Bilmemiz gereken hiçbir şeyi bilmiyorduk. Kültür o kadar karmaşıktı ki, yüzeydeki dalgalanmalardan daha fazlasını anlamak mümkün değildi.
Ölçülüp tartılmış argümanlarla dolu bu dünyada, kültür, ayrıntılarda boğulup kayboluyor ve profesyonel entellektüeller yorumladıkları metinleri telaffuz etmeyi dahi beceremiyordu.
Her insanın düşlerinin gerisinde yaşadığı dönemin kargaşaları gizlidir; sıradan bir kişisel kaygı boyutuna indirgenmiş olsa bile. İçimiz bölünmeler, yabancılaşmalar, savaşlar ve boş sözlerle dolu. Bize, insan vicdanının zaten hep huzursuz olduğu bir çağda yaşadığımızı söyleyenler çıkabilir: Ama bu, hayatımız için endişe etmekten, yolumuzu gözleyen sakatlanmaları düşünüp acı çekmekten alıkoyamaz bizi. Ateşler içinde yanan bir kedi gibi, deniz tutmuş bir keçi gibi, şaşkın bir mutsuzluk içindeyiz. Acımız nereden, yaşamımızın hangi kısmından kaynaklanıyor, bilmiyoruz. Tek bildiğimiz şu: İnsanlar insana yaraşır şekilde yaşamıyor.
Her şey bizi insandan uzaklaştırıyor: Vazife, aile, vatan, saygınlık, para. Tüm bu düşmanlarla başedecek gücümüz yok. Bugün bunların, saf olduğumuz için ciddiye aldığımız birer hayalet, onbinlerce defa çarpılmış yansımalar olduğunu biliyorum: Ama bunu öğrenmem epey vaktimi aldı.
Paul Nizan, "Aden, Arabistan"
2008/03, roll arka kapak
Wednesday, April 2, 2008
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
2 comments:
Tek bildiğimiz şu: İnsanlar insana yaraşır şekilde yaşamıyor.
Acı bence tam da buradan kaynaklanıyor.
o gun sendeyken ben de bu yaziyi okumustum, laf arasinda kaynadi, yaziyi begendigimi soyleyememistim sana, sen de alinti yapmissin simdi, cok gusel yazmis...
Post a Comment