"Kan hayatımda çok önemli bir yer tuttuğu için örneğim de kandan oldu ama anafikir açık. Anne sütünün içinde antibiyotikler, bebek için gerekli hormonlar, canlı hücreler ve beyninin gelişimi için gerekli yağ asitleri vardır. Bunlar mamada bulunmaz. Anne sütü hem yemektir, hem içecektir, hem ilaçtır, hem sakinleştiricidir.
Anne sütünü alamayan bebekler, özellikle de prematüre bebekler için anne sütü bankaları kurulmalı. İnsan bebekleri, insan sütü içmeli.
Anne sütü 'ideal' değil, 'elzem'dir."
tamamı burada: http://gidilmeyen.blogspot.com/2011/08/anne-sutu-vs-mama.html
Rüya uyurken Barış'ın blogunda dolaştım biraz. Anne sütü ile ilgili yazdıklarına buradan link verdikten sonra kadınlık ile ilgili yazdıklarını okudum.
"Attachment parenting'i eleştirenlerin tekerleme gibi söyledikleri bir şey var; kadınlığımızı unutmayacakmışız. Bebeğimizi yatağımıza almak, onu hep koynumuzda taşımak, gak dediğinde meme, guk dediğinde de öbür memeyi vermek kadınlığımızı unutturuyor-muş..!
Kendi adıma konuşacak olursam, bırak unutmayı ben kadın olduğumun bilincine bebekten sonra vardım. Hiç bu kadar kadınsı hissetmemiştim. Hamilelikle başladı, doğumla tavan yaptı. Balmumundan yapılmış meyveler düşünün, ne kadar albenili. Ama yiyemedikten sonra ne işe yarar onun albenisi?
Bunu söyleyen anneler erkek zihniyeti taşıyor bence. Podyumlarda salınan iç çamaşırı mankenleri en kadın; sırtında bebek, yanında üç çocuk, anadolu köylüsü hiç kadın."
8 comments:
beni bloğuna taşıdığın için mahçup oldum, beğendiğine de sevindim.. teşekkür.. :)
Valla bravo! Çoluğum çocuğum yok ama arkadaşının dediklerine kesinlikle katılıyorum.
Bende de Rukiş faktörü var. Anne bebek ilişkisinin kutsanmasına takıntısı var. (Kutsallık değil aslında bu, onun tanımlaması öyle) Geçenlerde Avusturalya'dan yeğeni geldi, 18 aylık bebeği var, hala emziriyor. Bana anlatıyor, ıııığğğ aynı senin gibi bebeği memesine yapışık, ne o öyle kadınlığını unutmuş, inek gibi diyor. İyi de dedim, doğal olan bu. İnekte yavrusunu emziriyor, biz de yavrumuzu emziriyoruz. Üstelik verdiğimiz süt o çocuğun yetişkin olduğunda bir çok hastalıktan korunmasını bile sağlıyor, kalp sorunları bile anne sütü almayanlarda daha fazla. Hem de eleştirdiğin kız doktor. Ondan iyi mi bileceksin. Aşırı-sosyal mesajlara fazla maruz kalmışsın. Bırak 24 ay emzirsin dedim. Üstelik ABD'de yeni bir girişim var, 5 yaşına kadar emzirme kampanyaları başlamış. Ben sanırım 5 yaşına kadar da kaldıramazdım:) Yaman'ın dedesi köylerde 7 yaşına kadar emzirirler derdi. Ama ilginç 7 yaşına kadar süt gelir mi? Yani bu sütün bir bitme durumu yok mu? Emzirdikçe vücudun üretmeye devam ettiği bir şey mi? O zaman 20 yıl da versek gelecek mi?
verdikçe gelir aslı =) 20 yıl da olabilir tabi. Ben de 2 yılı çok aşmayı düşünmem ama rüya hanım ne diyecek bakalım?
1. Evlatlık edinen annelerin, yetim kalan torunlarını beslemek isteyen ninelerin, hatta erkek kedi ve köpeklerin bile emzirmeleri halinde sütü gelir.
2. Kadınlığın ve çekiciliğin vücut güzelliği ile bir tutulmasına uyuz oluyorum. Küçük Prens'in gülü, dünyanın en güzel gülü olduğu için mi değerliydi?
3. Attachment Parenting'i savunan ailelerin çocukları çoğunlukla 1 yaşından küçük oluyorlar. Gözü kapalı aşkınızın sonlanmaya başladığı 2 yaş civarında bu yazınızı bir daha dönüp okumanızı tavsiye ederim. Ben 2 yaşındaki kızımı hala emziriyorum ve 13 kilo olan, 16 dişi olan, 2 yaş krizleri geçiren bir bebeğin sokak ortasında, tişörtünü çekiştirerek meme istemesi durumunda: "Gak diyince meme verilmeli", "her daim anneye fiziksle olarak yakın olmalı" kalıpları eskisi kadar sempatik gelecek mi bakalım size :)))
Çokbilmiş, attachment parenting bebek çocuğa dönüştüğü zamanlarda bile gak dese meme verilmeli anlamına gelmiyor elbette ama ilk aylarında bebeği meme için saate bağlamak benim fikrime aykırı; yapanlar yok mu, var tabi.
yazıyı arkadaşım yazmıştı eğer ona söylüyorsan sanırım cevabı barış verecektir ama bana söylüyorsan benim bir de oğlum var; 16 ay emdi sonra kendisi bıraktı. 16 aylıkken derdini anlatacak kadar konuşabiliyordu, meme bitti diyebiliyordu mesela ve biz hiç o tişört çekiştirme sahnelerini yaşamamıştık.
dediğim gibi "her daim" benim için ilk ayları kapsar. 2 yaş falan o kapsama girmez :p bildiğim kadarıyla attachment parentingde de girmiyor. zaten bebekken istediği zaman memeyi bulmuş bir çocuk büyüdüğünde uluorta meme diye tutturmuyor ve vakti gelince kendi bırakıyor emmeyi. ya da benim cem'le tecrübem böyle oldu; tek çocuk deneyimiyle fazla genellemeye gitmeden burda durayım.
Eğer 1 yaşından sonra bırakırsam attachment parentingi, 1 yaşına dek bebeğimle 'attach' olduğum iddiasında bulunamam.
rüya 12 aylık olmak üzere ve hala sadece anne sütüyle besleniyor. arada bizim yediklerimizden otlandıklarını saymazsak. ilk aylardaki gibi sadece sütle beslenmesine rağmen saatlerce emzirme diye bir şey yok bu ayda. biz ilk 4 ay bitişiktik, ilk 6-7 ay bütün uykularına slingle daldı. sling, rüya ve ben ayrılmaz üçlüydük. şunu demek istiyorum, bebeğin her ayda beklentisi farklı, 24. ayına gelmiş bir bebek her daim emmek istemez zaten. ama 2 aylık veya 1 aylık bebek bunu ister ve anne bu ihtiyacı karşılamalıdır. 24 aylığın ihtiyacı farklıdır, bunu anlayıp karşılamak da yine annenin işidir.
ihtiyaçları anlaşılan bebekler sağlıklı bağlanıyorlar, sağlıklı bağlanan bebekler ileri aylarda memeyle yeni doğanlara kıyasla daha mesafeli bir ilişki kuruyorlar. aylarca hatta yıllarca da emseler bunu anneyle işbirliği ve karşılıklı anlaşma içinde devam ettiriyorlar. 2 yaşındayken sokak ortasında tişört çekiştirip meme isteyen bebeğin annesinin sütünden başka bir isteği daha vardır gibime geliyor benim.
Post a Comment