bu arabayı bak kamyon da buuuvvv kamyona yükleyelim hadi gel kamyon bu seni götürsün...

25 comments:

Anonymous said...

blogun adı cem uyumazken diye değişcek gibi:)
sevgiler
kulpsuz

denizanasi said...

bizde de aynı dertler. ama bizimkisi uykudan değil. allahtan o konuda çok problem yaşamıyoruz. istediği anında yapılmadığı zaman çıldırıyor. işte o zaman elinde ne varsa etrafa fırlatıyor :(( bu da genelde kalemliği oluyor. 35-40 kalem paramparca oldu. etraftan kalem ve minik araba toplamaktan bıktım usandım. ben de ya sabır ya sabır diye içimden sürekli telkin ediyorum. bazen de çığlığı basıyorum. üzülüyorum. ama biz de insanız :(

elif said...

aah ahh.. nasil bozuldu gece uykulari gene? iki aydir biz de burda aliyle ugrasiyoruz. basta yanina yatip uyuma numarasi yapmak ise yariyordu. simdi gunduz normalde uyudugunun dortte birini uyutsam bile cocuk geceyarisina kadar viz viz viz bizimle oturup film izliyor. ben de tv seyrettirmeyim filan diyodum ama aksam 10:30 sularinda asabiyete bagliyorum artik.

elif said...

ha bu arada bu havlu sokma meselesiyle ilgili yorum yapmamam lazim gercekten ;) kendini sikma kizim bu kadar. cocuguna bakiyorsun iste. habire vidi vidi eden annelerden degilsin sen. bak mesela ben burda cocuklar ilk dusup kalkmaya basladigindan beri seni hatirlayip kendimi bastiriyorum. dengeyi kurmak zor ama vidi vidici anne olmamak cocuga sirtini donmek demek olamaz.

Anonymous said...

yasemin aynı ya, hastayken koşmaması için ne yapacagimi şaşırıyorum. "koşmıcam tamam" sözü verdirirken buluyorum kendimi. arkasından öksürüğü artınca da en sevimsiz halimle "bak koştun ondan oldu" derken. en sonra da kendime kizarken...
sevgiler.

Isil Simsek said...

Yasemincim,
yazma böyle seyler. ben Defne büyüyecek uykusu düzene girecek diye beklerken bu yasta hala uyumadiklarini yazma, nooolur ;)

Anonymous said...

Yasemin hanım merhaba
İlk defa yazdıklarınızın çok büyük bir yüzdesi bizim ev hali ile örtüştü.
Ben çalıştığım için oğlum zaten agresif olmaya çok meyilli.Onu üzmemek adına ve ilişkimizi germemek adına ben onun istediği her şeyi yapıyorum ( oğlum yuvaya başladıktan sonra Alpteki agresifliğin nedenini müdür hanım ile tartıştığımzda sebebin benden kaynaklandığını ,işten eve problemlerimi ve stresimi taşıdığımı,bunun ilişkimizi olumsuz etkilediğini ve geçirdiğimiz kısıtlı zamanı da verimli kullanamadığım ortaya ÇIKTI.)O yüzden sabah 3ye uyumak istemediğinde kalkıyoruz dvd seyrediyoruz ( kabus ,kabus).Zaten onun istediğini yapmazsam canımdan bezdireceğini de biliyorum .Eninde sonunda bana istediğini yaptıracağı her durumu en başından yapıyorum ( bu da müdüre hanımın tavsiyesi) .Böyle ZEN halim ile ortalarda dolaşıp oğlumu mutlu etmeye çalışıyorum .Belki kitaba uygun iş yapmıyorum ama 2 taraf da böyle daha mutlu.O yüzden seizi çok ama çok iyi anlıyorum.
Dediğim gibi çalıştığım için (evvet suçluyum ) haftasonu TV seyretmesini bizzat teşvik ettiğim çok anlar oluyor.Siz 2,5 sene hiç TV2siz nasıl yaptınız? çok büyük bir başarı bence .Nasıl vakit geçirdiniz? hiç bunalmadınız mı? Zaten artık TV seyredemiyorum.haftasonu da 2-3 saat kitap okuma adına TV seyrettiyorum.Ama bizimki de sizinki gibi günde 4-5 saat TV seyrediyor.

