cem parkta oynuyor, ben de kenardaki demirlere ilişmiş onu gözlüyorum. artık bütün kaydıraklardan kayabiliyor, merdiven tepelerindeki sallanan tahta köprülerden geçebiliyor. bazen oradan geçerken, diğer çocuklardan gördüğü şekilde tepinmek hoşuna gidiyor.bütün bunları yapabildiğini yerimden kalkmadan izlemeyi seviyorum. parkları ikimiz de seviyoruz, orada cem oynayıp yorulurken ben de oturup dinlenebiliyorum hatta bugün ilk defa elimdeki kitaptan birkaç yazı okumayı başardım. büyüdükçe daha fazla okuyabileceğimi düşünüp seviniyorum. dört gözle beklediğim kış geldiğindeyse güneşten ve sıcaktan kaçma derdimiz olmayacağı için daha uzun saatleri parklarda geçirebileceğiz ve o zaman demek ki ben daha az yorulacağım ve daha çok okuyacağım.
parkı çevreleyen demirlere oturmuş oğluma ve diğer çocuklara bakarken biraz ötemdeki kedi de aynı benim gibi çocukları izliyordu. o sırada marianne faithfull'dan as tears go by'ı dinliyordum ve şarkının günün o anıyla ne kadar uyumlu olduğunu düşünüyordum. bir yandan da kedileri eskisi kadar çok sevmeyişimin nedenini kimbilir kaçıncı defa bulmaya çalışıyordum.
No comments:
Post a Comment