Birçoğunuzun geçmiş yaşantısında bugün artık tatlı bir nostalji olarak sürekli dile getirdiği bir azınlık öyküsü olduğundan eminim. Yeri geldiğinde bu azınlıklarımızı iç çekerek anımsadığınızdan ve özlediğinizden de asla kuşkum yok.
"Benim babamın ustası bir Ermeni'ydi...", "Bizim mahallenin Mari Yayası çok güzel pilaki yapardı, parmaklarımızı yalardık...", "Asker arkadaşım Kevork'la kan kardeşi gibiydik..." türünden samimi anlatımlar eminim günlük sohbetlerinizden hiç eksilmiyordur.
Öyle ki bizler bu nostaljik samimi okşamalarınızla aslında bizleri tokatladığınızın farkında olmadığınıza da çoktan alıştık.
Hatta kendimizi sizlerin antikaları gibi görmeye de...
Hatta hobiniz olmaya da...
Ne var ki derinleşmemiş ve sadece yüzeyde kalmış bu merak da bir tür bencillik.
Asıl soru şu:
"Niçin kayboldular?"
Saturday, May 7, 2011
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
4 comments:
geçen gün Rumların dini bir bayramı vesilesiyle Yunanistan'dan gelmiş bir şarkıcının konserine davet edildik. İstanbul'daki Rum nüfusu bir konser salonunu dolduracak sayıya inmiş, yani hepsi oradaydı ve çok azlardı, çok da hüzünlü.
Daha yeni bir sınav için azınlıklar konusunu araştırdım ve çalıştım..Varlık vergisini kurcalarken önüme Sükrü Saracoğlu' nun feci faşist cümleleri çıktı, olayı ateşleyen, başlatan...kanım dondu..
iste sukru saracoglu gibi adamlarinda ismini kocaman stadlara verirler :/
Yasemin, es zamanli ben de bu kitabi okuyorum, yuregim yaniyor :/
Şükrü Saraçoğlu inanılmaz hakikaten. Keza, Cumhuriyet gazetesinin o dönem attığı başlıklar da.
Bu yazı çok dokundu bana.
Post a Comment