Monday, June 9, 2008

haftasonu

cumartesi

bu akşam cem'le ikimiz dışarı çıktık. akşam 7 civarı saylangoz mantı'ya gitmek istediğimi söyledim, cevap "evde bi şeyler yiyelim" şeklinde geldi. "evde bi şeyler yok ki yiyecek, hem ben bugün mantı yemek istiyorum çok, ya lütfen bi kere de benim dediğim olsun" diyerek sözü ona devrettiğimde cem aynen şöyle dedi:

- peki tamam mantı yiyebiliriz, ben de seviyorum mantıyı zaten. hadi gel giyinelim.

bu cem'le aramızda geçen en mutlu diyaloglardan biridir. cem olaylara, taleplere, planlara böyle yaklaşmaz, hemen "hayır ben gitmek istemiyorum" diyerek konuyu kapatır. konu kapanır çünkü mantı yemeye zırlayarak, tepinerek gidilmez. ya da "tamam giderim ama sonra, önce biraz araba oynıycam" falan der, sonra dediği o vakit hiç gelmez vs. yani insanı mutlu edecek cevap neyse cem onu bilir ve gidip ondan çok uzak bi şey yapar muhakkak. yapardı demek istiyorum.

neyse yola çıktık güle oynaya, gidip mantıynan çiğ börek yedik, üstelik cem de benim kadar yedi nasıl olduysa sonra kadıköy'de dolandık, epey yol yürüdük. cem sokakların neden o kadar kalabalık olduğunu merak etti, masalı, biralı, kitaplı, takılı sokakları pazar yerine benzetti. nezih'e gittik, alt katına indik, oradan çıkıp alkım'a girdik. şimşek mak kuin'in arkadaşlarından birini daha aldık, hiç kitap almadık sonra cem o yemeğin üstüne browni yemek istedi, oturup bir de dondurmalı browni yedik!

minibüsle gittik, körüklü otobüsle döndük eve. saat iyice geç olmuştu, 2 kitap okuduktan sonra cem yatıp uyudu. uyumadan önce "bugün seni hiç üzmedim değil mi" diye sordu, acaba babası gitmeden "ben yokken anneni üzme" falan diye mi tembihledi? bugünü son 4 senenin en dertsiz günü olarak kayıtlara geçirmek istiyorum. kadıköy'de yemek yedik, kitapçıları gezdik, tatlı yiyip otobüsle eve döndük, bunları ikimiz ilk kez yapmamış olabiliriz ama bugün konuşa konuşa, aynı hızda yürüyerek, birbirimizi beklemek ya da herhangi bir şeye ikna etmek zorunda kalmadan, sesimizi yükseltmeden sadece eğlenerek gezdik.

cem zıt bi çocuk, keçi ama belki de değişiyordur, büyümüştür 4 yaşına tam 1 ay kala... ya da belki de ben onda bi zıtlaşma isteği yaratıyorumdur. günlük pratiklerde hep bi deveye hendek atlatma durumu yaşıyoruz ama işte bugün hiç yaşanmadı bu. yatmadan önce sorduğu soruya bakılırsa kendisi de farkında bugünkü olağanüstü durumun, amaaan üzümünü ye bağını sorma, gündüz de parka falan gittik, güzel bi cumartesi geçirdik, darısı pazarın başına.

pazar



bugün gidip skutır aldık cem'e, yani kaykayın tutunacak yerleri olanından. yine çok yürüdük. 2 tane de çok güzel kitap aldık: kütüphanedeki aslan ve kartal belediye plajı ve mandalina bahçeleri. öğlen yemeğimizi yedikten sonra kadıköy çarşısının kalabalık sokaklarında kaya kaya otobüs durağına gitmeye çalışırken birkaç kere yere kapaklandı cem ve bu duruma alışıldığı üzere çok sinirlendi. bi şeyleri yapamamaya hiç katlanamıyor. hele de birilerinin onu kaldırmaya, yardım etmeye falan kalkıştığı anlar iyice beterdi neyse döndük eve, cem hemen öğlen uykusuna yattı. uyanınca skutıra alışma turları atması için parka gittik. cem skutırıyla parkı tavaf eder, arada köpeğini akşam yürüyüşüne çıkarmış teyzelerle sohbet ederken ben dergi okudum.