Sevgiyle kalın
Sesil

yasemin said...

sesil meraba, cem 5 saat tv izlemiyor; yarım saat civarındayız şu anda, şaka söylemiştim 5 saat diye yahu :p

çalışıyorsun diye suçlu falan değilsin böyle hissediyorsan eğer bunu anlamıştır kesin ve durumu kullanıyor gibi geldi bana alp abi. bu abilerin eline koz verilmez zaten hemen çakozluyolar nasıl oluyosa suçluluk ya da evham duygularını aslında her duyguyu. cem miniminicik bir bebekken öksürdüğü zaman yüzüme meraklı meraklı bakardı. öksürdüm bak diye ben de rol keserdim hiç ilgilenmiyormuşum gibi ama içim parçalanırdı ve o rolümü değil içimi bilirdi. nasıl oluyorsa!

ben ilk 2.5 sene tv izlemeye vakit bulamazdım ama cem'Le ilgili değil zaten pek tv izleyen biri değildim önceden de. cem'den önce bbg, kaynana gelin türevi şeyler için açardım tvyi, cem doğduktan sonra onlar pek olmadı, olsa da izleyemezdim evde cemle teke tekken. hiç sakin bi bebek olmadı çünkü, ben sürekli ordan oraya koşardım. salı günleri 21.45te aliyeyi izledim ilk 2 sene sadece. o saatte uyumuş olurdu, good old days. o zamanlar buranın adı da cem uyurken yazdıklarım'dı zaten sonra o uyurken değil fırsat buldukça bi şeyler eklemeye başladım ve kulpsuz'un dediği gibi başlığı yasemin olarak değiştirdim çünkü artık yuvaya falan gidiyor, serbest biriyim geçen 3 seneye göre.

pek bunalmadım ben, bebek büyütmek kadar beni bunaltmayacak bi uğraş düşünemiyorum, başka da bi şey yok sanırım zaten her işten sıtkım sıyrılıyor. ofis vs. olamıyorum da ev işleri, çoluk çombalak, onlardan bunalmıyorum. öğrenciyken bile part time bu işleri yapmıştım- geleceğe hazırlıkmış haberim yokmuş.

denizanası da demiş istedikleri yapılmadığında çok acımasız olabiliyorlar, işte eline geleni fırlatmak ya da kırmak gibi yavaş yavaş duygularına hakim olmayı öğrenecekler hep böyle kalmayacaklar demek insan 3.5 yaşında böyle oluyormuş bunu da görmüş olduk. geçen sene hatta 2 yaşındayken de daha başka durumlarla karşı karşıyaydık. bilmiyorum ben anladım artık her yaşta değişik bi sınavdan geçicez. bunu böyle benimsedim her an sakin ve mantıklı değilim bazen bağırıyorum sonra pişman oluyorum ve "bağırdım ama ben de kendimi tutamadım senin gibi, sinirden patladım keşke böyle olmasaydı" falan diye hssiyatımı anlatan açıklamalar yapıyorum. o beni, ben onu anladıktan sonra herkes sakin sakin takılmaya başlıyor. ben böyle çözüyorum evdeki krizleri, daha iyi fikri olan varsa lütfen yazsın.

elif, ben sırtımı dönmemiş olmamak için değil o anda başka bi şey yapamadığım için öyle dırlanıyorum. sırtına havlu sokmamayı bi dene öksürüğü anormal artıyor. canavar gibi bi şey ya. çok fena. hele geceleri öksürdüğü dönemler iyice kötü bazen midesi doluysa kusturuyo bile. o noktaya gelmesin diye uğraşıyorum yoksa elinde havlu, elinde muz veya ıslak mendil bi ana mıyım ben yaa. bi kere bunları yapacak enerjim yok, bankta oturmak dururken ne koşucam. biliyosun. öksürük dışında aynı miskin rahatlık devam ediyo, ödün veremem tembellikten :)

