Wednesday, December 2, 2009

anaokulu seçimi


cem bu yıl anaokulunun son senesinde. birazdan aşağıya ekleyeceğim oyun ile ilgili yazıyı okuduğumda epeydir en azından cem 1. sınıfa başlamadan önce yazsam dediğim oyun ve anaokulu konusundan kısaca bahsetmenin zamanı geldi dedim.

anaokulu seçiminde benim en çok üzerinde durduğum, olmazsa olmaz diye düşündüğüm kriter, okulun bahçeli olması, hava koşullarından bağımsız olarak, her gün mutlaka bahçeye çıkılması hatta günlük program akışında bahçenin kesin saatlerle belirlenmiş olmasıydı. okulun serbest oyuna yaklaşımı ile ilgili önemli bir ipucuydu bu benim için, oyun ve tepe tepe kullanılan güzel bir bahçe... waldorf, montessori, çoklu zeka ya da başka bir yaklaşım değildi aradığım. hoş, arasaydım, istanbul'da herhangi birini layıkıyla uygulayan bir okul bulabilir miydim, o da ayrı bir merak konusu. sormadığım halde, hepsinin bir sentezini uyguladıklarını söyleyen yerler de oldu ama benim için "hepsinin bi sentezini uyguluyoruz" ile "biz kafamıza göre takılıyoruz" aynı anlama geliyordu.

anaokullarını gezdikçe, oyunun çocuğun hayatındaki yerinin yeterince önemsenmediğini düşünmeye başladım. bilgi almak için kapılarını çaldığımda, göz boyamak için (birçok yerde ben böyle hissettim) hemen akademik konulardan söz açmaya çalışıyorlardı. "kışın soğuk, yazın sıcak olduğu için çıkılmıyor ki bahçeye" diyenler bile vardı. çocukluk oyundur. serbest oyundan söz ediyorum ya da adı her neyse; çobansız oyun. çocukları erkenden kaval dinleyen ya da güdülen koyunlara çevirmenin anlamı yok. oyunla da öğrenilir hatta oyunla daha iyi öğrenilir ama bahsettiğim türdeki bahçe saatlerini başıboşluk, boşa geçirilen saatler, ıslak/soğukta üşüyecekleri ya da sıcakta terleyecekleri için çocukların hastalanmasına sebep olarak gören anneler olduğunu da biliyorum. sonuçta okul/anaokulu sözkonusu olduğunda herkesin beklentisi ve aradığı farklı.


ben anaokulu ararken:

* (serbest) oyuna hak ettiği önemi veren;

* toz toprak olmasın diye sentetik, yeşil şeylerden serilmemiş güzel bir bahçeye sahip;

* duvarlarında, faaliyet adı altında öğretmenlerin yaptığı gün gibi aşikar olan karbon kopya işlerin değil, her çocuğun kendi özgün, çocukça işlerinin asılı olduğu;

* günlük programın kayda değer bir bölümünün, yaz-kış, yağmur-çamur demeden mutlaka bahçede geçtiği;

* çocukların kendi işlerini, lafta değil gerçekten, kendilerinin yapmalarının teşvik edildiği: çocuk yemeğini kendisi yiyecek, yemezse kimse onu beslemeyecek; ayakkabı ve kıyafetlerini kendisi giyip çıkaracak, faaliyetleri elinden geldiği kadarıyla kendisi yapacak vb. özgüveni ve motor becerileri geliştiren yaklaşıma sahip; başlarda benim gibi çocuğun bazı işlerini gereksiz yere üstlenmiş veliyi eğitip değiştiren;

* veli merkezli değil çocuk merkezli, her velinin nabzına göre ayrı bir şerbet vermeye çalışmayan, veli talepleri doğrultusunda prensiplerinden ödün vermeyen, kurallarını yazılı olarak en baştan paylaşan ve kuralların işlerliği için veliden işbirliği bekleyen;

* çocuklar seviyor diye menüsünde sosis, patates kızartması türü yiyecekler bulundurmayan; ara öğünlerde çubuk kraker, hazır kek, hazır meyve suyu, aromalı süt gibi katkılı ürünler yerine meyve ve yuvanın mutfağında pişirilmiş yiyecekler veren;

* günlük bilgi akışına önem veren;

* öğretmenlerin meslek lisesi'nden yeni mezun, henüz bir sınıfın sorumluluğunu üstlenemeyecek durumdaki tecrübesiz genç kızlar olmadığı;

* okul gezilerinin sıkça düzenlendiği;

* mesafe yüzünden yolda, trafikte uzun zaman geçirmeyeceğimiz, eve yakın;

* bir de sene sonu müsameresiyle sükse yapmaya çalışmayan, haftalarca çocukları anlamsızca çalıştırıp, bir alay salon, kostüm parası koparttıktan sonra para karşılığı bize çocuklarımızı seyrettirmeyen

bir yer bulmaya çalıştım.


"...


Bir başka üzerinde durulması gereken konu ise çocukların akademik uğraşlarla çok erken yaşta tanışması ve kapasitelerinin gereğinden fazla zorlanmasıdır. Günümüz aileleri, çocuklarını erken yaşta akademik hayata hazırlamayı, oyuna tercih etmektedir. Daha anaokulundayken bile çocukların okul sonrasındaki serbest zamanları, müzik ve spor aktiviteleriyle doldurulurken, yaratıcılığı, işbirliğini artıran hayal dolu oyunların süresi azaltılmaktadır. Unutulmamalıdır ki başarı her zaman mutluluk getirmeyebilir. Ama mutlu bir birey, başarıyı daima daha kolay elde edecektir.
Aşırı koruyucu anne-baba tutumu da çocukların yeteneklerini sınırlayan başka bir tehdittir. Oysa, tehlike içermediği sürece çocukları özgür bırakmak ve oyunları hakkında onlara seçme hakkı tanımak, bireyselleşmeleri ve yaratıcılıklarının gelişmesi açısından önemlidir.
...
Çocukluk döneminin en önemli nimeti “oyun”dur. Oyunlar, çocuğun dikkat ve konsantrasyon yeteneklerini, zekalarını ve el becerilerini geliştirerek onları okula ve sosyal yaşama hazırlar. Çocuklar oyun aracılığıyla, yeri geldiğinde rekabet etmeyi yeri geldiğinde işbirliği yapmayı öğrenirler. Oyun sırasında karşılarındaki kişinin duygularını anlamaya çalışır ve kendi duygularını kontrol edebilmek için stratejiler üretmeye başlarlar. "


tamamı için tık

9 comments:

yaban said...

`basari her zaman mutluluk getirmez ama mutlu birey basariyi daha kolay yakalayabilir..` :)

merak ettim yasemin, bulduğun okul bu kriterleri karşılıyor muydu?

Rosewell said...

günaydın
ben Cem' in gittiği bu yuvayı çok merak ettim.
Henüz çocuğum yok ama olduğu zaman kulağımın arkasında böyle bir anaokulunun adının olmasını isterim.
Sevgilerimle...

missy said...

ben de merak ettim, bulabildiniz mi acaba boyle bir anaokulu?
eltimin oglu henuz 1.5 yasindayken anaokuluna baslamisti, yaklasik 2 yasindayken bir aksam onlara gittigimizde, baktim koltukta uyuyakalmis, henuz saat 19.00 falandi...sasirdim, ne oldu dedim? yuvada oglen uykusunu kaldirmislar, o yuzden eve gelince dayanamamis uyuyakalmis...kucucuk cocuk, uyuyup uyumayacagina siz mi karar vereceksiniz? uykusu gelen bunun icin ayrilan ozel bir odada uyur, uyumak istemeyen de oyuna devam eder, nasil kufrettim icimden, nasıl uzuldum anlatamam...hem yuvaya hem de annesine, cok normalmis gibi anlatiyor bir de...cok uzuldum ama, nasil sizip kalmis kosede, kimse de kaldirip yatirmiyor yatagina??? simdi kendi cocuklarim icin de cok endiseliyim, ne yapicam nereye gidecekler diye...eger isim verebilirseniz cok sevinirim, en azindan ipucu verin bari:)

yasemin said...

yaban, cem'in yuvası kriterleri karşılıyor :) sadece geziler daha fazla olsaydı diyorum. domuz gribi salgını nedeniyle sanırım fazla gezdirmiyorlar bu yıl.

missy, demek istediğim bu biraz da. yani uykuyu senenin ortasında aniden kaldırmak yerine en baştan uykusuz başlat seneyi, kayıt yaptıran velilere de sistemini açıkla, istemeyen göndermesin.

cem'in okulunda da uyku yok, küçük çocukları yarım gün gönderip 1'de alıyorlar zaten gün 15.30'da bitiyor, uyumaya vakit de yok.

ps: cem 3 yaşındayken semtimizdeki okulları gezip gördüm ve aklıma yatan birine cem'i bir yıl yarım gün gönderdim. cem 3 yaşındaydı sonra memnun kalmadığım için arayışlarımı sürdürüp burayı buldum. bu postta yapmak istediğim, bu tecrübelerin ardından iyice netleşen kişisel anaokulu beklentilerimi paylaşmaktı, koordinatlarımızı açıklamak ya da bir okulun methini yapmak değil; bu yüzden okulun ismini yazmadım.

Girno said...

şu oyun konusundaki yazı çok rahatlattı içimi. biz çünkü bunu çok öenmsedik. anaokul useçimi yazın da çok yol gösterici olmuş bence, deneyimlerin sonucunu paylaşmak ne kadar doğru bilsen. bazen dillendiremediklerimi okuyunca senden, "hah işte tam da bu" diyorum.birde dönem başındaki sancılarımı hatırlkarsın, az dertleşmedik, şimdi çok iyi gidiyor, bu söylediklerinle paralel, tecrübesiz olmasına rağmen, çok açık bizi dinleyen bir öğretmenimiz var, hayata geçiriyoruz günbegün isteklerimizi :)

yasemin said...

girne, benim de aklımdaydı, soracaktım nasıl gittiğini. o zaman ada da alışmıştır çoktan, çok sevindim gerçekten.

Pratik Anne said...

Oyun ve disarida hareket isi ozellikle erkek cocuklar icin cok onemli. Kizlar icin daha az onemli manasinda demiyorum. Belki Kimilnaz 2 yasinda oldugu icin daha oturakli ama Kipircan'i acik hava oyun alani olan ve disari cikarilmayan veya gunde bir saat tepe tepe kosup oynayamadigi bir yere goturmeyi dusunemiyorum.
Br de kitatp mim pasladim sana Yasemin. Benim ana kitap referans kaynaklarimdan biri olarak, sensiz bir kitap mimi dusunemiyorum.

yasemin said...

merhaba pratik anne,

okulda 2 saat dışardalar. okuldan sonra da 1,5-2 saat bisiklete binmeye sahile sonra park ve ardından parklara koyduklari yetişkin spor aletleri + haftasonu yüzme ve sahilde paten :) bilmiyorum artık daha fazla ne yapabiliriz bu araba ve binayla dolu şehrin ortasında?

mimi cevaplayacağım yakında.

Anonymous said...

Merhaba Yasemin Hanim,

Ben su ara epey kendimi anaokulu aramaya adamış durumdayim. O acidan deli gibi bulduğum okullar hakkında netten (ve diğer her şekilde) bilgi toplamaya çalışıyorum. Yine uykusuz bir gecede gezinirken nette sizin anaokulu seçimi ile ilgili yorumlarınıza rastladım. Açıkcası okulunun neresi olduğu bende ilgi uyandırdı. Acaba benim kafamdakilerden biri olabilir mi diye. Cem in okulu hakkında özenle isim vermediğinize dikkat etmeme rağmen eger sorun olmazsa benim ozel mailime anaokulunun adını yollayabilir misiniz? Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler. Mailim: gddoganay@itu.edu.tr

Sevgiler
Gizem Dinler-Doğanay