2 yaş 4 ay itibarıyla cem'e gösterdiğim sabırda bi azalma tesbit ettim. sebebi büyüdüğünü, pek çok şeyi eskisinden daha iyi anladığını, eskiye kıyasla kendine yetebildiğini vs. görmem. bir de tabii bebeklikten çocukluğa geçilen 2 yaş hiç de kolay bir yaş değil. bu da bi nevi ergenlik gibi. dün ve önceki gün bana kızdığı iki anda odasına girip kapıyı çarptı. odada bağıra çağıra oyuncaklarını dağıttığını duydum önce, biraz sonra döktüğü legoları kendi kendine mırıldanarak oynamaya başlamıştı.
bugünlerde natural child diye bir kitap okuyorum. çocuğa nasıl davranacağımızı kitaplar söyleyemiyorlar ama biraz durup soluklanmak için bu kitapları okumayı seviyorum. elimdeki kitap bilmediğimiz bi şey anlatmıyor, içindeki çoğu makale de belki aynı şeyin altını çiziyor: çocuklara nasıl yaklaşırsanız, onlara nasıl davranırsanız öyle olurlar diyor. web sitesinde üstünde bu cümle basılı tişörtler bile satılıyor (ben almayım). bir de çocuklara güvenmenin önemi üzerinde çok durulmuş. bunu da pek bildiğimizi sanmıyorum. çocukların bulundukları anda kendileri için en iyisini yaptıklarına inanmanın, dakka başı öğreten adam edasıyla müdahale etmemenin, biraz susmanın, onları dinlemenin, ikide bir bi şeyleri düzeltmek için devreye girmemenin, neyi niye yapmak istediklerini anlamaya çalışmanın, yaptıklarına gereksiz yaramazlık gözüyle bakmamanın, öğrenmeleri için onları serbest bırakmanın ve attıkları adımlara güvenmenin kişilik gelişimleri için önemi anlatılıyor.
sürekli güdülen bir çocuk büyüdüğünde, kendi farkına varmasa da çoğu zaman, kendi rızasıyla güdülen, sürüden veya korodan ayrılmaktan korkan bi tip oluyor.
"yaptığımı yapma, dediğimi yap" diye bi laf vardır ya, kimse artık mucidi, bana da söylenmişliği vardır çocukken. öyle bi şey yok, olamaz da. çocuk laftan, öğretiden, nutuktan, cezadan, vaatlerden, bizim onlar için okuduğumuz çocuk gelişimi/psikolojisi vs. kitaplarından değil, biz neysek, nasıl yaşıyorsak, nasıl konuşuyorsak, birbirimize ve ona nasıl davranıyorsak ondan öğreniyor. konuşmayı, cümle kurmayı, aksanıyla, vurgusuyla nasıl öğreniyorsa öyle. dinleyerek, izleyerek, gözlemleyerek. bu yüzden onları adam etmeye çalışırken kendimiz ne kadar adamız biraz ona bakmakta fayda var. ayrıca çocukların neyin samimi neyin yapmacık olduğunu büyüklerden daha iyi anladığı da kesin. o yüzden.. işte neyse, ona göre yani.
Thursday, November 9, 2006
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment