Wednesday, September 23, 2009

Okula Gitmeyeceğim


Orhan Pamuk

Okula gitmeyeceğim. Çünkü çok uykum var. Üşüyorum. Okulda kimse beni sevmiyor. 

Okula gitmeyeceğim. Çünkü orada iki çocuk var. Benden büyükler. Benden daha kuvvetliler. Ben yanlarından geçerken ellerini açıyorlar, böyle yolumu kesiyorlar. Korkuyorum.

Korkuyorum, okula gitmeyeceğim. Okulda vakit bir türlü geçmiyor. Her şey dışarıda kalıyor. Okulun kapısının dışında.

Evdeki odam mesela. Sonra annem, babam, oyuncaklarım, balkondaki kuşlar. Okulda onları düşünürken ağlamak istiyorum. Pencereden dışarı bakıyorum. Dışarıda, gökte bulut var.

Okula gitmeyeceğim. Çünkü orada hiçbir şeyi sevmiyorum.

Geçen gün bir ağaç resmi yaptım. Öğretmen "Çok ağaç olmuş, aferin," dedi. Bir tane daha yaptım. Bunun da yaprakları yoktu.

Sonra onlardan bir tanesi geldi, benimle alay etti.

Okula gitmeyeceğim. Akşam yatarken ertesi gün okula gideceğimi düşününce canım sıkılıyor. Diyorum ki: Okula gitmeyeceğim. Diyorlar ki: Hiç olur mu! Herkes okula gider.

Herkes mi? Herkes gitsin o zaman. Ben evde kalsam ne olur? Zaten dün gitmiştim. Yarın gitmeyeyim, öbür gün giderim.

Evde yatağımda olsaydım. Ya da odada. Kendi başıma. Şu okulda olmasaydım da nerede olursam olsaydım.

Okula gitmeyeceğim, hastayım. Görmüyor musunuz, okul deyince midem bulanıyor, karnım ağrıyor, o sütü bile içemiyorum.

Süt içmeyeceğim, hiçbir şey yemeyeceğim, okula da gitmeyeceğim. Çok üzülüyorum. Kimse beni sevmiyor. Okulda o iki çocuk var. Ellerini açıp benim yolumu kesiyorlar.

Öğretmene gittim. Öğretmen, "Peşimden niye geliyorsun?" dedi. Sana bir şey söyleyeyim mi, ama kızmayacaksın. Ben hep öğretmenin peşinden gidiyorum, öğretmen de "Benim peşimi bırak," diyor.

Artık okula gitmeyeceğim. Neden mi? Çünkü okula gitmek istemiyorum da ondan.
Teneffüs olunca bahçeye de çıkmak istemiyorum. Tam herkes beni unutmuşken teneffüs oluyor. O zaman her şey birbirine karışıyor, herkes koşuyor.

Öğretmen bana kötü bakıyor, güzel de değil. Okula gitmek istemiyorum. Beni seven o çocuk var, bir tek o iyi bakıyor. Kimseye söyleme ama, ben de o çocuğu sevmiyorum.

Oturduğum yerde öyle duruyorum. Kendimi çok yalnız hissediyorum. Gözlerimden yaşlar akıyor. Okulu hiç sevmiyorum.

Okula gitmek istemiyorum, diyorum. Sonra sabah oluyor ve okula götürüyorlar beni. Hiç gülemiyorum, önüme bakıyorum, ağlamak istiyorum. Sırtımda askerler gibi koca bir çanta, yokuş yukarı çıkıyorum, gözüm yokuşu çıkan küçük ayaklarımda. Her şey çok ağır, sırtımdaki torba, midemdeki sıcak süt. Ağlamak istiyorum.

Okula giriyorum. Bahçe kapısı demir ve kara, kapanıyor. Anne bak ben içerde kaldım, ağlıyorum.

Sonra sınıfa gidip oturuyorum. Dışardaki bulut olmak istiyorum.

Kalem, defter, silgi; kahrolsun hepsi!
1. baskı, iletişim yayınları

XOXOX

"Her şey çok ağır, sırtımdaki torba, midemdeki sıcak süt. Ağlamak istiyorum." 
bunu hatırlamayan var mıdır?

xoxox

14 comments:

asliberry said...

İnsan hiç unutmuyor Yasemin. Güzel şeyleri de, kötü şeyleri de. Bazen hala, yani şu eşşek kadar olmuş yaşımda, rüyamda okulda oluyorum, öyle gerçek ki, tüm o sıkıntıyı gerçekten yaşıyorum. Kabus. Kan ter içinde uyanınca nasıl bir sevinç kaplıyor içimi. Hepsi bitti, hepsi bitti, sadece rüyaymış diye nefes nefese seviniyorum. Benim okula dair hatırladığım en net şey nefes alamama duygusu. Bak gene tüylerim ürperdi. Umarım gece kabus görmem.

yasemin said...

aslı, bugün bi dükkandayken radyoda yarın okulların açılacağı haberi veriliyordu. çok feci daraldım, işimi bitirmeden dışarı atacaktım kendimi. dayanamıyorum. o törenler, dikilmeler, nutuklar, formalar, saç ve çorap boyları... ve biliyor musun hala çoğunluk için forma çok gerekli bir şey, formayı istiyor yani veliler hatta isteyen öğrencilere de rastladım. okulda markalaşmanın, sınıf farkının, işte öyle şeylerin önüne geçiyormuş forma. bi fark varsa, forma o farkı gizleyemez arkadaşlar: çocuğun saati, ayakkabısı, çantası, kalemi, haftasonu, bi şey çıkar bi yerden belli eder yine kendini... kandırmayalım kendimizi. ya neyse.

