Friday, October 25, 2013

Jagten

dün gece beyoğlu sineması'nda yılın en iyi filmini gördüm. film aslında geçen yıldan. beyoğlu sineması'nda nihayet gösterim şansı bulan 2012 tarihli bu filmi mutlaka izleyin.
av sahnesiyle açılıp av sahnesiyle kapanan filmin orijinal adı onur savaşı falan değil, av. enfes bir film.


mensubu olmaya can attığımız sürünün değer yargılarını hiç sorgulamadan yaşamaya çalışmak nelere mal olur? tarafsız kalmanın çok zor olacağı bir konu karşısında rahatlığı kitle psikolojisinin etkisinde, herkesle aynı hizada davranmakta bulan kasaba halkının linç ve afaroz merakı. balyoz etkisi yaratan, dostluk, iftira, annelik-babalık, faşizm üzerine düşündüren bir film. muassır medeniyetlerde bu kadarı yaşanmaz sandığım linç kültürü (bu da benim önyargım), insanların içindeki günah keçisi olarak damgalananı dışlama hevesi, dostlar arası güveni bağlayan pamuk iplikleri, çok ilgilendiğimizi sandığımız çocuklarımızın yalnızlığı...

mads mikkelsen'in muhteşem oyunculuğu insanın içine işliyor. filmler üzerine yazmayı beceremediğim için yazmam genelde ama bu film üzerine bölük pörçük hissiyatımı paylaşmadan duramadım.





20 comments:

Leylak Dalı said...

Ben de tavsiye üzerine izledim ve Hannibal dizisinden sonra Mads Mikkelsen'den hayli ürkmeme rağmen :) bu filmde çok başarılı buldum. Kendim de öğretmen olduğum için konu çok yakın geldi ve çok etkiledi. Çamur at izi kalsın, bu kadar basit işte...

yasemin said...

merhaba Leylak Dalı, ben de şimdi hannibal serisini izlemek istiyorum vakit geçirmeden. mükemmel oyunculuk, çok etkilendim.

Ayşe'nin Kozası said...

Yasemin;o kadar çok filmi ve kitabı sırf senin tavsiyenle izledim ve okudum ki,hepsi için teşekkür ederim.

mz said...

After the Wedding ve Adam's Apples'i da izleyin mutlaka. :)

yasemin said...

mz,
festen'i izleyecektim şimdi listeye bu ikisini de ekledim. haftasonu hepsini bulurum umarım. başka önerileriniz varsa yazar mısınız?
uzun bir aradan sonra sizi yeniden gördüğüme sevindim :)

yasemin said...

ayşe sağol, bunu duymak ne güzel :) ben de senin blogda vakit geçirdim biraz bugün.

özden said...

bizim geçen festivalde vardı. gitmeye çok niyetlendim ama sonra üzerimden kamyon geçmiş etkisi yaratacağını tahmin ettiğim için ve o günler (gerçi hala) bari bir de filmlerle boğmayayım kendimi dediğim için gitmemiştim. ama hep merak ettim. son birkaç gündür de yine aklıma düşmüştü. gerçek bir hikayeden (aynı konu, yani çocuk istismarı iftirası ile hayatı elinden alınan bir adam) çekilen yargısız da çok iyi.
en son a separation'ı izledim ve beğendim.

mz said...

Bir de A Royal Affair var. Ben Mads Mikkelsen'i uzun zamandir cok severek takip ediyorum (esim de onayliyor neyse ki!). O yuzden cok tarafsiz olmayabilirim filmler konusunda. Ama hepsini de gercekten cok severek izledik. Hatta Adam's Apples'i yakin zamanda tekrar izlemeyi dusunuyoruz. After The Wedding'in muzikleri de cok basarili (o da sik sik caliyor evde).

Hep buralardayim da diyecek bir seyim olmayinca sessiz takipci olarak katiliyorum genellikle. :)

Anonymous said...

