Sunday, August 2, 2009

tekirdağ köftesi


assos'a giderken öğlen yemeği için tekirdağ'da mola vermeye karar verince nerede köfte yiyebileceğimizi araştırmaya başladık. ararken en iyi 10 köfteci, mehmet yaşin gibi yerlerde karşımıza özcanlar çıkınca orayı bulmaya karar verdik. şehrin giriş ve çıkışlarına koydukları kocaman tabelalara bakılırsa tekirdağ'da birkaç ünlü köfteci var, bunlardan biri de özcanlar. 4 şubesi var, üçü tekirdağ'da, biri de istanbul'da astoria diye bir alışveriş merkezinde.



özcanlar'ın şehrin çarşısı diyebileceğim, merkezdeki şubesini sora sora bulduk. tekirdağ küçük bir şehir, hatta beklediğimden daha bile küçük, sevimli bir yer. yeri bulup içeri girebildiğimizde açlıktan gözü dönmüş bir şekilde menüde ne varsa sipariş verdik (sonra da gelenlerin hiç dokunamadığımız bir bölümünü geri göndermek durumunda kaldık.)


yemek öncesi hazırlıklar: kekik sonra da hardal.

menüde kelle çorbasını görünce bu çorbayı daha önce hiç içmemiş olduğumu farkettim, içtiysem de hatırlamıyordum, denemek istedim. yaz sıcağında, sirkeli sarmısaklı kelle çorbası söyledim. sevmeyeni çoktur eminim ama güzeldi, dönüşte buraya sırf bu çorba için bir kez daha uğrayabilirim diye düşündüm. onur'la cem de bir kase mercimek çorbasını paylaştılar, cem severek içtiğine göre o da güzeldi.

tekirdağ köftesi, üçümüz için de ufak çaplı bir hayalkırıklığı oldu. onur'la cem sultanahmet köftesinin daha lezzetli olduğunu beyan ettiler, bense filibe köftesini hiçbir şeye değişmeyeceğimi söyledim. kullandıkları baharatı yakıştıramadık, köfteye hafif de olsa tarçınımsı bir aroma vermişti. yenibahar olabilir, emin değilim, ben hiç kullanmam ama sonuçta yenibahar köftede kullanılan bir baharat. ayranı çok beğendik, mis gibi bir ayrandı, olsa da içsek. onur yemeğin üstüne, adını ilk defa biraz önceki google araştırmamız sırasında duyduğumuz dondurmalı peynir helvasını denedi. tatlının üstündeki dondurmayı cem yerken helvanın 1/4'ünü ben yedim, bana bu kadarı yetti. onur tatlıyı çok beğenince, dönüş yolunda kelle çorbası ve peynir helvası için yine özcanlar'a uğrayacağımız kesinleşti. 

dönüşte, tekirdağ'dan geçerken yol üzerinde, sol kolda kalan sahil yolundaki şubeye uğradık, burası hem daha büyüktü hem de daha kalabalık. şehir, dışarda oturduğumuz masadan izleyebildiğimiz kadarıyla, cumartesi 21.00-22.00 civarı çok kalabalık ve hareketliydi. garsonlar cumartesi yoğunluğuna yetişmeye çalışmaktan bitap düşmüşlerdi; siparişi, menüyü falan vermeden sabırsız bir ifadeyle alıp servisi bezgin bi şekilde yaptılar. diğer şubedeki küçük şehrin esnaf lokantası havasını ve samimi ilgiyi burada bulamadık.

unutmadan, 100 yıllık reçete ile yaptıklarını söyledikleri sütlaç cidden leziz.

2 comments:

NİLAY (nilmoon) said...

Tdağ'dan selamlar:)

tdağ köftesi ,adı üstünde ,farklı bir köfte; her köftenin kendine münhasır oluşu gibi..
Özcanlar çok iyi bir seçim..İstanbul'a da hususi yerlere köfte dağıtıyorlar ve inanılmaz hijyenler..

tekrar gelirseniz özcanlarda randevulaşmayı çok arzularım:)

çarşı içindeki şubenin tam karşısında şar pastanesi var,iddia ediyorum ordaki kavala kurabiyesini ve antep fıstıklı pastayı başka biryerde yememişsinizdir..

not: özcanlar ya da şar ile en ufak bir özel-tüzel bağım yoktur..

Nilay Kıvan Aydın

sevgiler..

yasemin said...

nilay, çok teşekkürler bilgiler için. bir daha gelirsek şar pastanesi'nde buluşalım o halde, kurabiyeyi ve pastayı mutlaka tatmam lazım.

sevgiler.