Thursday, June 25, 2009

yazz

istanbul'da son 4 gündür hava iyice ısındı hatta bence sıcaklık dayanılmaz bi hal aldı. günü dışarda geçirince insanda beyin diye birşey kalmıyor ama bu olumsuz gidişata rağmen, yazın bir önceki posttan sonra aklıma gelen birkaç güzelliği daha var, sıcaktan kavrulurken kendimi bunlarla avutmaya çalışıyorum. 

* bülent ortaçgil'in sıcak şarkısı bugünlerde fon müziğim. kediler sıcak, nasıl yakışmış şarkıya, bayılıyorum: kediler sıcak. evet sıcaktır şimdi onlar da. bu şarkıyı bu kadar çok sevmemin sebebi, bu kediler sıcak dizesi işte. tamam, sözler güzel zaten ama bülent ortaçgil, şu kedilere hiç değinmemiş olsaydı, şarkı bu kadar güzel olur muydu? olamazdı :)

irmik, 2004

SICAK

Eller sıcak
Gözler sıcak
Yüzün sıcak
Duvarlar sıcak
Taşlar sıcak
Düşler sıcak
Çok sıcak
Daha da sıcak olacak
Beni seversen
Canlar sıcak
Heyecanlar yok
Soluklar umursamaz
Saatler duracak
Konuşulmayacak
Giysiler sıcak
Giymeseler sıcak
Uykusuzluk sıcak
Bardaklar eriyecek
Kuşlar susacak
Çok sıcak
Daha da sıcak olacak
Beni seversen
Sessizliğin sesi
Ay ışığı
Buzun güzelliği
Yıldızların yaldızı
O geceler
O geceler
Çok sıcak
Daha da sıcak olacak
Beni seversen
Beklemek sıcak
Dinlemek sıcak
Durmak sıcak
Dam üstü cehennem
Ağaç altı sıcak
Avucum sıcak
Param sıcak
Doğrular paramparça
Sokaklarda şaşkınlık
Kediler sıcak
Soğuk bile sıcak
Daha da sıcak olacak
Beni seversen
Her şey sıcak
Daha da sıcak olacak
Beni seversen

Bülent Ortaçgil

* yaz gelip de okullar tatil olunca şehir tenhalaşmaya başlar. o zaman biz şehir bekçileri, gitmek istediğimiz yerlere daha çabuk varır, arabaların, toplu taşıma araçlarının içinde biraz daha kısa süreliğine kavrulur, karşıya kazara köprüden geçmeye kalkışmışsak, araba sayısının ve köprüde bekleme süresinin diğer mevsimlere göre daha az olduğunu görür ve seviniriz.

* yazın açıkhava konserlerine gideriz. dünya gözüyle görmek istediğim hemen herkesi yazın istanbul'da gördüm ben. beklediklerimiz yok mu, bazılarından umudu kesmiş olsak da, var. neyse, 5-6 ağustos'ta cohen burda. bu arada dün, atlatılan 1-2 badirenin ardından placebo'yu şehrimizde 2. defa görebildim. geçen yıl, tam turne programını hatmedip yakın bir yerlerde denk düşürmeye çalıştığım sırada rufus, ondan önceki sene antony, 2. defa patti smith (iki defa!), önceki yıllardan lou reed, bryan ferry, nick cave, björk, marianne faithfull, rolling stones... ilk aklıma gelenler. aa nasıl unuttum, geçen yıl rem geldi be.

kuruçeşme arena'ya dentur'la ulaşım, dün

dün

REM istanbul, 18/10/2008

* yazın insanlar sinemaya daha az giderler ama ben normal şartlar altında hayatta izlemeyeceğim filmlere bile giderim. zaten bu sıcakta sıfır kilometre kafayla izlenecek filmlere gitmeli insan. bu hafta 17 again ve proposal'a gittim, serinlik + yalnızlık isteyenlere tavsiye edebilirim. ohh ne gam kalıyor ne kasavet, 2 saatlik serin serin kafa izni. filmlerin sonu belli, başı belli, ööyle baksan yeter, bomboş klimalı salon seninle birlikte taş çatlasın 3-4 kişinin hizmetinde.

yukarıdaki salonda kaç seyirci vardır?
  a) 10
b) 1
c) 2
         d) hiçbiri

No comments: