Wednesday, July 22, 2009

tekirova


hayatta her şey mümkün. tekirova gibi turizmin 5 yıldızlı cennetlerinden birinde, sessiz sakin, betonun, plastiğin ve gürültünün olmadığı bir yer var. tesisleşmemeyi, her şeyi dahil etmemeyi, doğa dışında hemen her şeyi dışarda bırakmayı seçmiş yıldızsız bir yer*.

cırcır böcekleri verdikleri çok kısa aralar dışında sürekli ötmekte, ağaçlar, doğa. çam ağacının gölgesinde yüzüyoruz. denizden çıkan okuyor, uyuyor, duruyor, bakıyor. cem'den başka kimsenin sesi duyulmuyor, o da arada denizden bize seslenip bulduğu bir deniz minaresini gösteriyor ya da bizi denize davet ediyor, eskisi gibi dondurma vs. diye çığırtkanlık yapmıyor. 5 yaşın getirdiklerinden biri bu, diğeri de, artık yüzebiliyor.


denize giden çocuk. suya daldığında gözlerini açabilsin diye, deniz gözlüğü elinde.

fakat o da ne? dikkat! keskin taşlar tabelası. bakın, kadının ayağı kanıyor. denize giden yol üzerindeki bu tabela bundan sonra her gün incelenecek, keskin taşa rastlanmasa da denize kroklarla girilecek.


- çekiyor musun, atlıyorum: 1.... 2.... 3....



















bi plan yapılacaksa; biletler alınacak, onu unutma - bunu unutma diye listeler yapılacak, bavullar hazırlanacak, yollara düşülecekse, bu zahmete değecek bir yerler bulmak lazım yoksa şehirde kalır, hiç olmazsa yol yorgunluğundan ve masraftan kurtuluruz.


tatil ona ayırabildiğim zamanla sınırlı değil, güzel geçen tatilin anısı bi fotoğraf gibi aklımda. içimden kaçmak geldiği zaman, ilk işim hafızadaki güzel fotolara bakmak. istediğim zaman gidecek birkaç yerim olduğunu bilmek güzel.



















cem'in çoğunu sadece kitaplarda görebildiği hayvanlar: kirpi, at, tavuk, horoz, kedi, köpek, çekirge, karınca, kelebek, kertenkele, pervane, börtü-böcek hatta bi gece armadillo gördüğümüzü bile sandık ama galiba yanıldık...


komşumuz örümcek. böylesinin yalnızca kitaplarda yaşadığını sanırdık.


tekirova'da olduğumuz hafta çoğunlukla bulutlu, ara sıra serpiştiren yağmurlu havaya minnettarım. bu yıl ilk kez sıcaktan korka korka temmuz'da gittik güneye ama hava çok ilginç bir şekilde istanbul'dakinden daha serin oldu. odaya girdiğimizde yataklara serili yorganları görünce dalga geçmiş, onları katlayıp dolaba kaldırmıştık, ertesi gece çıkarıp örtmek zorunda kaldık, inanılır gibi değil. yaz gelince yaşadığımız yerden kalkıp daha sıcak yerlere tatile gitmemiz biraz absürd değil mi, neyse ki bu sene sonbaharı bekleyememiş olsak da hava bize sonbaharın konforunu sundu tekirova'da*.

6 comments:

Anonymous said...

Merhaba,
önümüzdeki hafta Çıralı'ya gideceğiz. Yıllardır tabelasını görüp, "nasıl olsa oraya da kondurmuşlardır özel plajı olan beş yıldızlı tesisleri" diyerek uğramadığımız Tekirova'ya da uğrayalım bu yıl. Ne güzel oldu paylaştığınız.
Derya

asliberry said...

Yasemin nerde kaldınız, ne yediniz, ne içtiniz, aşırı ayrıntılı bir mail istiyorum ben.

ÖZgür Turan said...

İnanmıyrum sen sıcak havadan korkarken süper olmuş bu sonbahar halleri! Harika görünüyor burası! Gerçekten rüya gibi! Tadını çıkartın, öptüm..

ÖZgür TUran said...

Bir de bu 5 yaş durumları pek güzelmiş:)

füs said...

hava şansına ne limonata olmuş, fotolar da şahane, bulursun sen böyle güsel yerler, cem gibi denize atlayasım geldi:)

nevin said...

Boyle buyuse keske butun cocuklar..1 ..2..3... Atla guzel cocuk..