Yavaşlık ve mutluluk
Hep geç kalmak gibi bir şöhretim var. Hep geç kaldığım doğru değil bence. Ayrıca, başka insanlar kadar hızlı hareket edemiyorum. Arabalarına atlıyorlar, birbirlerine tosluyorlar, hiç durmuyorlar. İnsanlar robot gibi olsunlar diye yaratılmadılar ki. Ayrıca, acelecilik büyük bir zaman israfı. İnsan yavaş hareket ederse daha fazla iş yapabilir. Eğer koştura koştura kuaföre, oradan yine koştura koştura makyöze, oradan da kostümcüye gidersem, oynayacağım sahneye sıra geldiğinde kendimi tüketmiş olurum. “Let’s Make Love”ın çekimlerinde George Cukor bana bir saat geç kalma hakkı tanımıştı, günün sonunda taze kalayım diye. Zaten bence sinema oyuncularının mesaisi çok uzun. Bana kalırsa insanlar fazla koşuşturuyor. Gergin ve mutsuz olmaları o yüzden. O acele içinde herhangi bir şeyi kusursuz yapmak mümkün mü? Kusursuzluk vakit ister.
İyi bir oyuncu, gerçek bir sanatçı olmak isterim. Ve tabii ki mutlu olmak isterim. Ama kim mutlu ki? Galiba mutlu olmaya çalışmak, iyi bir oyuncu olmaya çalışmak kadar zor bir şey. Ama ikisi için de uğraşmak gerekiyor. İşimde bazı şeyleri gerçekleştirdiğimde mutluluğa çok yaklaşıyorum. Fakat bunlar anlık sadece. Genelde mutlu değilim, mutsuzum. Şahsî hayatımı çalışma hayatımdan ayırmıyorum. Şahsen ne kadar çalışırsam, meslekî olarak da o kadar iyi oluyorum.
söyleşinin tamamı
2 comments:
"Kusursuzluk zaman ister," ne kadar güzel bir lafmış.
Bu kadın kesin üstün zekalıymış, o nedenle bu dünyaya uyum sağlayamamış herhalde.
Post a Comment