ışıl üzgünüm ama bebekken çok daha fazla uyuyorlar bu arkadaşlar. ben blogun adını değiştirdim 3 yaştan sonra yasemin olarak; bu sebepten :p çünkü artık o uyurken yazmıyorum, o uyurken ben de uyuyorum. yatış kalkış saatlerimiz eşitlendi gibi bi şey. öğlen uykusu hala var neyse ki. gerçi her çocuk da farklı kimisi oturduğu yerde sızıp gider. cem bu konuda çok tavizsiz asla kendiliğinden sızıp gidemez olamaz böyle bir şey. ha sadece arabada giderken olabiliyor çok yorulmuşsa.

kolay gelsin :)

elif said...

ben de aciklama yapiyorum bagirdiktan sonra. psikologumuz aciklamasini yapip gonlunu aldigin surece o hadisenin bir yaraya sebep olmayacagini soyledi. bu yasta bile, soylediklerini anlamalari onemli degil, sozlerin muzigini hissederler dedi.

Anonymous said...

merhabalar, 4 yas cok daha ii geciyor.ben 4 yasi cok svedim:kendi kendine oynamaya basliyo,anneyi-babayi daha az:) kullaniyo...neyi yapip neyi yapamayacgini bildigi icin daha keyifli ve mutlu! aman dikkat 4 yasinda tv'ye daha cok sardiriyorlar: kanal d'den, yumurcak tv'den uzak tutun! birbiri ardina cikan cizgi filmler cocuklari da, anne-babalari da perisan ediyo! aci haber: 4 yasinda oglen uykusu kalkiyo!!!!
sevgilerimle
cagla

yasemin said...

elif bunu yazdığın çok iyi oldu biliyo musun, kızdığım zamanlarda çok dertleniyordum, şimdi en azından öyle zamanlarda dürüstçe konuşmanın bi faydası olduğunu biliyorum. her şeyi anlıyorlar hatta daha minikken daha da iyi görüyorlar, bundan emin gibiyim.

çağla merhaba,

henüz televizyona geçmedik. tv hep kapalı sadece dvdden izliyor. dvdler de hep benim sevdiğim çizgi filmler, walt disney'in (mickey, goofy gibi yaşlı karakterlerin :) kısa kısa maceraları çoğunlukla ki 2-3 tane izleyip kapatabiliyoruz. pazarlıkla açıyoruz 3 tane izle kapatıcam vs. diye. sadece arabalar var sevmediğim onu da onur'la birlikte almışlar ve son zamanlarda onu hiç izlemiyor allah'tan.

öğle uykusunun kalkmasının tek faydası haftasonları daha rahat hareket edebilmek olur heralde, uyuyacak diye apar topar eve dönmemiz gerekebiliyor ya da uyumadıysa çok yorulup tozu dumana katıyor.

vildan said...

ne tatlı ya arabalarla oynarken :) çene hiç durmuyor değil mi, çevrede kim varsa unutuyorlar :))

biz günde 5 saat tv izliyoruz kış geldiğinden beri (utanan ikon) siz yarım saate tv izliyor demeyin hiç yani :) okula gitmiyor mu artık cem? nasıl dolduruyorsunuz tüm günü yaw? ben her türlü maskarılığı yapıyor, aktivite adı altında abidik gubidik tüm işlerle uğraşıyor yine de zamanı dolduramıyorum.

biz öğle uykularını bıraktık ama defne bazen çok yoruluyor ve gidip yatıp, uyuyor ancak öğle uykusunu bırakmak büyük avantaj oldu bizim için akşam 8 dedin mi yataktalar heyoo..

vildan said...

elif'in yazdığı bana da iyi geldi. çok öfkelendiğim anlar oluyor, kızıyorum sonra da oturup vicdan yapıyorum.

