Monday, March 2, 2009

benjamin button & ben o kadar büyümedim


anlatan: onur


Oscarları severim. Sonuçta Oscar bir çok tanıdığım insana (En başta Yasemin'e) göre önemsiz, sıkıcı ve bildik menüsü olan bir tüketim aracı. Aslında bunda ciddi bir haklılık payı var tabii ki. Ödül töreninde komiklik yapan bir şovmen, Titanic ve benzeri büyük yapım filmlerin karşılanan beklentileri, çok adaysan, çok ödül alırsın ilişkisi, anne-baba-eşlere teşekkürler, kırmızı halı, elbiseler... Yine de naifçe yıldızların yerinde olduğum hissiyatı, Oscar'a hep sıcak bakmama neden olur.

Bu sefer Sertan'la beraber (şömine, kraker, peynir, kahve eşliğinde) canlı izledik Oscar'ı. Bu sene tören çok farklı ve başarılıydı. Hugh Jackman'ın şovları, eski ünlü oyuncuların adaylara ithafen güzel sözleri, Sean Penn'in konuşması ve son yıllarda oluşan farklıya ödül ver yaklaşımı eğlenceliydi.

Geçen sene olduğu gibi bu sene de, yarışan iki ana filmden yine daha az sevdiğim film (bu sene Slumdog, Benjamin'i; geçen sene, İhtiyarlar, Kan Dökülecek'i geçti) ödülü kazandı. Eski Türk filmlerinin Trainspoitting usulü bir kurguyla sunumu, kötü oyunculuk, karikatür doğu tasviri, felaket bir müzik vardı Slumdog Milyoner'de... Benjamin Button ise, klişe gözüken ama aslında tüm naifliğini, büyük bir edebiyatçının incelikli sunumu ile ortaya koyan, tatlı, huzur dolu bir film. David Fincher'dan kimsenin beklemeyeceği oranda düz ve klasik bir film olması galiba herkesi şaşırttı. Button'ı izlerken aklıma Cem'le yaşadığım bir anektod geldi.

Mantı yiyoruz Cem ile karşılıklı. Garsonlar Cem'i çok sever, yine ilgi gösteriyorlar. "Ne içerdiniz küçük bey?" diye şirince soruyorlar. Cem, düz bir ifade ve sert bir şekilde, "su" diyor.

Ben: Biraz daha kibarca su alabilirim desen daha iyi olur abilere.
Cem'in cevabı: Ben o kadar büyümedim ki daha...

Çok doğru cevap... Geleceği bilecek kadar olgun, günü yaşayacak kadar toy ve gamsız. Button'daki geriye doğru giden saati düşündüm. Cem'le ve Yasemin'le, hep beraber olmak istedim, sonsuza dek...

3 comments:

Fortunata said...

Filmi henüz izleyemedim ama oscarların ne denli çiğ bir bakışla dağıtıldığını artık iyice anladık. Kimbilir belki doğulu tarafımızdan dolayı bize pek orjinal gelmedi seçimleri. Oysa bu yazıdan da anladım ki diğer yanda daha felsefi birşeyler dokunmuş fime, hayatlara... Ve dilerim sonsuza dek beraber ol Yasemin ve Cem'le:))

asliberry said...

Ne güzel bir yazı bu. Hep beraber olmanız dileyiyle.

Ayse said...

Çok güzel & romantik bi yazı.. bayıldım! özgür ruhlu arkadaşlarım benim (Cem de arkadaşımın oğlundan ziyade arkadaşımdır malumunuz)3 ünüzün de bana hep iç açıcı & rahatlatıcı gelen ruhlarınızın sonsuza dek birlikte & özgür olması dileğiyle sizleri Allah nazarlardan saklasın! poponu kaşı Yase'cim ;-)