Wednesday, April 11, 2007

...

Parents. Okay, here we go. The causes are apparent: Too fast of a lifestyle, not giving kids quality time, enrolling kids in every sporting event, every dancing event, library time, blah blah blah. How about a little conversation around the dinner table on a consistent basis? While I'm all for personal growth and interaction, I still think what kids really need are a stick and a ball. Get 'em outside and let 'em eat dirt.

Children have the capacity to entertain themselves with their minds. If we are constantly offering them the latest and the greatest, throwing television in their face as a babysitter, fumbling with interaction to the point where they are unable to do anything on their own, then why would they use their imagination to have fun? Shouldn't we encourage independent minds, encourage them to become leaders and partake in society in a healthy way? Shouldn't we encourage them to invent things on their own, possess unique thoughts and be individuals, whether they are leaders or not?

14 comments:

Anonymous said...

Bu mudur? Budur:)
Yani bahçede ben otları temizlerken olan taşları ayıklamaya ve bakmadığım zamanlarda da toprak nemenem birşeydir diye gizlice tatmaya devam etsin ama ben kızımı geleneksel çocukları kültür bombardımanına tutup üç günde büyütelim kapsamındaki "hobi" kurslarından hiçbirine göndermediğim için vicdan azabı çekmeye son vereyim artık di mi? (vayy be- nefes al Sardunya!)

ece arar said...

yav sardunya tamam budur:) haha

Anonymous said...

Yasemin hanım

Blogunuzu büyük zevkle takip ediyorum .Bu alıntıyı da çok haklı buldum.Acaba nerden alıntı yapabildiğinizi öğrenebilir miyim?
Belki kadının diğer düşüncelerinden de feyz almam faydalı olabilir
Size bol sinemalı günler
Sesil

yasemin said...

ece, sardunya melaba, siz kızları modern dansa göndertmediniz mi yoksa?

merhaba sesil,
alıntının linkine 'by rose merendino'yu tıklayarak ulaşabilirsin.

Anonymous said...

ne güsel söylemiş sahi. geçenlerde bir yazı, bu aktivite aktivite koşan koşturan anne babalarda "ben yapamadım çocuğum yapsın" düşüncesinden çok bunları bunları yaparsam iyi anne baba olurum hissinin olduğunu söylüyordu.kötü yani...opensewer da ilginç bir siteymiş.teşekkürler.

Annelog Atölye said...

Doğru demiş Merendino. Katılmamak elde değil.
Güzel bir haftasonu dilerim size Yasemin.

imo said...

kesinlikle katılıyorum ama birde şuna inanıyorumki ;gene hislere gelicek iş neyse şöyle anlatıyım ben çise 1,5 yaşına gelene kadar acayip çok oyuncak aldım ,piyasda ne varsa vardır herhalde bizde,bir oda dolusu ıvır-zıvır ,o zaman içimden bu geçiyordu şimdi ise neredeyse hiç oyuncak almıyorum ihtiyacı olduğunu hissetmiyorum kendi kendine yaptıklarını görüncemi buna karar verdim bilmiyorum fakat kendi kendime dedimki "demekki kendi yapamayana kadar benim ona bir şeyler göstermem dışarıdan aldığım renkli,sesli nesneleri göstermem,tanıtmam gerekiyordu şimdi ise o nasıl bir oyuna ihtiyacı olduğunu bana zaten tarif ediyor "ve kendi bir dal parçasından hayalinde araba canlandırıp onunla arabaymış gibi oynuyor.
kısaca herşeyin bir zamanı oluyor.

Feride said...

Bu duruma "Hurried Child Syndrome" diyorlar ve denilene göre, çocuğa yarardan çok zararı oluyor. Hurried Child Sendromuna takılıp kalan anneler özellikle tek çocuğu olan 30 yaş üstü çalışan anneler.

Bu tür annelerin en büyük korkusu ise bütün günü bakıcı kadınla veya ananeyle sıkılarak geçiren bebeklerinin, hayatta herşeyi pas geçmeleri.. O yüzden doğal olarak, bebekleriyle beraber oldukları zamanı dolu dolu bir şekilde geçirmek istemeleri gayet anlaşılabilir bir durum.