Anonymous said...

elif&yasemin teşekkürler.
bazen kriz sonrasında ( içimde fırtına, kasırga, şuçluluk, aşşağılık insan oldum ben! çığlıkları kopsa bile ) hiç yaşanmamış gibi devam etmeye çalışıyrordum. hata etmişim. açıklama beni de onu da rahatlatacak.
yasemin ayrıca cümleni çalıyorum, "özür dilerim" yerine kullanacağım:)
bir gün aynı cümleyi birinden duyarsan işte o benim!
sevgiler
kulpsuz

Anonymous said...

yasemin daha iyi bir fikir yok, yaptigin yeterince iyi. hislerimizi açıklıyor olmak rahatlatıyor onları. aras hic tahammul edemiyor, kizilmasina, iletisimi kesmeme. mahvoluyor resmen.
bisey tutturma konusunda da oyle, istedigi seyi yapmiyorum, ya da alisveris krizinde istedigini almiyorum ama ona sarilip, cok kisaca (kisa olmali gercekten) hissettigimi aciklamak onu ve beni huzurlu yapiyor cogu zaman.

yasemin said...

vildan cem yuvaya gidiyor 11.30-16.30 arasında, öğlen uykusunu da orda uyuyor yoksa evde 4'ten önce yatıramıyorum, o zaman da gece uyumuyor vs. kızlar da gitmiyor mu yuvaya nasıl 5 saat kalıyor geriye o kadar aktiviteden sonra? ben en fazla kitap-dergi okurum cem'e, sizin yaptılarınıza bakıyorum da... cem kendisi oynayan bi çocuk (başka çaresi mi var ;) yani o oyun halısının üstüne oturdu mu tamam. tahta küpler ve arabalarla oynar durur ama dağıtmak, odasında ne varsa buralara getirmek falan serbest, hiç mi hiç karışmıyorum. sıkılınca yanıma gelir mutfakta takılır biraz bazen benim yaptıklarıma yardım eder, işlerimi uzatır :) yemekten önce banyoya girer, yıkandıktan sonra orda da oynar bi müddet, geçip gidiyor banyo oyunları ve mutfak işlerini dahil edince. benim oyuncu biri olmadığımı biliyor kabullendi bu acı gerçeği o yüzden kendini eğlendiriyor babası gelmeden, sonra düşmüyor ama onur'un yakasından.

şadan evet, ben de aras gibiydim küçükken hala da öyleyim birisi bana bozulduysa (en tabii hakkı :) bunun niye olduğunu söylemeli -ben de tutmam içimde, bana niye bozuk davrandığını anlayamadığım zaman haydi güle güle dolaylı yollar hiç bana göre değil ama çocuklar anne babalarını bi yere yollayamazlar ve kendimden bildiğim kadarıyla bu durumlarda kötü hissederler.

Anonymous said...

Seni okuyordum Yasemin ama bu tip argolar ve küfür kullandığına hiç şahit olmamıştım.Seni bu tip yazmadığın için seviyor takip ediyordum.Bu tip yazan ama yakışan bloglar var elbet bunlarda hayatın bir gerçeği ama size hiç yakışmamış inanın
sevgiler
kolay gelsin
Ayla

yasemin said...

ayla argo olabilir burda, daha önce de olmuştu gerçi, ama küfür yok.

elif said...

ha bu arada, nerden duyup ettigimi bilmiyorum ama oglan cocuklarin bagisikligi kizlara gore daha dusuk olur diye biliyorum. bizde de buna ornek gosterebilecegim seyler oluyor, lale butun zayifligina vs ragmen hastaliklari daha dusuk atesle atlatiyor mesela. 6. hastalikta hicbir belirti vermedi mesela (cok bulasici bi hastalikmis, bulasmamis oldugunu dusunmuyoruz o yuzden) bence aciya vs de daha direncli. cemin terleyince oksuruyor olmasi da belki boyle biseydir.

imo said...

30 dakika filmmi izletiyorsun ceme???yazık çocuaaa... :P
neyse şaka bir yana boşuna takmışsın bence kafana tv meselesini.bizde kahvaltıda 1 gece yatarken 1 olmak üzere iki film seyretme hakkı var günde.bazen hiç seyretmediğide olsada genelde durmadan"anne sen yanlış söylüyorsun,film izlemek beynini aptal yapmaz" diyerek daha fazlasına ikna etmeye çalışıyor beni.uyku olayı bizdede problem haline gelince bu film olayını çıkarttım ben,iyimi kötümü pek takmıyorum ama işe yarıyor genlede yarısına gelmeden uyuyor zaten ama gündüz uyutmuyorum çiseyi yoksa 1i buluyor uyuması.
burdan vildanı da kınamak istiyorum nasıl günü dolduramıyorsunuz yav benim günler yetmiyor,ikisini birleştirsem gene yetmez. :P
bu arada küfür mevzunada girmeden edemiycem;
sabah sabah yazıda gördüğüm "ne boka yarıycak" cümlesi içimi nasıl rahatlattı anlatamam ,epeydir iyi örnek olcam diye tutuyorum kendimi sanki ben etmiş gibi oldum lafı.
görüşürüz.

