Saturday, August 7, 2010

bebekli hayat :: calm mother, calm child!

bazı evlerde bebekli hayatta, her şeyi kontrol altında tutma çabası olduğu gözüme çarpıyor ya da gözüme batıyor diyelim. burada genellikle başlangıç noktası randevulu sezaryen. ardından her şeyin en doğrusunu (nedir o??) bilip uygulamak, bebeğin her hareketinin, ağlamasının, talebinin altında yatan sebepleri hemmen anlayıp ona göre davranmak ve bebek gelmeden önceki hayata olabildiğince yakın bir hayat sürmek isteyen annelerin, (bilmiyorum belki babaların da, ama görebildiğim daha çok annelerin) kendilerini ve çevrelerini germekten başka bir şey elde edememeleri söz konusu.

bizler hamileyken ve bebek büyütürken bulabildiğimiz her kitabı okumaya; internetten, forumlardan, paylaşım gruplarından yararlanmaya çalışan anneleriz. ikinci bebeğimi beklerken farkına varıyorum ki bu kadar abartmanın gerçekten hiç lüzumu yok çünkü ordan burdan edinmeye çalıştığımız bilgilerin çoğunu okumasak etmesek de zaten biliyoruz. sadece bildiğimizi bilmiyoruz ya da kendimize güvenmiyoruz. bir bebeğe ders çalışır gibi hazırlanılmaz ya da ders notları ışığında bebek büyütülmez. bebek anneye anlatır, anne rahat bir tipse onu anlar çünkü panik olmaz çünkü kendine güveniyordur. ilk bebekten tecrübem olduğu için böyle söylediğim sanılmasın, ilkinde de aynen böyle düşünüyordum. yine de yapmak istediklerimi uygulamadan önce illa da internetten, kitaplardan, bir yerlerden teyit almaya çalışıyordum ama o kadar zaman kaybının ve tereddütün  ardından yine içimden geleni yapıyordum. belki gerçekten güvendiğim bir doktor bulabilmiş olsaydım böyle olmayacaktı ama dediklerini sorgusuz sualsiz uygulayabileceğim bir doktora bugüne kadar rastlamadım. hoş, çok da doktorluk işler değil bunlar aslında.

bebeklerin kaç saatte bir, ne kadar süreyle emzirileceği gibi dakikalı, ccli yaklaşımlar hiç bana göre değil. her bebeğin biyoritmi, iştahı, ihtiyacı farklı. emme işini bırakırım bebeğe, kendi kendisini yönetsin. bunu neden yazdım çünkü bu bloga yeni doğan bebek kaç cc emmeli, bilmem kaç aylık bebek ne kadar emer, kaç saatte bir vs. gibi sorularla gelen çok olduğuna göre bu ölçüm meselesi çok fazla annenin kafasını karıştırıyor. evet, benim bazı arkadaşlarım da zamanında bu cc ve dakika konusunda çeşitli freaklikler geliştirmişlerdi.

bazı doktorların, "x aylık bebeğin gece şu saatte emmesi gereksizdir", "su verin", "ağlatın" gibi yaklaşımları da bende gidip o doktorları ağlatma isteği uyandırıyor. sanki her bebek aynı, sanki her birine tek bir formül uyarlanabilirmiş gibi. bebeklik çok uzun süren bir dönem değil sonuçta, ne olur ki onu kendimize uydurmaya çalışacağımıza (zaten olmuyor bir türlü) daha çok biz ona ayak uydurmaya çalışsak? merak etmeyelim, istekleri yerine getirilen, ağlayınca kucağa alınan ve sık sık emzirilen bebekler sanıldığı gibi şımarık falan olmuyorlar.

bugünlerde cem doğmadan ya da o bebekken okuduğum kitapları yeniden okuyorum, bazılarına katlanamıyorum, şöyle bir göz gezdirip yerine koyuyorum. bunların bir faydası, bana o günleri hatırlatması oluyor. her şeyi bilmek, anlamak isteyen yeni, hevesli anne. bebek uyurken açıp bir film izleyeceğine ya da adam gibi bir kitap okuyacağına, bebeklerle ilgili okuduğu 341. kitaptaki satırların altını çizmekle meşgul. rahatla biraz yahu, her şey yolunda!