Burada ki ayrım, olayı abartmaktan ibaret. Yani aktivite aktivite koşturmak yerine en azından bir veya iki farklı aktiviteyi çocuğuyla beraber yapmanın, zararı olması bir yana, sadece ve sadece yararı olabilir...

Burada yorum yapan herkese soruyorum: Kaçınız çocugunu hiç çekinmeden, aklı orada kalmadan, sokakta oynamaya gönderebiliyor? Kaçınız sokakta toprak yiyen çocuğu için rahatlıkla "bırak yesin" diyor? Biz öyle büyümüş olabiliriz ama herkesin çocuğu kendine kıymetli.

Let's get some perspective here pls...

yasemin said...

merhaba, sokakta oynamak diye bi şey bugün yok. en azından benim yaşadığım yerde yok. çocukken yaşadığım yerde de aktivite neyim yoktu, bütün gün sokakta oynamak vardı. güzeldi. şimdi parka götürüyorum, 6 ay oyun grubuna da gitti. sokakların yerine parklar var artık + banklarda oturan büyükler, bunlardan biri de benim. bunlar da bugünün şeyleri. güzellikleri.
bence çeşit çeşit içi boş, sektör haline gelmiş, bi şey katmayan binlerce etkinlik kılıklı tuzak var. herkes tabii ki işe yarar bulduğunu seçecek. ben de öyle yapıyorum. herbirine tuzunu alıp koşmaya hacet yok demiş zaten yazıda da.

Anonymous said...

sokakta oynama büyük şehirde biçok yerde bitti zaten maalesef. büyük çocuklar için durum daha iyi de küçükler için zaten sözkonusu değil. okul öncesi için erkenden yuvaya gönderme var artık, özellikle anne çalışıyorsa 2.5-3 yaşında başlanıyor. "4 duvar çocukları" için iyi aslında yaşıtlarıyla olması vs. ama o da sabah-akşam zorunluluk halinde olunca ne kadar sağlıklı tartışılır. bi de yuvaların/anaokullarının göz boyama amaçlı yoğun programları da var ya neyse.haftada 5 gün yuvaya gitmenin üstüne bi de hafta sonları anneli babalı (paralı)aktiviteler sadece çocukları değil büyükleri de fazlasıyla yoruyor, ama yapamayınca da rahatsızlık hissi... ne yaparsam çocuğuma fayda sağlarım hissi çocuğun oyun oynama ihtiyacının önüne geçmiş durumda maalesef. 2.5 yaşında bir çocuğun oyuna ihtiyacı var ingilizce oyun grubuna ya da çocuk yogasına değil. işin aslı çocuklara oyun oynayabilecekleri serbest zaman bırakabilmekte. parklar en güzeli, hem yakınındasın hem o da nefes alıyor sen de...

jasmingreentea said...

küçük çocuklar için park, site vs gibi oynayabilecekleri yerler iyi de çocuklar büyüyünce oyun ihtiyacı bitmiyor ki. ben ilkokulu bitirene kadar çok sağlam bir sokakta oynama geçmişine sahibim mesela, hatta ortaokulda dahi sokağa çıkılırdı. boş boş vakit dahi öldürülse (ki bence bu da yaşanması gereken bir durum, sürekli bir rekabet halinde veya üretme zorunluluğu altında kalmamalı çocuklar) illa sokağa çıkılırdı. şimdi bunun yerini bilgisayar ve alışveriş merkezleri almış. açıkçası selin kemiktarak'ın bahsettiği endişeli annelerden biriyim ben de. birşeyler yapmak lazım paniği henüz başlamadı ama daha fazla şeye ihtiyaç duyacağı yaşlarda başlayacağını hissediyorum.

Nihan said...

