Thursday, April 8, 2010

3 Saat


ben 3 saatin sonunda sırf ailem yazmam gerektiği konusunda bana baskı yaptığı için yazdığım, popüler bölümlerden biri olduğu için puanı çok yüksek olan, bu yüzden de 2. tercihe yazarken kazanamayacağımdan neredeyse emin olduğum bir bölümü kazandım. kör taş denk gelirmiş. 18 yaşındaydım ve ne istediğimi biliyordum. istediğim bölümleri, puanları daha düşük olduğu için 3. ve 4. tercihlerime yazabilmiştim. eğer o 2. tercih orada olmasaydı... bugüne dek kimbilir kaç defa kurduğum bu cümleyi tekrarlamaktan artık bıktım ama konu açılınca gidip yine aynı şeyleri söylemekten kendimi alamıyorum.

büyükler o bölüme girersem ilerde harika bir mesleğe sahip olacağıma, geleceğimin garanti altında olacağına inanıyorlardı. benim okumayı istediğim ise geleceği olan bir meslek olamazdı, hobiydi en fazla, madem okumayı seviyordum, istediğim zaman açıp kitaplardan okuyarak öğrenirdim. ben sana okuma demiyorum, hobi olarak yine oku.

bardağın dolu tarafından bakmaya çalışırsam, bu talihsizliğin bana önemli bir katkısı oldu. o zamanki ismiyle öys hayatımda bir dönüm noktası haline geldi. en hayati kararlarımdan birinde yeterince söz sahibi olamadığım için, buna göz yumduğum ya da sonuçlarından korktuğum için, sınavdan önce yapabilecekken ve bunu çok düşünmüşken 2. tercihi silip yerine asıl istediğim 3. tercihi yazmaya cesaret edemediğim için daha sonraki zamanlarda önemli kararlarımda bana müdahale etmeye çalışanları asla dinlemedim. dinlemememin, sonuçları nedeniyle değil, dinlemediğim ve itaat etmediğim için pahalıya mal olduğu zamanlar oldu. seçim yapabilme hakkımı elde edebilmem için önce ciddi bir mücadele vermem ve bazı şeyleri gözden çıkarmam gerekiyormuş. ama ne olursa olsun, bir daha hiç öyle istemediğim bir bölümle, sonrasında da diplomayla ortalıkta kalakaldığım zamanki gibi bir pişmanlık yaşamadım.

2004 yılında öss'ye giren 6 adayın sınava hazırlanırken geçirdikleri son 1 yıla tanıklık eden bu belgeseli geçen seneki festivalde, tam da cem'e sbs saçmalığına bulaşmadan 12 yıl boyunca devam edebileceği düzgün bir okul bulmaya çalıştığımız günlerde izledik. filmi izlerken sınava hazırlandığım o bir yılı hatırladım, suya düşen hayallerim ve boşa giden emeğim için yıllar sonra bir kez daha zırladım; belgeseldeki adayların ve cem'in yerine kendimi çaresiz hissettim. filmi izlerken cem'e içimize sinen (ezberden, çoktan seçmeli testlerden, hamasi öğretilerden ve rekabetten uzak, büyük bir kütüphaneye ve bahçeye sahip vs.) bir okul bulma çalışmalarımızın da sinirlerimi epey bozmuş olduğunu anladım.

yeni gösterimleri yakalamak için sık sık yokladığım web sitesinde 3 saat belgeselinin 30 mart'ta dvdsinin yayınlandığını gördüm. filmi izlemediyseniz dvdyi sakın kaçırmayın. ben de ilerde cem ile birlikte izlemek için alacağım.



8 comments:

cenebaz said...

Geçen yıl aynı stresleri yaşamış biri olarak fragmanı izlerken bile içim sıkıldı. Ama beterin beteri geldi. Örn; geçen yıl sınava girdiler 3 saat sonunda stres bitti. Oysa artık çocuklar (ben FM'ciler için yazıyorum) Nisan 11'de ilk sınava girecek. Sonra Mayıs'ta Matematik ve Haziran'da da Fen sınavına giriyor. Bitmez bir çile gibi. İşleri giderek içinden çıkılmaz hale getiriyorlar.

asliberry said...

Ya ben senin tavsiyen üzerine gittim AS Neill'in kitabını alıp okudum, benim okuduğum Özgürlük Okuluydu. Adam benim bütün ayarları bozdu. Şimdi Mehmet de okuyor, onun ayarlar da bozuldu. Okulu şimdi kızı Zoe işletiyormuş, geçen sabah Mehmet soruyor "ulan Yaman'ı yollasak mı oraya" diye, ben de okurken ciddi ciddi içimden geçirmiştim. Ben bu sene Yaman'ın okulunu değiştireceğim. Aslında bu konuda seninle özel yazışmak istiyorum. Dur mail atayım.

Margot said...

Şu anda İngiltere'de, gerçekten çok sayıda genç adamı ilgilendiren çok acıklı bir durum var; bu gençler yaşamlarına kusursuz profillerle başlıyorlar ama ardından faydalı bir meslek seçip orada kuruyup gidiyorlar".
Demiş Oscar Wilde, kaç yüzyıl önce.

Ben de dokuz sene önce faydalı bir meslek seçmiştim. Farkında bile olmadan. Altın bileziği koluna değil boynuna takıyorlar bazen. Sonra kuruyup gitmek de var, nefessiz...

http://www.derrickjensen.org/published.html#water

böyle de bir kitap var ki muhtemelen faydalıdır diye düşünüyorum.

LEZZETLİ SOMUNLAR said...

Ben bundan 28 yıl önce annesini dinleyip -niyeyse- tıp yazmayan ve puanı tuttuğu halde gidemeyen ve Filoloji bitirip bankacılık yapmış zavallı bir kadınım ! Ben de artık kimseyi kolay kolay dinlemiyorum hiçbir konuda,hele annemi..hiç..Benden bir doktor olurdu ki Allah Allah,değmeyin gitsin.Hayatımın en büyük pişmanlığıdır.Oğluma hiç karışmadım,karıştırtmadım bu yüzden.Şimdi istediği gibi Gazetecilik okuyor..

yasemin said...

çenebaz demek değişmiş yine, normal. ben bi 11-12 sene o konuya hiç girmeyim, zamanı gelince bakarız.

aslı, onu ben de düşünmüştüm :)

margot, faydalı mesleği ile kuruyan bir örnek de benim işte. hiç mi hiç çekmedi ilgimi, ne okurken ne de daha sonrasında. linke bakıyorum şimdi, çok teşekkürler...

lezzetli somunlar, ben de zikretmeyim demiştim ama işte anne sözü dinlediğim son olay bu sınav olmuştur. zararın neresinden dönülse kardır derler ama bunun da hasarı biraz büyük oldu, ne yapalım.

özden said...

anne sözü dinledin diye üzülme. benimkiler bana hiç karışmadılar ama sonuç aynı. 18 yaşında insan mesleğini seçmemeli. hayat bir seçim yaptın bir kere diye seni ona hapsetmemeli. 30 küsürüm ve daha yeni yeni kendimi tanıyorum. neyi yapabilirim, neyi yapmak isterim görüyorum (çok mu geç?). hayat nasıl kurgulanmalı bilmiyorum ama böyle olmamalı:)

R. Berin Tuncel said...

bu yazı için öyle ilginç bir zamanlamaki... kafam karışık.16 yaşında üniversiteye başlamış ve tercihlerini birden fazla etken belirlemiş birisi olarak,bir de oğlum varken artık,branşımı seviyor olmama karşın ülkemdeki tek karşılığı ilikleri kuruyana kadar ders anlatmak olduğu için çalışmaya başlayamamış biri olarak, çok geç değil denemelisin diye diye sınava yeniden girip bu benim mesleğim olmalı dediğim bir tercih yapsam mı diyorum.çok mu karışık?bilemiyorum. *tavsiye için teşekkürler! :)

... said...

bloğunuzu çok beğendim
takibe aldım
paylaşmak dileğiyle
sevgiler
www.anneleringunlugu.com