Yasemin Merhaba,
Kızımın okuyup beğendiği kitapları zevkle aktarırım.Kızım kitap okumaya pek hevesli olmadığından beğendiği kitapları takip ediyorum. Louis Braille'yi bende okudum. Benim de çok ilgimi çekti.
Sizede öneririm. Sizin kitap tavsiyelerinizden de çok yararlanıyorum,teşekkür edreriz.Sevgilerle

Anonymous said...

unutmadan, Louis Braille Margaret Davidson Can çocuktan
ayşe

polente said...

adams apple'ı sen nasıl kaçırmışsın Yasemin :)
hakkaten lezizdir

yasemin said...

polente, ben de annayamadım. neyse aldım dün after the wedding ile ikisini. telafi edeceğim bu açığı tez zamanda.

yasemin said...

ayşe, tamam, sağol. bakacağım ona. ben de okumak isterim. önerilerinizi bekliyoruz.

yasemin said...

mz, a royal affair vardı evde ama izlememiştik henüz. geçen sene film ekimi'nde mi oynamıştı? fest.lerden birinde gösterildi burda.
diğer iki filmi aldım dün. ilk fırsatta izleyeceğim. teşekkürler.

yasemin said...

özden, yargısız'ı duymamıştım. orijinal adı aklında mı, bi bakayım. a separation çok beğenilen bir film ama biz onur'la izlediğimizde o kadar beğenmemiştik. yönetmenin yeni filmini aldım dün, filmekimi'nde gösterilmişti; bakalım o nasıl?

özden said...

"presume coupable" orjinal adı. http://www.imdb.com/title/tt1582244/?ref_=fn_al_tt_4

elif said...

su "muasir medeniyetlerde linc yasanmaz" onyargisi uzerine, benim de boyle bir onyargim var. bu heralde okulda kafamiza kazinan bati medeniyetinin ustunlugu prensibinden geliyor. tabii ki batida turkiye'deki kadar populer degildir bu egilim. sonucta insanlara muhakemelerini kullanmalari ogretiliyor. ama herkes bu egitimi ayni derecede benimseyemiyor olabilir.
bi de daha once fasizmle linc baglantisi hakkinda dusunmemistim. aslinda bu acidan bakinca nazilerin yaptigi da bir tur linc. gecenlerde burada siyah bir kadina saldirmis faso beyazlar, tesadufen ayni anda farkli bi takim seyleri protesto ediyorlarmis. ilginc olan sey surinamli kadin tek basinaymis, bunlar da grup halinde.
lincin yasanmamasi icin fasizmden kaynaklanan suru psikolojisinin ortadan kalkmasi gerekiyor. bu da insan evriminin bu asamasinda mumkun degil galiba.
yine de fasizmi tartiya vursan yogunluk ve sayi acisindan turkiye karsisinda avrupa'nin esamesi okunmaz.

yasemin said...

orası kesin.

buralarda herhangi bir konuda genelgeçerden farklı yaşamayı bırak, farklı düşünceye sahip olmak bile mücadele gerektirir. dışlanma, iftira, küçümsenme, alay, dedikodu. sen farklı olamazsın. olursan kapkara bir koyunsun. o kapkara varlığınla, kimseye zararı dokunmasa bile sahip olduğun farklı tercihlerle, fikirlerle huzurunu, güvenliğini, kabullerini tehdit edersin insanların. ve cezan hazırdır. sana açıkça dayattıklarını benimsemediğin için ailede kabul görmezsin, arkadaşın sandığın insanların hışmına uğrarsın, işyerinde harcadığın yıllara inat hep yerinde sayarsın. "aykırı" düşünceleriyle çok ileri gittiğine, yarattığı tehdidin vatan millet bazında büyük olduğuna inanılanların sonu ise faili meçhul olur, cezaevi değilse.

laylaylaylaylaylaylay laaa la la laylaaay la la la laaaaa bir başkadır benim memleketim.

asliberry said...

Yasemin daha önce yazışmıştık ama benim kafa bi dünya, bir kaç yazını taradım yorumlarda bulamıyorum. Sen Beşiktaşta hangi pasaja gidiyordun film için, Sinanpaşa mıydı? Ben vaktim olmadığından, iş yerinden bir arkadaşımdan rica edicem gidince alsın diye, internetten bulamadığım filmleri aldıracağım da. Ya da adamların sende bir telefonları falan varsa da bana mailimden dönebilirsen çok sevinirim. Ellerinde yoksa da belki hazırlatabilirim.

yasemin said...

aslı, biz filmleri sinanpaşa pasajı'nda dejavu adındaki dükkandan alıyoruz. telefonu yok bende. yalnız dün arkadaşım jagten'i the end'de bulduğunu söyledi, kadıköy'de bulabilirsiniz bu filmi.