Tuesday, September 20, 2011

alıntılar

Dün dergilerden birinde Yankı Yazgan ile yapılan bir röportaj okudum, alıntılar oradan.

Şu cümleler çocuklarla ilgili hissiyatımı dile getiriyor:

* Çocuk dünyasının en çarpıcı bulduğum yanı gelişimin değiştirici gücünü yansıtmasıdır. Hayat bu dönemde çok canlıdır, başka zamanlarda "ölü" olmasa da, daha durgunlaşır. Bir çocuk gördüğünüzde hissettikleriniz, hayatın akıp gidişine tanıklığın verdiği coşkudan başka bir şey değildir.

* Çocuklarımız bizi kendileriyle beraber büyümeye çekerler. Hiçbir zaman önceki ruh halinize benzemeyen bir durum yaratırlar. Öncesine dönmeyi de istemezsiniz. Tiryakilik yaratan bir değişim.


* - Kendi çocuklarınızla yaşadığınız en büyük sıkıntı ne oldu büyüme döneminde? Nasıl baş ettiniz?


Büyümeleri daha bitmedi. Bitsin diye pek hevesli de değiliz. Belki büyüme sürecinin uzayıp gideceğini kabul etmek, çıkan sorunları sadece bir dert değil de, onlarla ilişkimizi ve çocuklarımızın hayatını geliştirebilecek bir fırsat olarak görmeye çalışmak. Böyle yapabildiğimiz ölçüde hayatımızın tadı artıyor.

* Özgüvenle şımarıklık arasında ince bir çizgi var. Bu iki kavramın doğru algılanabilmesi için ailelere ne tavsiye edersiniz? Özgüvenli çocuk nasıl yetiştirilir?


Özgüvenli çocuk yetiştirmenin bir reçetesi yok, belki başlıca ilkelerden söz edebiliriz: Öncelikle ailelerin çcocuklarını bir birey olarak görmeleri, huyuna suyuna göre hareket etmeleri gerek. Çocuklarına gerçekten ve özel zaman ayırmaları gerekir, bunu genellikle hayatlarını çocuklarına göre ayarlama zahmetine katlanarak yapabilirler. Kendisi için ayrılan zamanı çocuk istediği gibi kullanır ya da kullanmaz. Özellikle ergenler kendilerine sunulan her imkanı değerlendirmeye mecbur değillerdir, unutmayın. Diğer önemli noktalar ise çocuklara örnek oluşturmak, çocuklarının hayata bakış açısını anlamaya çalışmak ve etkili ve tasarruflu sınırlar koyabilmektir.

* Bağımsız çocukların bağımlı olması en büyük korkulardan biridir. Bu ironi sağlıklı bir şekilde nasıl çözülebilir, sınırlar nerede başlamalı, nerede bitmelidir?


Bağımsız olabilmek için hayatınızın bağımlı dönemini hakkıyla geçirmiş olmanız önemli. Bağımsız ya da sorumlu olmaya hazır olmaksızın büyük yükler altına soktuğumuz çocukların gelecekteki bağımsızlıklarını köstekliyoruz. Küçük yaşlarda düzenli bir hayatın verdiği güvenlik duygusuna ihtiyacı olan çocuklara "Ne istersen onu yap" demeyi özgürleştirme olarak görmek, bağımsızlığa hazır olmayan bir çocuğu zorla "bağımsız" yapmaktan başka bir sonuç getirmiyor. Ülkemizde egemen olan başka bir yaklaşım da aynı sonucu doğurur: "Ben ne diyorsam onu yap" Ne istediğini anlamayı, isteklerini denetlemeyi ve düzenlemeyi öğrenmek çocukluğun bağımsızlaşma yolundaki gündemidir. "Ne istediğini, nasıl yapacağını anlamana yardımcı olamk istiyorum" demek bir başlangıç olabilir.

* Yeni nesil anne babalar daha bilinçli olmaya ve çocuk yetiştirmeye çalışırken çocuklarının kimlikleriyle değil kendi egolarıyla hareket etmeye meyilli oluyorlar. Bunun sonucunda sürekli rekabet ortamında büyüyen bir çocuk profili ortaya çıkıyor. Sürekli yarış halinde olan bir çocuk sevmeyi ve paylaşmayı becerebilir mi?


Anne-babaların kendi hayatlarında yapamadıkları şeyleri çocukları üzerinden gerçekleştirme arzusu duymalarından daha doğal bir durum yok bence. Bu bazen bir özlem, bazen bir kaygı sebebiyle de olabilir. Günümüzde çocuklar, ailelerin ek baskısı olmadan da rekabet dolu bir dünyada büyüyorlar. Hayatta doğru dürüst bir yer kapabilmek için gerek sosyal gerek eğitim hayatlarında rekabet içindeler. Bir yarış zaten var, önemli olan bu yarışın içindeki çocuğu iyi tanımak. Gerek kişiliği, istekleri gerekse kapasitesini bilmek çok önemli. Kaybetme/kazanma ikileminin dışında kalarak, ama rekabetten korkmadan hayata katılmanın yolunu öğrenmenin zamanı bu yıllar. Söylemesi kolay, yapması zor.

Röportaj: Begüm Ahu Ağlaç
Anne Kalbi, İlkbahar 2009, sayı:4
resim burdan

5 comments:

Nihal said...

yasemin günaydın,
bilmem sana da oluyor mu, yankı yazgan okuduğumda içime bi su serpiliyor:)
mail adresine gün içinde yazacağı.öperim

Girno said...
This comment has been removed by the author.
Girno said...

Ah Yasemin, birgün seninle dertleşmeyi ne çok isterim bilsen, seninle, paralellik taşıyan fikirlerinle buluşmak o kadar güzel ki... Kaç kere yazılarından ilham aldım desem, bzen bildiklerimle yüzleştim, bazen bilmediklerime tosladım ama hep ferahladım... sevgilerimle, Girne...

yasemin said...

girne, nerlerdesin yahu? uzun zaman oldu. bir gün gelsene bana ama evim çok dağınık, sakın kaçma :p

Girno said...

Ah Yasemin, dağınık mı dedin, al işte sana bir ortak nokta daha, sahi başka evler nasıl bu kadar düzenli kalabiliyor, ben kendimi "yaşanmamışlık yok" en azından diye avutuyorum ya sen? ;)
yaniiii benim için en son sorun olabilecek konu...