Wednesday, April 30, 2008

En İyisi Sen Ol

Dağ tepesinde bir çam olamazsan,
Vadide bir çalı ol. Ama,
Dere kenarındaki en iyi küçük çalı sen olmalısın.
Çalı olamazsan bir avuç ot ol.
Bir yola neşe ver.
Bir nilüfer olamazsan bir saz ol. Ama,
Gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.
Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya da mecburuz.
Burada hepimiz için birer iş var.
Cadde olamazsan, sokak ol.
Kazanmak ya da kaybetmek ölçü değildir
Her ne isen onun en iyisi sen ol...

Ralph Waldo Emerson
(1803 - 1882)

ilk okuduğumda beni şaşırtan, içimi sevinçle doldurup tepedeki çimenlikten aşağıya doludizgin koşuyorum hissi veren bu şiiri bi kağıda yazıp odamın duvarına asmıştım, ya ortaokulun son sınıfındaydım ya da lisede. bir avuç ot olmanın o kadar da kötü bir şey olmayabileceğini, illa da nilüfer olmam gerekmediğini, günlerimi bir saz olarak da sürdürebileceğimi, hayatım boyunca kaptan olamayacağımı, bunu zaten istemediğimi içten içe bilirken kaptan olamamanın ya da olmanın o kadar da önemli olmadığını bu şiiri okuduğum günden sonra düşünmeye başlamıştım. en iyisi olmak bana hala fazla ve zorlayıcı gelse de nasıl biri olmak ve ne yapmak istediğimi bulmaya çalıştığım yaşlarda okurken verdiği heyecanı hatırlamak hoşuma gitti.

belki bir gün cem için de bir şeyler ifade ederse diye ekliyorum, 23 aylıkken çekilmiş bir fotosuyla birlikte. o kadar özledim ki küçücük hallerini.

5 comments:

Anonymous said...

en iyi olmak bile o otların arasından sıyrılmayı hedefliyor/hedeflletiyor. sadece saz olmak istiyorum oysa ki. en iyi veya en kötü veya "en" bişey değil. sadece saz:)
sevgiler
kulpsuz

Nihan said...

Muhtesem. Benim gibi iyimserlik konusunda zorluk ceken bir insana cok iyi geldi...

Unknown said...

yasemin kulpsuza katılıyorum. "en" olmaya koşullandık durduk hayat boyu. neden "en iyi küçük çalı" "en canlı saz" olayım ki, çalı veya ot olduğumu bileyim ve bundan memnun olayım yeter. şiir en iyisi sen ol demeseymiş benim de içimi sevinçle doldurabilirmiş. sen de zaten "en iyi" meselesine itibar etmemişsin.

ben de dün 4,5 yaşındaki oğlumun küçüklük resimlerine baktım, keremde de aynı kızarmış yanaklar ve boncuk gözler vardı.

figen

Yapıncak Gürerk said...

Merhabalar Yasemin, Montessori'nin listesinden ulaştım bu bloga. Ne iyi oldu! Bu şiiri ben de 1-2 hafta önce ilk kez okumuş ve hemen bloguma koymuştum. Hele hele bizim gibi çocuklulara başka türlü güzel gelen bir şiir sanırım.

Anonymous said...

gusel defterime yaziyorum hemencecik siiri:) cem'in fotosunu gordugumde "aaa ne kadar defneye benziyo bu hali, kac aylikti acaba?" demistim ki yazmissin yazinin sonunda 23 aylikti diye...her daim datlilar yaa...cem'le defnosun sahildeki fotolarini da cok merak ediyorum bilesin:)