Sunday, April 5, 2009

uçan sınıf


bugün kadıköy'deki bir kitapçıda cem'le takılırken 9 yaşlarında bir çocuk babasıyla birlikte can yayınları'nın çocuk kitapları rafına yaklaştı. ne zaman kitapçıda o yaşlarda bir çocukla karşılaşsam heyecanlanırım. hangi kitaplara bakacak? en sonunda hangisini seçip alacak? sırtım dönük babayla oğlunun konuşmalarını dinlemeye başladım. babası nasıl bir kitap istediğini sordu, çocuk "macera - fantastik" diye cevap verdi, sesi heyecanlıydı. bakındılar biraz, babası bir kitabın arka kapağını yüksek sesle okudu, o sırada kitapçıda çalışan kız yardımcı olmak için yanlarına yaklaştı ve charlie'nin çikolata fabrikası'nı önerdi. çocuk "bunu okudum" deyince aniden içimi bir sevinç kapladı. o yaştaki çocukların annelerine hep ama bu çok kalın diye yakınacakları türden bir kitabı okumuştu. çocuğun kitapları benim çocukken sevdiğim kadar çok sevdiğini düşünmeye başladım. dönüp rafa bakmaya başladığım anda da uçan sınıf'ı gördüm. kitabı aldım ve birden nasıl olduysa;

- ben senin yaşlarındayken bu kitabı okuyup çok beğenmiştim, o yüzden şimdi söylemeden duramıyorum, istersen bi arkasını oku. bir de pıtırcık maceraları var, onları biliyo musun?
- yok.
- onlar da harika, ben hala çok seviyorum.

deyip hemen kaçtım. oh, nihayet kitapçıda bi çocuğa kendi sevdiğim kitaplardan bahsedebildim. kitap seçmeye çalışan çocukların işine burnumu sokmaktan çekiniyorum ama bir taraftan da içimden bir ses durmadan "söyle söyle" diye bağırıyor. bugün artık dayanamadım, şeytanın bacağını kırdım. biraz sonra saklandığım rafın ardından babanın uçan sınıf'ın arka kapak yazısını yüksek sesle okuduğunu duydum sonra cem'in çekiştirmesiyle karar anını takip edemeyeceğim bir yere doğru sürüklendim.

cem'in seçtiği boyama kitabının parasını ödemek üzere kasaya doğru yürürken kasada çocuğu gördüm; annesi ve babasıyla sırada bekliyordu, elinde uçan sınıf vardı! o anda çok sevindim ama nedense kasaya gidemedim. cem'in şaşkın bakışlarına ve sorularına aldırmadan geri dönüp, önümdeki raftan rastgele çektiğim bi kitabı karıştırmaya başladım. elimdekine bakar gibi yaparken çocuğun eve gider gitmez kitaba başlayacağını, kendini nasıl kaptırıp gideceğini; annesi artık uyusun diye ısrar ederken onun kitabı elinden bir türlü bırakamadığı için yorganın altında, fener ışığında okumaya devam edeceğini düşündüm. 

eylemlerim devam edecek :-)

13 comments:

Ozguranne said...

O çocuk olmak istedim okurken... Ne mutluluk!

Özgür Turan said...

Senin kitapçıdaki surat ifaden gözümün önüne geldi biran. Yani çocuğa o kitabı alsın diye içinden geçirirken..Kesin çok komik, muzip bir ifadeydi:)

Unknown said...

ben bu eylemi pek tuttum.

Deniz said...

hay allah senden razi olsun yasemin, sahabe bisi yapmisin. ucan sinif'taki tren lokomotifinde bir adam yasardi, bi de ogretmen esas oglana bi kere yol parasi vermisti ya, aklima simdi gelince gozum doldu. PMS tir di mi?

Bi dahaki sefer baska bir cocuga yesil parmakli cocugu veya marcel ayme kitaplarini onerirseeen, hmm, ne yaparim? Mesela Istanbul'a geldigimde Cem'e bakarim, sen sinemaya gidersin.

yasemin said...

selam herkese.

deniz, sipariş alınmıştır, bu işi yapıldı bil. yeşil parmaklı çocuk'u bilmiyodum, ben de okuycam. marcel ayme aklımdaydı, en çok da kuğuların türküsü, kapak çok net aklımda ama ismi yanlış hatırlamadım inşallah. bu arada afacan beşler'le gizli yediler'i de söyleseydim keşke.

Anonymous said...

Günaydın sevgili Yasemin:)

Lütfen eylemlerin devam etsin! artık çekinme de...açıkça söyle olur mu?

Doğru kitaplara,eylemlere yönlendirecek yetişkinlere fena halde ihtiyacımız var!

Bu arada ben de senin bloğunu çocuklu arkadaşlarıma öneriyorum.haberin olsun...

Cemle maceralarınızı izlemek büyük keyif :)

Öpüyorum ikinizi de..

Sevgilerimle,

Ayşen

yasemin said...

ayşen merhaba, çok teşekkürler. bundan sonra daha kolay söyleyebilirim galiba :-) sevgilerimle

Anonymous said...

ne diyim süpersin yasemin, eylemlerin devam etsin lütfen.
şadan

Unknown said...

bazı çocuklar kitabı okumak için eve gitmeyi bile beklemiyor yasemin...mesela benim kızım dönüşte ototbüste elinde kitap okuyarak gider.nasıl işse midesi filanda bunalmaz...

Girno said...

Bu eyleme bayıldım, devamını sabırsızlıkla bekliyorum...

yasemin said...

tuğba, cem'in de kızın gibi olmasını dilerim.

şadan ve girno, elimden geleni yaparım; biraz çekingenim ben ;)

Nihan said...

Erich Kaestner en sevdiğim yazarlardan biridir. Ortaokulda bir sürü kitabını okumuştum.

sinem said...

ben küçükken öyle bir kaptırırdım ki kendimi okumaya, nerede olduğumu unuturdum... hatta 2. sınıfa geçtiğim yaz, annem iskeleden halama bakmak için vapurdan inmesiyle vapur hareket etmiş ve ben Çınarcık vapurunda annemin çantalarıyla birlikte tek başıma kalakalmışım.. ama elimde annemin iskeleden aldığı yeni kitaplar olduğu için ne geminin hareket ettiğini anlamışım, ne de yolun yarısına kadar annemin yokluğunu...