Anonymous said...

aynı hatayı ben bilgisayar oyunu için yaptım. bu daha da kötü. hasta olduğum birgün biraz oyalansın diye açtığım shrek oyunu şimdi kabusumuz oldu. ben küçükken annem azcık yüzünü kızdırıp "herkes yatıyor" dedi mi tıpış tıpış yatağa giderdik.bizimkine değil yüzü kızdırmak bir de üstüne laf işitiyorsun beyzadeden.üstelik gündüz uykusu da yok. öksürüğüyle tıksırığıyla bunların hepsi aynı model.istediği şeyi istediği şekil ve zamanda yapabilmek için her türlü taktikleri var.

yasemin said...

imo merhabaa, çise o kadar güzel, o kadar tatlı bir kız olmuş ki. yeni saçları harika. abla oluyormuş çok ama çok sevindim. biraz daha sık yaz imo :)

adacım sakız, şeker vs. için de geçerli bu durum. cem mesela cips, kutu meyvesuları falan denemedi ama yuvada sakıza alıştı. demek istediğim böyle gereksiz şeyleri olabildiğince geç tanımalarında fayda var galiba çünkü başladı mı bitmiyor.

şule said...

Ozi çok az uyuyan bir çocuktu, hâlâ öyle. Ama artık okula gittiği için saat 9'da yatıyor ve ben bunun için hergün allah'a şükrediyorum :) Zira, dün gibi hatırlarım gecenin 1'inde biz serkan'la uykusuzluktan çatlamak üzereyken ozan'ın salonun ortasında tün enerjisi ile dans ettiği günleri...
Bir de annelik sürekli vicdan azabı çekmek sanırım :) uyarmazsın, hasta olurlar, vicdan azabı. hasta olmasınlar diye uyarırsın, o da vicdan azabı. "e ama yeter ben de insanım" düşüncesinin uzantısı olarak sesini yükseltirsin vicdan azabı (gıkının çıkmadığı yüzlerce olay silinir bir anda gözünde), sınır koyarsın vicdan azabı; sınır koymazsın o da vizdan azabı...Zor zenaat mirim şu annelik :)

yasemin said...

şule evet mesela şu anda yatmadan önce bağırdığım için vidan azabı çekiyorum. bağırmadan önce maalesef düşünmeye vaktim olmuyor, aniden bağıriverdim valla. öğlen uyumamıştı ve saat 10'a yaklaşırken hala ellerini yıkayıp uyuması için ikna etmeye uğraşıyodum eaaaa uyuycan leyn deyiverdim sonra hemen güldüm çunku çok komiğime gitti o an için off bilmiyorum. tek bildiğim kızmaktan nefret ettiğim ama bundan tam olarak kurtulamadığım.

Anonymous said...

Yasemin
2 yas civari bardağın taştığını anlatmıştın bir keresinde. Bizde de bardaklar kırılmaya başladı. Ama başa çıkılamayacak gibi değil. Yani belki de başa çıkılamaz ama başka hiçbir şey beni de cezbetmediğinden bazen sinirlenip bazen bağırıp çağırıp kalitesiz vakitlerle mutlu mutlu yaşıyoruz işte:))))
Uyku düzeni bebekken hani böyle 3 ayda bir falan pattern:) değiştirir ya. Sanırım 2 yaş sonrası takmıyor hiçbirşeyi o uyku. Bazen 9'da yatıyor bazen 11'de. Ama öğle uykusu 4'de kayar gibi oluyor tabi. o zaman da sabahlara kadar oturalım. Arabalarla oynayalım. Çekiçkle kapı tamir edelim vs vs vs. Tekneyle açılıp asabiyetim artınca oğlanı hadi denize marş marş diye yüzmek için sulara bırakma hayalim bitmedi yani:)