geçen hafta cem'i, babası ve ananesiyle birlikte yuvadan aldıktan sonra kitapçıya uğradık. kitapçıda herkes bi köşeye dağılmışken ben de yeni çıkanlara baktım. bir şiir kitabının ilk sayfasında okuduğum cümle bana lise yıllarını hatırlattı. şair, kitabını, tomris uyar'ın okuduğum ilk kitabındaki iki cümlede anlattığı insanlara ithaf etmiş.
tomris uyar'ın gündökümleri kitabını yaşadığım şehirdeki tek kitapçının vitrininde okula gidip gelirken görürdüm. almadan önce günlerce düşünmüştüm. belki de paramı denkleştirmeye çalıştığım için alana kadar geçen süre bana uzun gelmiştir. bu kitabı okurken, yazarın diğer günlüklerini ve öykülerini de okumaya karar vermiştim.
birkaç gün önce rastladığım bu cümle, tomris uyar'ı, ondan okuduklarımın büyürken bıraktığı izleri, yazar olmanın nasıl bir şey olduğuna dair ilk izlenimlerimi hatırlamaya zorladı beni. aradan geçen 20 yıldan sonra, tomris uyar'ın lisedeyken okuduğum günlüklerinin ve öykülerinin beni etkileyip değiştirdiğine eminim ama insan, eğer bu kitapları, tam da ben nasıl biriyim, ne olacağım gibi şeyler düşündüğü yıllarda okumasaydı ne fark ederdi, hayata şu anda şimdikinden farklı olarak nasıl bakıyor olurdu, onu bulup çıkaramıyor. bazı yazarlar, elbirliğiyle insanı bugün olduğu kişi haline getiriyorlar.
çocuklarca seçilenler; unutmayanlar, ananlar, sızlanmayanlar; dünyaya ve sevdiklerine kaptırdıkları şeylerin çetelesini tutmayanlar, hep kazançlı, hep borçlu çıkanlar son hesaplaşmada... başka türlü davranamayacakları için o türlü davrananlar, inançlarını bedenlerine böylesine sindirenler, evlerine sığınılabilir arkadaşlar.
tomris uyar, gündökümleri
onlar için
gündökümleri:
1 comment:
çok merak ettim.en kısa sürede okumalıyım....
Post a Comment