Wednesday, March 28, 2012

viva açık radyo!


açık radyo 9. dinleyici destek günleri başladı. 
bu yıl rüya adına daha önce burada bahsettiğim bir adlı programı destekledik. dinleyici desteğine önceki senelerde çocukların büyüdükleri zaman dinleyeceği bir radyo olarak yayınına devam etmesi dileğiyle, cem adına katılıyorduk. çocuklar adına açık radyoya destek olmak bence onlara verebileceğimiz anlamlı ve uzun soluklu bir hediye. 

*

açık radyo 17 sene evvel yayına başladığında mecidiyeköy'de yaşıyordum. bu yeni radyo'nun varlığı bana büyük bir heyecan veriyordu ama o evde açık radyo dinlemek neredeyse imkansızdı. 94.9'u ayarladığınızda parazitten başka bir şey duyarsanız o gün şanslı gününüzdesiniz demekti. cızırtılar arasından konuşulanları duymaya çalışırdım. radyo daha iyi çıksın, daha net duyulsun diye denemediğimi bırakmamışımdır ama olmuyordu, mecidiyeköy'deki evden açık radyo'yu dinleyemiyordum.

öğrenciydim, haftada 6 gün sultanahmet'te, sonradan küçük oteller kitabına da giren, küçük, tatlı bir otelde kahvaltı servisi yapıyordum. düşününce şimdi bile garip geliyor. sabahın o saatinde mecidiyeköy'den sultanahmet'e 2 bazen 3 vasıtayla git, 3 saat sürekli bir yetişme telaşı içinde çalış, ingilizce konuş ve bu sırada insanlara gülümse (son söylediğimi pek yapmamış olabilirim.). normalde sabahları bu kadar ağır yükü kaldıracak bir bünyem yoktur, ancak geceleri enerjik hisseden bir insanım. ne demişti elif, i am not a morning person değil i am not a person in the morning. konu dışı ama söylemeden geçmeyim, kahvaltı servisi bitince okula, okuldan çıkınca da, 4 yaşında bir kız çocuğuna yuva dönüşünden annesi babası eve gelene kadarki sürede dadılık yapmaya koşardım. bunlar benim bugüne kadar çalıştığım işler arasında en sevdiklerimdi.

sabahın tüm engellerine rağmen bana o otelde çalışma şevki veren, muhteşem teras manzarası, kahvaltı için hazırladığım kahvenin kokusu ve işi bulmama sebep olan resepsiyondaki sınıf arkadaşlarımdı. bir de oradayken hiç sorunsuz dinleyebildiğim açık radyo. ne var ki kahvaltıda, otelin amerikalı müşterilerine klasik müzik dinletmem bekleniyordu; iki kişinin günün haberlerini türkçe olarak tartıştığı bir radyo programını değil. jan garbarek ve birkaç farklı cd daha vardı çalabileceğim ama ben sabahları açık gazete dinlemekten kendimi alamıyordum. radyonun sesini kendi duyabileceğim kadar kısmıştım kısmasına ya, mekan gerçekten küçüktü, tam duyulmasa da, mırıltılar mutlaka müşterilerin kulağına kadar gidiyordu. gerçi bu durumdan otelin sahibi ann'den başka rahatsız olan kimse yok gibi görünüyordu :)

ann terastaki çatı katında yaşardı. resepsiyona gitmek ya da dışarı çıkmak için terastan gelip benim arkasında durduğum barın önünden geçerek hemen sağımdaki merdivenlerden aşağı inmesi gerekirdi. bu geçişler esnasında radyo dinlerken defalarca suçüstü yakalanmıştım. doğrusu ann anlayışlı bir patrondu, beni radyoyu kapatıp klasik müziği açmam konusunda her seferinde kibarca uyarırdı. ama açık radyo'yu adam gibi dinleyebildiğim tek yer oteldi ve ben de bu fırsatı sonuna kadar değerlendirmek istiyordum. 
çalıştığım saatlerde ann pek aşağı inmezdi, ona yakalanmadan açık gazete'yi baştan sona dinlediğim çok gün olmuştur. açık gazete benim için özellikle önemli bir programdı çünkü üniversite sınavı piyangosundan bana siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler çıkmıştı, kendimi gönülsüzce girdiğim bölümdeki pek çok konuda tamtakır hissediyordum ve bu programdan çok şey öğreniyordum. 

evet yakalanmadan programı dinleyebildiğim çok gün olmuştu belki ama yakalandığım gün sayısı da giderek artıyordu. sonunda bir gün ann'in sabrı taştı ve benimle "yasemin sana kaç defa söylediğimi hatırlamıyorum" diye başlayan sert bir konuşma yaptı. o sırada ona o kadar çok hak veriyordum ki, hatırladıkça hala kulaklarıma kadar kızarıyorum. ann hemen o anda değil ama o haftanın sonunda işime son verdi. 

aradan en az 15 sene geçti, artık açık gazete'yi mutfağımdaki radyodan dinliyorum, dinlemek için radyonun düğmesini çevirmem yetiyor, cızırtı yok, parazit yok. kahvemi hazırlarken fonda açık gazete, arada aklımdan oteldeki işim geçiyor.

*


Dinleyiciler Nasıl Destek Olabilir?
Her yıl düzenlenen Dinleyici Destek Projesi ile Açık Radyo dinleyicisi radyosuna sahip çıkıyor. Dinleyiciler seçtikleri programın istedikleri bir saatine destek veriyorlar. Yani dinleyiciler Açık Radyo’nun yayınını sürdürebilmesi için destek oluyorlar. Bunu bir telefonla  (0 212 343 41 41) ya da bir “tık”la (www.acikradyo.com.tr) yapmak mümkün. Açık Radyo seçtikleri programın başında ve sonunda adlarını anarak destekçilerine teşekkür ediyor. 
Açık Radyo Dinleyici Destek Projesi Özel Yayını'nıhttp://acikdestek.tumblr.com/ adresinden an be an takip edebilirsiniz.

Bizi Tweeter'dan takip etmek için:
twitter.com/acikradyo@acikradyo
#acikdestek

http://www.acikradyo.com.tr/

4 comments:

özden said...
This comment has been removed by the author.
özden said...

ilk açıldığı günlerde en sıkı takipçilerinden biriydim herhalde radyonun. benim en bayıldığım program cuma geceleri geç vakitte başlayan "bu dünyada her şey yalan" dı. yazın bana da gençliğimi hatırlattı :))

füs said...

çalıştığın cafe'yi görmüş biri olarak, o minik mekanda nasıl radyo dinlemeye çalıştığını hayal edebildim yasmin ve çok güldüm:)
ben de bir programını destekledim biliyor musun? sayende dinlemeye başlamıştık bu programı...aslında desteğini çocuklar adına, ya da sevdiklerin adına yapmak da güsel fikir, du bakalım destek haftası devam ediyor, neden olmasın?

asliberry said...

Yasemin ben de Açık Radyo'yu senin sayende öğrendim. Öğrendiğim günden beri de her yıl destek olmaya çalışıyorum.