pazartesi

artık uyusam hakkaten çok nefis olacak neyse onur döndü meğer gitmeden gerçekten cem'i tembihlemiş, anneni yorma, üzme vs. diye işin garip yanı cem'in onur'un sözünü tutmak için gayret etmesi ve bunu başarmasıydı oysa o döndüğü anda yeniden normal cem oldu kanepenin örtüsünü çekip yere serdi, kürekle bacağıma vurdu, gürültülü şekilde top oynamaya başladı, ortalığı karıştırdı... süre dolunca sinderella'nın arabası balkabağına dönüştü. yine de çok şaşırıyorum, 3 gün başka bir çocuk oldu ve sonra birden yine kendisi oldu. hiç ummazdım böyle bir tembihe uymaya çalışacağını. cuma öğleden sonra şadanlar'la buluştuğumuzda da çok söz dinleyen bir çocuk portresi çizip duruyordu da ("annem denize fazla yaklaşma dedi") dalga geçmiştik, ne yaptım da böyle mülayim oldu bu diye, görüldüğü gibi benim hiçbir katkım yokmuş şadan :p iyiydi ama 3 gün 3 gündür... cem'in ani değişimini anlamaya çalıştığım bu 3 gün boyunca tuttuğum günlüğün de böylece sonuna gelindi. esen kalın!

10 comments:

jasmingreentea said...

cem' bayılıyorum tek kelimeyle.

Isil Simsek said...

Aferin Cem'e!Babasının sözünü tutmuş.4 yaş çocuklarıyla beraber olmak çok zevklidir diye okumuştum bir yerde.Belki 1-2 ay sonra işler kolaylaşır ;)

yasemin said...

evet öğlen uykusu kalkarsa daha da kolay olacak şimdilik alelacele eve koşmak durumunda kalıyoruz uykusu gelince yoksa işler karışıyor. artık pusette uyumak diye bi şey olmadığı için günümüz ikiye bölünüyor diğer taraftan baya bi yol yürüyebiliyor. bu haftasonu sınırlarını epey zorladım hiç yoruldum demeden yürüdü :)

elif said...

fotograftaki bakislar harikaymis.
baba karizmasi calisiyor demek. eh, bati cephesinde yeni bisey yok. bizde de ananin ziddina ziddina gidilmeye baslandi.
cok guzel bir cts gecirmissiniz, cok ozendim. keski ben de orda olsaydim, mantiynan cig borek yeseydim, kitapcilarda sizle siftinseydim. bi de baylanda oturabilirdik, nostalcik olsun diye :)

yasemin said...

iyi olurdu valla.. zıt yaşa geldiler onlar da hatırlamıyo musun siz burdayken 2 yıl önce cem tam 2'ydi. neyse en azından sizin oralarda hava serin, sıcakla inat bir arada hiç çekilmemişti o yaz.

Anonymous said...

bu herşeyi açıklıyooor:) tembihlerin işe yaradığı yaşa gelmiş cem o zaman. güzel bir hafta sonu olmuş.
yasemin bu kadar mı olur, her iki gün de kadıköydeydik. bizde sıra şöyleydi : alkım sonra nezih. ikinci gün the end ve inci pastanesi.
bu arada kartal belediye plajı kitabının kapağına bayıldım, harika çizim.
hadi ben de özendim bloga birşeyler koyayım.

yasemin said...

kitabın içi de şahane şadan mutlaka almalısın. yüzmeye artık veliler götürüyor, bu sabah yine boynu büküleri oynattı cem bana. en yakın arkadaşının gözüne parmak batırmak -neyse çocuk güldü, ağlamadı-, broşürleri saçmak, vurup kaçmak, sürekli kaka, kaka demek, bağırarak koşturmak, başka bi annenin çantasını çekmek... hallahım nolur yardım et ya. şadan cuma günkü çocuk nerde bugünkü nerde, bunun bi arası yok mu ya?

elif said...

aaa bu sadi guran meshur yav

yasemin said...

kimmiş ben tanımıyorum?

Pratik Anne said...

Cuma ve cumartesiyi ozenerek ve agzimin suyu akarak okudum. insallah bir ay sonra ben de oglushum ve kizimla boyle seyler yapabilecegim. Pazartesiyi okurken ise koptum. Biz de gecenlerde boyle birkac gun yasadik. Once cok uzun bir sure zipitti. Sonra iki uc gun melek oldu. Baktik ki ustten iki azi disi cikarmis. Sonra yine aniden mr. hyde oldu. Yine parmakla baktim, alttan sondan ikinci azi geliyor. Hatta gece aciyla uyandi. O tamamen cikinca yine iki uc gun melek oldu. Simdi hevessiz bir sekilde son aziyi bekliyorum.