bugün "calm mother, calm child" diye bir kitaba bakarken hoşuma giden bir paragrafa rastladım. asıl niyetim o paragrafı yazıp gitmekti ama uzattım işte. ikinci okumada kitap bana pek bir şey söylemedi ama şu paragraf (adam gibi çeviremem diye bu haliyle ekliyorum) beni eğlendirdi:


"sometimes women who have been capable, dependable employees or managers try to apply the same professional zeal to motherhood. they quickly discover that motherhood involves a vastly diffrent dynamic.


for a start, babies have no concept of weekends, holidays or time off. nor do they take kindly to adopting the routine that most suits you. and they don't give pay rises or acknowledge a job well done. equally as frustrating the fact that babies are not goal oriented - or even process oriented. they just are. regardless of your best efforts, your child will develop at his or her own pace."



blog arşivinden:

23 comments:

a.c said...

çoook güzel bir yazı, bayıldım:)
tracy hogg'a da selamlar buradan. kendisi bu tür rutin, dakika, cclerin anası gibi bir şey çünkü:)
kendimi size çok yakın hissettim

firdevs said...

bende hep " bu bebeklik dedikleri sey nasilsa 1 yasina dogru sona eriyor , o zamana kadar yeterince kucagima alip sarip sarmalayayim " diyorum :) zaten yurudukten sonra kimsenin kucaginda durmuyorlar :p

geceleri emzirmeyin , 6 . aydan sonra beslemeye gerek yok diyenleri yolasim geliyor :p sizene uleynn .

simdiki anneler evet , belki cok bilgililer , belki bebekler hakkindan her seyi biliyorlar ama , ani yasayamiyorlar . yok bebegim su vitaminden mahrum kalmasin , yok bu ay cok az kilo aldi :( vs .:) nedir kardesim yani, sonucta cevremde hic bir cocuk sebze yemedi diye vitaminsizlikten olmedi :p

kisaca , bu yaziyi cok sevdim :)

Özgür Turan said...

Annelik ve çocuk yetiştirme proje olarak ele alınıyor bugünlerde de ondan bu durumdayız. Yine de yargılamamak lazım, herkesin anneliği farklı, herkesin dersi farklı.
Yasemincim görüşelim lütfen canımcım yaa.

yasemin said...

Anne Cafe, merhaba. ben de "hamilelikten öğrendiklerim"i okurken aynı şeyi hissetmiştim :)

firdevs, en tatlı zamanları stresle, ölçümlerle geçirmenin manası yok. ölçmek gerekseydi, memeden ne kadar süt geldiğini görürdük :p

özgür merhaba, ben iki haftadır istanbul dışındayım. bir süre de dönmeyeceğim. çok sıcakmış, nemliymiş. durunamam bu halimle oralarda. gelince görüşelim.

Özgür Turan said...

Aman yok gelme çok fena bugünlerde. Geldiğinde msj at. haberleşelim.

Anonymous said...

selam yasemin,
su sahne dun gibi aklimda: artik bebek 3 aylik mi yoksa sadece 1 aylik mi, ben elime kagit kalem almisim kacta uyandi, kacta emdi, kacta kaka yapti diye bir tablo yaziyorum, bunlari yazarak icinde bir 'duzen' oldugunu fark edecegimi saniyorum ve hemen arkasinda imkansizligini anlayacagim bir sey oluyor.
insanin o zamanlarda en cok ihtiyac duydugu sey az cok bir rutin tutturmak, veya kendini boyle bir rutin yakaladigina inandirmak.
ah ne imkansiz ve gereksiz bir çaba.

sevgiler
asli ç.

yasemin said...

aslı, onur da excel'de tablo tutmuştu ilk 2 hafta. ne kadar etme, eyleme dediysem de dinletememiştim. cem'in bir ritmi olduğuna inanmak istiyordu ama yoktu maalesef ve doğal olarak. bir de cem o kadar talepkar bir bebekti ki. bilmiyorum belki bütün bebekler öyledir. uyanık olduğu bütün saatleri memede geçirmek isterdi. bez sayısı, emme sayısı, sağ memede ne kadar, sol memede ne kadar durdu... onur grafiklere falan vardırmıştı işi. ben bir kere ya baktım ya bakmadım o tablolara. sonunda o da, cem'in kendi içinde en azından ilk iki hafta içinde hiçbir düzeni olmadığını gördü, kaydı tutulan bilgiler o işe yaramış oldu :-)

bütün bunlar bebekli hayatı kontrol altına almak ve düzene oturtmak içindi ama sadece beklenti ve hayalkırıklığı yarattı. bense zaten düzensiz bir tip olduğum için belki, çok rahattım. bir de olayları kontrolüm altında tutmaya çalışmak cüretkarlık olarak gelir bana, kesin arada bi şeyler yapıyorumdur ama genelen uzak durmaya çalıştığım bir davranış modelidir :)

Anonymous said...

Merhaba,uzun süredir takip etmeme rağmen ilk kez yorum bırakıyorum.Yazlarını okurken, kafadar bir arkadaşımla konuşuyormuş gibi hissediyorum.Yine beni çok rahatlatan bir yazı yazmışsın.Ben de bebek bekliyorum ve sanırım aynı zaman da gelecekler.Senin kadar rahat olmayı ve panik yapmadan olaylara yaklaşabilmeyi çok isterdim.Okul ve bebekle ilgili tüm yazılarını zevkle takip edeceğim.selamlar....

yasemin said...

teşekkürler. yorumun beni sevindirdi.
sıcaklardan bir an önce kurtuluruz umarım :-)

Arzu said...

anneler...
http://www.youtube.com/watch?v=O-018qBMlBs

selamlar
Arzu

Itır said...

Yasemin ben ilk aylar tam anlattığın gibi bir freak olmuştum, doyuyor mu doymuyor mu emin olamamak, süt varmı yok mu diye panik yapmak, meme ucu yaraları, beceremiyorum işte diye dövünmek, kilo artışının iyi gitmemesi ve akabinde gelen cc hesapları ile sevimsiz bir 2 ay yaşamıştım maalesef..Şimdi geri dönüp baktığımda ne kadar germişim kendimi ve çevremdekileri diyorum, en çok da bebeğimi, belki ben daha rahat olsam o da daha rahat bir bebek olacaktı hakikaten..Üzülüyorum aslında o pek kıymetli günleri böyle kötü hatırladığım için..

2. yi doğurur muyum bilemiyorum ama sanki daha bir tecrübeli daha bir rahat olurmuşum gibi geliyor..Yine de emin olamıyorum, sırf o 2 ayın gerginliğini düşündükçe kafamdan atıyorum 2. düşüncesini :)

Itır said...

Yasemin ben ilk aylar tam anlattığın gibi bir freak olmuştum, doyuyor mu doymuyor mu emin olamamak, süt varmı yok mu diye panik yapmak, meme ucu yaraları, beceremiyorum işte diye dövünmek, kilo artışının iyi gitmemesi ve akabinde gelen cc hesapları ile sevimsiz bir 2 ay yaşamıştım maalesef..Şimdi geri dönüp baktığımda ne kadar germişim kendimi ve çevremdekileri diyorum, en çok da bebeğimi, belki ben daha rahat olsam o da daha rahat bir bebek olacaktı hakikaten..Üzülüyorum aslında o pek kıymetli günleri böyle kötü hatırladığım için..

2. yi doğurur muyum bilemiyorum ama sanki daha bir tecrübeli daha bir rahat olurmuşum gibi geliyor..Yine de emin olamıyorum, sırf o 2 ayın gerginliğini düşündükçe kafamdan atıyorum 2. düşüncesini :)

yasemin said...

ıtır, eğer 2. düşüncesini kafandan atmanın tek sebebi o 2 ayın gerginliği ise bir kez daha düşün derim :)

yasemin said...

teşekkürler arzu ama ben o linki görebilecek miyim acaba? youtube'a girdirmiyorlar ya bizi, ktunnel'dan deniycem.

Arzu said...

Yasagi unutmustum. Bu link ise yarar mi?
http://www.metacafe.com/watch/2265278/mom_song/
Arzu

yasemin said...

arzu, metacafe'ye de idari tedbir konulmuş.
kapalı :/

Nihan said...

"Edinmeye çalıştığımız bilgilerin çoğunu okumasak etmesek de zaten biliyoruz. Sadece bildiğimizi bilmiyoruz."demişsin ya ne kadar doğru. Ne bildiğimi test etmek için tek bir kitap okudum hakkaten baya biliyormuşum :)

yasemin said...

nihan hangi kitabı okudun merak ettim belki ben de okumuşumdur. bir ara cem küçükken, bebekler üzerine yazılmış her kitabı, yani bulabildiğim her kitabı okuma saplantım vardı. şimdi tekrar bakayım diyorum o kitaplara, çoğu birbirinin tekrarı, klişelerle dolu şeyler. okumaya değer kitap gerçekten çok az ya da türkçedekiler öyle.

Nihan said...

Sadece Tracy okudum. Bazı söyledikleri hiç mantıklı gelmedi yapmadım bazılarıysa kafamda kurguladıklarıma uydu denedim işe de yaradılar. Gece uyku rutini işe yaradı mesela. Yedir&oynat&yatır&kendin yan gel yat anlamındaki EASY modelini ilk okuduğumda manyak mı bu kadın zaten bunun aksi mümkün mü diye düşünmüştüm!Sabah 8 akşam 8 hiç uyumayan bebekle nelerin mümkün olduğunu bizzat öğrendim :)
Yapı olarak sakin bir tipim, gecede 9 kere kalktığında da gündüz hiç uyumadığında da tadını çıkartmaya çalıştım, bol bol izledim kokladım oğlumu. Kitaba kalsa oğlumu uyutamadığım için hatalı ebeveynin önde gideniydim ama umrumda değildi :)
Eminim her kitap böyle, işe yarayan ve yaramayan bilgilerle dolu. Okumama kararımdan dolayı bazen kendimi eksik birşey yapıyormuş gibi hissetmiyor değilim hani ama okumaya başlarsam duramayacağımı da biliyor kafamı karıştırmamayı tercih ediyorum. Bilmem gereken birşey varsa iki çocuk annesi olarak bana söylersin di mi :)

Nihan said...

Ha bu arada bebek bakımı kısmı nedense benim gözümü hiç korkutmadı başından beri belki ondan bu kadar rahatça okumama kararı aldım. Ben asıl toddler kısmından çekiniyorum. Blog dünyası pek bi met etti şu Harvey Karp'ın Mahallenin En Mutlu Yumurcağı'nı okusam mı sence?

yasemin said...

ah tracy cem bebekken değil toddlerlığı bile geçmişken çevrildi türkçe'ye. daha önce adını bile duymamıştım ama çevrildiği dönem blog dünyasında bayağı bir tracy çılgınlığı yaşandı diye düşünüyorum. ben hamileliğin 2. döneminde meraktan aldım kitabı. bana hiç uymayacağından adım gibi emin olarak sırf dediğim gibi meraktan ama inanır mısın bir defa bile açıp bakmadım. şimdi ise artık bi baksam diyorum ama hiç elim gitmiyor çünkü hakkında okuduklarım onun yöntemlerinin bana asla hitap etmeyeceğini düşündürmüştü. ee niye aldım ki o zaman? demek hala bi obsesiflik var bebeklik üzerine yazılan kitapları okuma konusunda.

harvey karp seminerine gittim ben. toddler kısmında anlattıkları değil ama bebeklik dönemi ile ilg. anlattıkları ilgimi çekti. onları da karp'ın web sitesinde bulabilirsin sanıyorum. hatta videolar falan da vardır eminim bir yerlerde. gerçi bebeklik döneminde faydalı olacak kısımları siz demir'le atlattınız sanırım. daha erken bebeklik dönemiyle ilgiliydi beni alakadar eden kısımlar. kolik ağlamaları sırasındaki çaresizliklere deva olacak şeyler anlattı. doğrusu her bebeğe hitap ettiğini görünce ben ikna oldum. gerekirse deniycem ;) toddler kitabını ismini sevmediğim için alıp okumamıştım eğer ilgini çektiyse neden olmasın ama ben searslar'ı kendime yakın buluyorum. başarılı çocuk adlı kitabı epey süre başucumda tutmuştum. baskısı tükenmek üzere sanırım ama kadıköy'deki büyük nezih'te bir tane görmüştüm geçenlerde.

http://www.askdrsears.com/

Nihan said...

Onu da duymuştum. Haklısın bebek bakımı kısmı geçti sonrası için fikir verir diyorsan kendime bir kitap daha okuma hakkı tanıyabilirim :)

mermaid said...

bu yazıyı çok sevdim. 7 aylık hamileyim, koca bir raf kitabım oldu, çoğunun altı çizili. hala çalışmaya devam ediyorum ve molalarımda, her dakika onları okuyorum:) doğumdan sonra bilgiler işime yaracak mı elbette bilmiyorum, ama bebekleri tanıdım hiç değilse diyerek teselli oluyorum:)