Nihal said...

Özel okul sınavına girmiş ve kazanmışım sıradan bir okulu ama adı üstünde özel...Aile sevinç içinde ama çok sıkışacakları ve büyük fedakarlık yapacakları kesin...Allah bundan sonra daha kötü günler yaşatmasın ama hayatımın en kötü günleri olduğu kesin...Tören sırasında ayakkabılara bakmalar (benimki değil) , utanmadan ne marka ne marka diye sormalar...Recm edilmiş beynimle ve küçücük bedenimle ne olduğunu nasıl olduğunu bilemediğim yıllar..Karnıma ağrılar girdi...
Tek istediğim ailelerin çok zorlanarak çocuklarını özel okullarda okutmamaları bazı çocuklar devlet okullarında daha rahat edebilirler-benim gibi- Üniversite yıllarım-lisans+y.lisans- hayatımın en güzel yıllarıydı...

Peki heryer karanlık mı? Hayır tabii. Ömerikoyu okula bıraktık bugün... Burası iğrenç bir okul dedi ama alışacak...Alışır di mi?

yasemin said...

ah melek! alışır tabi alışır, insan her şeye alışır :))

arkadaşlarla çekilir hale geliyor okul, arkadaşlık kurmaya başlayınca evden bile daha güzel görünür okul insanın gözüne, şimdi değilse bile ergenlikte :)

Anonymous said...

hayatta tek başarılı olduğunuz yer okulsa, notlarınızla farkedilip el üstünde tutulduğunuz gururunuzun okşandığı yerse orası...seversiniz...ve hatta şimdi özlersiniz...özellikle okuldaki başarınız hayatta sürmüyorsa...
okul/eğitim hayata hazırlayan yer olmalıydı. dünyanın çapını öğrenmektense, "hayır" diyebilmeyi öğrenmek isterdim orada...
içimi döktüm aman neyse hafifledim azıcık...
sevgiyle...

yasemin said...

merhaba. hayır demek ve kendin gibi davranmak. bunların öğrenileceği yerlerden çok varsa budandığı yerlerdi okullar. herkes tek tip olsun, kolayca güdülsün. niye "yerlerdi" dedim ki? biraz olsun değiştiğini düşünmek istiyorum ama maalesef değişmediğini çok iyi biliyorum. her zamanki gibi tek tük okullar/öğretmenler vardır farklılığı destekleyen, doğalının herkesin birbirinden farklı olması olduğunu bilen, çocukları koyun gibi gütmeye kalkışmayan. umarım her çocuk en az bir defa denk gelir böyle düşünen bir öğretmene, öyle bir öğretmen prototip bir öğretmen değildir ve çocuğa anlattığı da sadece ders değildir. haklısın, hepimiz için en gerekli olan da bu okul yıllarında, ne olduğumuzu, ne istediğimizi bulmamıza yardım edecek birileri.

Girno said...

tam Ada ya göre bu cümleler, çok kötüyüm, ben ağlayacağım ya, offff

Girno said...

ben bu alıntıyı da istiyorum yasemin, Adayı okadar güzel anlatıyor ki, orhan pamuk da zaten favorimdir...

yasemin said...

girne, yazıyorum sana, bir dakika.

Nihal said...

Arkadaşlar her yeri çekilir kılıyor...İş yerlerini bile:)
Nihal...

Okulun ilk gününden bir not: Okul iğrenç, hiç sevmedim . Anne, sen neden hep güzel hep güzel diyorsun? Herşeyi ve heryeri beğeniyorsun..
Anne:!?!?

ruhdagı said...

Boğazıma bir şey oturdu :(

asliberry said...

Anca geldim Yasemin, ben formayı destekliyorum ya, tabii tek tipleştikleri için kötü ama çocukların belirginleşmesini sağlıyor. Güvenlik açısından doğru buluyorum. Dışarıda da öğrenci oldukları anlaşılıyor. Ha bir de kızımız olduğunu düşün kafayı sıyırırız. Benim bir arkadaşın kızı Şişli Terakkide. Serbest kıyafet. Annesine her sabah sinir krizleri geçirtiyor, onu giyecem, bunu giymeyecem diye. Benim kızım olsa herhalde erkek gibi bişey olurdu. Hiç süslemekle uğraşamam, kafasını da kazıtırdım. Sonra annesi yüzünden sorunlu büyümüş kız tripleri yapardı. Olayı nereden nereye taşıdım be. Neyse.
Sevgiler

asliberry said...

Ha sadece blüzleri serbest olsun, hep siyah giydireyim. Bizim okul yazın kısa, kışın uzun kol beyaz yakalı penye tshirt (lacoste tarzı) giydiriyor. Yaman'ın 5 uzun, 5 kısa kollusu var. Akşama geldiğinde görsen, harpten dönmüş gibi. Bu kadar pasaklı olamaz ya. Elime koslaları, çamaşır sularını alıp, çevreye verdiğimiz zararı anlatan söylevler bile çekiyorum. Nafile. Ama bugün telefonda akşam gel de bir kontrol et, tshirtümde hiç leke yok dedi. Bakalım merak içindeyim.

yasemin said...

ben olsam bırakırım ne giyerse giysin. yazlık mı istiyor zemheride, giy evladım, hadi güle güle. ne istiyorsan giy. karşıyım ben formaya :) aslında sabahları yaşanan sorunun sebebi okuldaki serbest kıyafet politikası değil bence :-)