Friday, June 7, 2013

haftasonu önerileri :: gezi parkı + benim çocuğum

haftasonu gezi parkı'na gitmek iyi fikir. giderken gezi kütüphanesi için evden kitap götürün, bu sabah raflar biraz boşalmıştı. raflarda gizli yediler hırsız avcısı ve lastik pabuçlar gibi çocukluğumun sevdiğim kitaplarını görünce sevindim.

*

parka götürmek için ayırdığım kitapları evi gözüm dönmüş şekilde toplamaya çalıştığım bir anda kendimden bile saklamışım, sabah bulamadan çıktım. o yüzden bugünlük ancak seyyar sigara dağıtıcısına sigara bağışında bulunabildim derken eve girer girmez portmantonun üzerinden bana bakan kitapları gördüm, şaşırdım. çıkmadan evvel rüya'yı kitapların yanına oturtup ayakkabılarını giydirmiştim, görmemişim.

*

taksim'e gitmişken harika bir zamanlamayla vizyona girme şansını yakalamış olan benim çocuğum filmini mutlaka ama mutlaka görmelisiniz. ankara'dakiler için film kızılay büyülü fener'de. filmi sinemada izlemek lazım (hatta ananızı da alın gidin, gerçekten) emeği geçenlere katkımız olsun, bu tür filmlerin sayısı çoğalsın.


beyoğlu cinemajestik
11.30-13.30-15.30-17.30-19.30-21.30


çapulcu musun vay vay
eylemci misin vay
boğaziçi caz korosu'nu dinlediniz mi?
ben yaşlandım herhalde hemen gözlerim doldu yine. cem olmaz gerçi ya, çocuklarımdan birini aralarında görmek isterim ilerde.


ranzalar & saz


duvarlar yaratıcı graffitiler ve baskılarla dolu.


taksim'de neredeyse hiç araç yok, gençler caddede top oynuyor. yolun ortasından arkanıza hiç bakmadan yürüyebiliyorsunuz zaten caddeler barikatlarla kapatılmış. alıştığınız taksim'den farklı bir yer şimdi orası. herkesin her şeyini paylaştığı başka bir dünya. 
sabah ben çadırlar arasında dolanırken çoğu park sakini uykudaydı. uyanmış olanlar çay demliyorlardı.



evime, kentime, yaşam alanıma dokunma!

*

benim çocuğum

*
film hakkında
gezi, park, çark, her şey :: fatih özgüven

*
"...
Daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşılmamıştı. Şimdi, yaşanan ve yaşanmakta olan şeye kelimeler kifayet etmiyor. Kalıba sığmıyor, tanıma gelmiyor, benzeri gösterilemiyor. Roger Waters’ın dediği gibi, koca dünyadaki başka her şeyi önemsiz kılan bu ayaklanma, günlere yayılan bu devrimci ân, bir hayret, bir güven, bir aşk duygusu uyandırıyor. Anlamaya çalışmak, üzerine konuşmak kesmiyor, yaşamak gerekiyor, milyonlar bunun için atıyor kendini sokağa. Ve buna karşı durmak isteyen muktedirlerin bütün foyasını çıkarıyor ortaya. Bakınız, mesela, otuz yıldır süren savaşı otuz yıldır aynı Gezi direnişi gibi yansıtan medya. Televizyonlar ve basın günlerce nasıl suskun kaldıysa, bu büyük infial yaşanmamış gibi yaptıysa, otuz yıl boyunca da Kürt illerinde yaşananları göstermemişlerdi. Biz günlerce bu medya karşısında neler hissettiysek, Kürtler de otuz yıl boyunca onu hissetmişlerdi."

tamamı :: bir ağaç gibi bir orman gibi

2 comments:

asliberry said...

Bundan 15-20 gün önce geleceğe dair büyük umutsuzluklar içindeydim ve birden bire başka bir dünyanın kapıları aralandı. Ve unuttuğumuz, bir daha yaşanabileceğine inanmadığımız, eskilerin anlattığı, benim salyalarım akarak dinlediğim o dayanışma, arkadaşlık, paylaşım duygularıyla gönenip duruyorum. Evet dinin de insanları bir arada tutma işlevi var ama insanlar sadece insan oldukları için de bir arada olabilirler. Sevinçliyim bu açıdan.

yasemin said...

ben de sevinçliyim. dinlisi de dinsizi de bir arada. din bir arada tutabilir ama farklılıklar bölmek zorunda değil insanları, bunu görüyoruz artık. herkes var orada. önceden tecrübe etmediğim duyguları yaşıyorum. herkes için çok öğretici bir tecrübe oldu.