Tuesday, May 26, 2009

patti smith: dream of life


2 yıl önce festivalde izlediğimiz patti smith belgeseli dream of life, 28 mayıs perşembe 23:00'de cnbc-e'de

- geçen hafta aynı kuşakta martin scorsese'nin muhteşem rolling stones belgeseli shine a light vardı. rolling stones '97'de bridges over babylon turnesi sırasında istanbul'a da uğramıştı. onur'la beraber gittiğimiz ilk konser. saha içindeki yerimiz hiç fena değildi, hele de köprü kurulduğunda mick jagger'ı 2 adım ötemizde bulmuştuk ama bu film, hele de sinemada izlediğinizde, rolling stones konserinde olmaktan bile daha iyi nerdeyse. konseri, dünyanın en baba kamera takımının çektiğini düşünsenize, aralarda 40 küsur yıllık tarihten kısa kısa stones röportajları, matrak, yerli yerinde cevaplar. onur geçen perşembe kanallar arasında dolanırken buldu filmi, yakaladığım yerden izledim artık, 4. defa. kaçıranlar ve izlemek izleyenler için iyi haber: filmin dvdsi var.-

patti smith'den bahsederken rolling stones girdi araya madem, patti'nin gimme shelter (rolling stones) coverı, twelve albümünden:




istanbul'a iki defa geldi patti smith; ilk konser açıkhavadaydı. o güne hatta bugüne dek gittiğim en unutulmaz (ne diyebilirim başka?) konser. 2007 eylül'ünde de 2 konser için babylon'a geldi, son dakikada bulduğum sürpriz biletle kendisini kol mesafesinden izleme şansım oldu. ilk gelişini müjdeleyen roll kapağı çerçevelenmiş halde yıllardır duvarımda. patti smith, şair, fotoğrafçı, aktivist, anne, rock müziğin efsane sesi. büyücü. gerçek, samimi, büyüleyici, bilge kadın. 

PATTI SMITH: DREAM OF LIFE

Rock müziğin en sıra dışı isimlerinden Patti Smith’in bir şair, bir ressam ve bir müzisyen olarak portresi...

Erkek egemenliğinin hüküm sürdüğü rock piyasasında, kural bozan isimlerinin başında geliyor, Patti Smith… Sanatçı, görkemli bir merhaba dediği 1975 tarihli ilk albümü Horses ile başladığı müzik serüveninde kendisinden hiç taviz vermedi. Ne plak şirketlerinin önünde diz çöktü bugüne kadar, ne de dinleyicilerinin istekleri karşısında boyun eğdi. Kendi bildiği doğrusu neyse her zaman onun izini sürdü ve ismi anıldığında her daim şapka çıkartılan bir ikonaya dönüştü. Patti Smith için “sanatçıların sanatçısı” demek pek de abartı sayılmaz. Zira onun hayranları arasında sanatçılar en ön sıralarda yer alıyor. 
Sanatçının 1988 yılında yaptığı albümden adını alan Dream of Life, yönetmen Steven Sebring tarafından tam 11 yılda hazırlanmış bir belgesel. Aynı zamanda şair ve ressam da olan Smith’in hayatından kesitlerin yer aldığı yapımda, sanatçının hayatını ve sahneyi paylaştığı birçok ünlü isim de yer alıyor. Yakın arkadaşı olduğunu bildiğimiz R.E.M.’in solisti Michael Stipe, Red Hot Chili Peppers’ın bas gitaristi Flea ve aynı zamanda müzisyen de olan Pulitzer ödüllü yazar Sam Shepard bunlardan birkaçı. 
Dream of Life ilk olarak geçtiğimiz yıl Berlin Uluslararası Film Festivali’nde gösterildi. Daha sonra katıldığı Sundance Film Festivali’nde ise belgesel dalında En İyi Sinematografi Ödülü’nü aldı. Dream Of Life, içlerinde İstanbul Film Festivali’nin de yer aldığı toplam 14 film festivalinde seyirciyle buluştu. 






9 comments:

Girno said...

Yasemin, haberim yoktu, kaçımayacağım, teşekkürler :)

lunawar said...

ne acaip şey..
şimdi masa başında otururken efkarlandım.. ben de o konserdeydim.. Rolling Stones.. o yaşta o adamları görmek ne muhteşem bişeydi.. ilk konserim olduğu için de uzun süre gittiğim diğer konserlerin sahnelerine "aa.. bu da sahne mi yahu.." diye burun kıvırmışlığım da olmuştu.. ama öyle değilmiş.. geç öğrendim:))

yasemin said...

girne selam, keşke shine a light'ı da önceden bilseydim.

lunawar sen deyince hatırladım: ben de uzun süre beğenmedim sahneleri o konserden sonra. bir de, öyle bir yerde durmuşuz ki, köprüyle geldiği (mick jagger'ı hatırlıyorum, köprüden başka gelen olmuş muydu emin olamıyorum şimdi) minik sahne tam benim dibimdeydi.

lunawar said...

ben önlerde bir yerdeydim..köprü kurulunca karanlıkta kalmıştım:)) çok bozulmuştum çok..;)
bi de bi hatırlatma.. "extra" diye bi grup çıkmıştı öncesinde de sahne içindeki binlerce kişi sahneye arkasını dönmüştü hatırlar mısın??:))

yasemin said...

erken gitmişsin :) neyse ama sonra geri dönmüşlerdi galiba :)
onur'a da sordum şimdi, biz hiç hatırlamıyoruz extra'yı :)) hiçbir iz bırakmamış :)

lunawar said...

evet evet..
ben Balıkesir'den gelmiştim o konsere.. o yüzden erkenden gitmiştim.. önlerde olmak istiyordum.. Athena'yı ve Ahmet San'ın yeni pazarlamaya çalıştığı grup extra'yı izlemek zorunda kalmıştık:))

şadan said...

yasemin,
sağol ya, haberim yoktu perşembe cnbc'de gösterileceğinden. tekrar izlemek iyi olur.

bu arada geçen haftaki newsweekte "alternatif eğitim" vermeye çalışan bikaç okulla ilgili bi yazı okudum dün, ütopya da vardı. senin için saklıyorum.
görüşürüz.

yasemin said...

aa athena'yı hatırladım. da extra'ya (o nasıl bi isim yahu? tutmayacağı adından belliymiş, neyse onlar da tarihe rolling stones'a ön grup olduk diye geçtiler belki de :) biz yetişememişiz besbelli. biz konser vaktine yarım saat kala anca yetişebildiydik ama yine de iyi yere konuşlanabilmişiz diye kendimi avutuyorum hala :p siz bi bedel ödediniz belki ama yeriniz de sağlamdı. konserlerde yer konusu benim çok takıntılı olduğum bir alandır. illa ki sahnedekilerin yüzlerini, mimiklerini seçebilmek isterim ama o bazen ekonomik sebelerle bazen de zamanlama ya da giderek yaşsal sebelerle mümkün olamıyor. en son rem'de iyice kasıp (nisbeten)önlerde durmayı başarabildik.

şadan nasıl yanyana düşmüştük koskoca beyoğlu sinemasında :-) o da benim bu filmle ilgili anımdır ama bir arkadaşımla daha farklı senelerin festivallerinde tam 3 farklı filmde yanyana düştük.

newsweek'te başka hangi okullar var acaba, merak ettim şimdi. sakladığına sevindim, sağol :) mail atarım sana. görüşürüz.

lunawar said...

evet evet ben de takıntılıyımdır o konuda görmek isterim sahneyi..
bi de.. ilk Deep Purple konserinde Harbiye Açıkhava'da kuzenimle yanyana düşmüştük:))