Hurried Child Syndrome la alakali turkce bir yazi post etmistim ben bloguma.
Benim post ettigim makalede de burada da yazilanlarin hepsine katiliyorum da insan bazen caresiz kaliyor. Mesala TV'yi baby sitter olarak kullanma konusunda. Ben yemek ya da baska is yapacagim zaman mecbur kaliyorum TV acmaya, her ne kadar vicdanim sizlasa da. Aksi takdirde hicbir sey yapamiyorum cunku. Soyle buyukannelerle falan beraber yasanan zamanlari ozlemeden de edemiyorum bu gibi durumlarda.

yasemin said...

evet nihan o günleri ben de özlüyorum. bi akraba, bi yakın hiç kimse olmayınca zor bu işler. belki çok yakınlarda hep birilerinin olmasının da vardı eksi yönleri.

jasmingreentea, bence de boş vakit yani istediği gibi geçirebileceği vakit her şeyden daha önemli aslında çocuklar için değil sadece, bizim için de. o yüzden "faydalı", katkılı ve paralı aktiviteler yerine park, beraber yürüyüş, kendi haline bırakma - o sırada evde tv izlemek dışında her istediğini yapacak şekilde, her yeri talan etmek dahil- gibi şeyleri yapıyoruz. olabildiğince kendi çapında eğlenmesini istiyorum ki ben de o arada gelip buraya bunları söyleyebileyim, bi gazete bi bişey okuyabileyim, yemek pişireyim vs. yaş büyüdükçe kendi kendine geçirdiği vakit de uzuyor, bundan çok memnunum :)

şadan cem son 4 aydır evdeydi, kışın ara vermişti oyun grubuna tekrarlayan soğuk algınlığı sonucu öksürükler çok artınca. yani doktor demişti gitmesin kışın diye. oyun kurupu annesizdi, haftada 6 saatti. şimdi ise civardaki anaokullarına bakınıyorum belki haftada 1-2 uzun yarım gün dedikleri türden bi olaya gireriz, ikimiz için de bi değişiklik olur diye. alışveriş merkezleri bizim de kötü havalarda uğradığımız yerler oldu geçen kış. o jetonlu şeylere çok sardırdığı için son haftalarda hiç gitmedik. bıraktık o işleri artık :)haftasonları da arkadaşlar gelsin, biz gidelim; uzaklardaki parklara, başka semtlere gidiyoruz gidebilirsek. ben aktivite düşmanı bi insanım sanırsam. çocukluktan beri. tekil uğraşlarım olmuştu hep. belki cem için farklı olur. kısa vadeli, maymun iştahla yaklaşılan, bugün başlanıp yarın bıkılıp bırakılan, ne işe yaradığı belirsiz, ismi hoş içi boş, görüntü var ses yok şeylerdense uzun uzun emek verilen; uğraşırken kendini unuttuğu bi şeylerle ilgilenmesini isterdim cem'in.

Anonymous said...

zaten bir süre sonra -bu 3 yaştan sonra hissedildi bizde- yaşıtlarıyla olmak istiyorlar, en güzeli yarım gün gitmesi erkenden yola koyulmak zorunda olmadan, makul bi saatte eve döneceği düzende (keşke ).
doğru yer bulunduğu sürece cem ve senin icin iyi olacaktır yasemin.
jetonlu oyuncaklara aras da epey takıldı, ben de bu konuya takılmıştım ama baktım bir süre sonra o da bitiyor. çok da istemiyorlar sonrasında , sürekli de gidilmediği için . sorun etmeye değmezmiş.
daha büyük çocuklar için uğraşacağı, ona hitap eden bir spor veya müziğe yöneltmek, en azından teşebbüs etmek herhalde güzel olurdu. 5 çesit şeye birden saldırmak hiç değil elbet ama bi tane gerçekten keyifle ilgilendiği bi dal...aras’ın abisi, 13 yaşında yeğenimizde yaşadık, bilgisayara çok daldığı zamanlarda bi müzik sevdası başladı, haftada belirli saatler kendi evinde uğraştığı, bi anda bilgisayar oyunları, msn kendiliğinden azaldı. zorunluluk olmadan keyifle isteyerek yaptıkları tek bir uğraş. olabilir gibi geliyor.