Wednesday, April 22, 2009

haklılık payı

arabadayız. tek yönlü sokakta ters yönde ilerlerken karşıdan bir araba geldi, geri gitmek zorundayım. geri gidiyorum, sokağın genişlediği yerde durup karşımdaki arabanın yanımdan geçip gitmesini bekliyorum. geçsin, ters de olsa sokağın sonuna kadar gideceğim... ama gitmiyor, yüzüme bakıyor, öyle duruyor.

sonunda camı açıp sesleniyorum:

- geçsene
- ben geçerim de sen ters yöndesin, geri dön.
- teşekkürler. biliyorum, ben ne yapacağımı biliyorum, buyrun geçin.

camı kapattım. araba gitti. arkasından kendi kendime:

- ben bildiğimi yaparım. evet ters yöndeyim. gidiyorum işte, gittim bile. kimsenin sözüyle de... vıdı vıdı vıdı...

cem: ama sen de söylüyorsun herkese böyle şeyler. ters yönden geldikleri zaman mesela, sen de diyorsun.
ben: ? eeöööeee, evet, doğru valla, ben de söylüyorum ya.
cem: adam haklıydı.
ben: (dağıldım gittim, çocuk haklı) haklıydı, doğru söylüyosun.
cem: ama sen de haklısın.

ben niye haklıyım ki onu anlamadım ama sormadım da. sonuçta beni tutarsızlığımla yüzleştirmeyi başardıktan sonra halime acıyıp "sen de haklısın" deyiverdi orhan baba misali. ayrıca haklıysam da haklıyımdır; fazla irdelenecek bi şey yok ki bunda :-) oğlum haklısın demiş vardır bi bildiği, hayır haksızım diye tepineyim mi şimdi? ben önde, o arkada epey dolaştık şehrin sokaklarında bugüne kadar, annenin bi şoför olarak portresini çıkarmıştır o çoktan.

eğitsel sonuç: bana trafikte nasıl olduğunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.

No comments: