Tuesday, August 26, 2008

assos


assos serin, sessiz ve sakin. deniz buz gibi, cam gibi de berrak. etrafta "tesis" yok sadece zeytin ağaçları, altında yatıp kitap okuduğum mis kokan incir ağaçlarından arada kafama düşen incirler, mor üzüm salkımları, sardunyalar; çocuklardan biri göstermese başımı kaldırıp bakmayı akıl edemeyeceğim gökyüzünde parlayan milyonlarca yıldız ve şansımıza hafta boyunca seyrettiğimiz mehtap. tam karşımızda da midilli. tatilden beklediğimiz ne varsa hepsi burda*. doğal, küçük, huzurlu, tenha, sessiz.

sessiz evet, müzik bile yok ki bu çok iyi. tek gürültü kaynağı günde 2 dondurma hakkı, hadi buna eyvallah ama dondurmaları yemekten önce yemek gibi sebeplerle yaygarayı koparan cem oldu, neyse ki tatilde sükunet arayan insanların geldiği bu yerde cem'in patlamalarının sayısı sabah-öğlen ve akşam max. 1 olmak üzere günde 3'ü geçmedi. bugünlerde cem'e istediği bi şey olmadığında veya istemediği bi şey olduğunda bağırmaması gerektiğini anlatmaya çalışıyorum ama pek bi yol katettiğim söylenemez, böyle anlarda çok asabi bir çocuk oluyor ve gözü pek (hiç) bi şey görmüyor. kime çekmiş aceba?! 

cem bu tatilde grup halinde dolaşan çocuklardan biriydi, denize arkadaşlarıyla girip çıkan, yemek yerken ya da uyurken oyuna katılması için çağrılan, ordan ayrılırken telefon numarası istenen. vay be. geçen sene bile bu durumdan çok uzakta bir yerlerdeydik. bir de öğlen uykularında ilk 2 gün bebek telsizini kullanmaya çalıştık, uyandığında gidip odadan alalım diye. ilk gün "baba ben uyandım" demiş, ikincisinde telsizi fişinden çekmişti sonuçta her ikisi de işe yaramıştı, bağlantı kopunca bizdeki parça sinyal veriyor çünkü. 3. günde telsizde bir sorun çıktı, ben de "uyanınca gel bizi bul gerek yok artık buna" dedim, cem kendisinden beklenmeyecek bir uysallıkla bu teklifi kabul etti (ama tek şartla, kalkınca odadan tişörtsüz çıkamazmış, uyandığında giyinmekle uğraşamayacağı için de yatarken üstünde tişörtü olmalıymış) ve diğer günlerde uyanınca sandaletlerini giyip odadan çıktı, nerdeysek, bazen babasının tişörtünün rengini uzaktan seçerek bazen de artık tanıdık hale gelen motel müşterilerinin yardımıyla, bizi bulup yanımıza geldi. çok büyük bir yer değildi kaldığımız yine de herkes şaşırdı bunu yapmasına. onu uyku mahmuru odadan çıkmış sandaletleriyle bize doğru gelirken görmek çok hoşuma gidiyordu sanki evde uyanınca odasından yanıma gelir gibi; bunu da unutmak istemedim.

* imbat motel, assos/bademli köyü

5 comments:

Aslı Cin said...

Ben görmeyeli ne kadar büyümüş Cem. Farketmiyoruz bile geçiyor zaman...

Nihan said...

Mahsuru yoksa Yasemin, nerede kaldiniz?

ENERJİ said...

Desene assos tatil için ideal))Çoculu tatil aslında hareket katıyor:))

özden said...

cem'le yaşanan anlar mı çok güzel (bağırışlar ve inatlaşmalar da dahil) yoksa sizin anlatış tarzınız mı? kesinlikle ikisi de :)

bir kaç yaz sonra da yaz aşkı olur cem'in. odadan tişörtünü, sandaletlerini hızlı hızlı giyip size değil başka bir güzele koşarak gider artık :)

ece arar said...

aferin cem'e... sahi nerde kaldınız yasemin, odadan kendi gelecek çocuk düşü güzel, bilelim:)