:) yazı tam 3 sene önce yazıldığında gazetede okumuştum. geçenlerde yazılarının toplandığı kitaplarının birinde yeniden karşıma çıkınca bu paragrafı eklemeden edemedim çünkü o yapay, didaktik sesi duyunca bende de devreler atmaya başlıyor.
Bence böyle çocukların üzerine (bazılarına göre fazlasıyla) düşen, çocuklarını proje gibi gördüklerini iddia edilen, çocuklarına ay topuklu ayakkabı giydirmiş, ay bokunda boncuk aramış sebepleri ile kendi kafasına uymayan ebeveynleri eleştirmek çok kolay. Çocuğunun yanında sigara içeni, yolda giderken olmadık sebepten çocuğuna vurup edeni, çocuğuna hiç ilgi göstermeyeni, evde ufacık çocukların üstüne kilit vurup düğüne, güne gideni, 10 tane doğurup çocuğunun adını bilmeyeni, doğurup doğurup da yetiştirme yurduna vereni bul ona ver veriştir.
Bu bahsi geçen "kaliteli zaman saplantılı" ebeveynler en azından çocuklarını seviyorlar, onlara ilgi gösteriyorlar, kendi kafalarında onlara en iyisini, istediklerini, belki kendileri ufakken elde edemediklerini vermeye çalışıyorlar. Evet başkasına kıl tüy gelebilirler ama niyet iyi an azından.
görev bilinciyle yapmıyorsa, samimiyse, çocuguyla geçirdiği zamanın "kaliteli" olmasına sırf kendi içini rahatlatmak için çabalamıyorsa ne ala. ben niyetin iyi olduğuna ancak içtenlik varsa inanırım aksi halde bana göre ortada, kötü niyet değilse de, görev bilinci, şov ve samimiyetsizlik vardır ve her çocuk bunu hisseder. herkesin duyabileceği şekilde yapılan didaktik konuşmalar ve kullanılan ses tonları, maalesef bana hiç de samimi gelmiyor.
ben evde değilse de, açık alanlarda sigara içtim, cem'den hiçbir zaman sigara içtiğimi saklamadım. zamanı gelince tekrar içmek istersem yine içerim. onu evde yalnız bırakıp markete, pazara da gittim. sonuçta başkaları da beni bu sebeplerle eleştirebilirler, eleştirdiler de.
herkes kendi kafasına uymayanı bir şekilde eleştiriyor işte. ben de doğallığın ve kendiliğindenliğin kaybolmasını, sadece çocuklarla olan ilişkilerimizde değil, her daim bir sorun olarak gören biri olarak bu paragrafı kendi fikrime yakın bulduğum için burada yer veriyorum.
5 comments:
ah o radyo piyesi sesli anneleri elime verseler :))
hahaha :)) Bloglari da kesin okuyordur bu hatun :)
:) yazı tam 3 sene önce yazıldığında gazetede okumuştum. geçenlerde yazılarının toplandığı kitaplarının birinde yeniden karşıma çıkınca bu paragrafı eklemeden edemedim çünkü o yapay, didaktik sesi duyunca bende de devreler atmaya başlıyor.
Bence böyle çocukların üzerine (bazılarına göre fazlasıyla) düşen, çocuklarını proje gibi gördüklerini iddia edilen, çocuklarına ay topuklu ayakkabı giydirmiş, ay bokunda boncuk aramış sebepleri ile kendi kafasına uymayan ebeveynleri eleştirmek çok kolay. Çocuğunun yanında sigara içeni, yolda giderken olmadık sebepten çocuğuna vurup edeni, çocuğuna hiç ilgi göstermeyeni, evde ufacık çocukların üstüne kilit vurup düğüne, güne gideni, 10 tane doğurup çocuğunun adını bilmeyeni, doğurup doğurup da yetiştirme yurduna vereni bul ona ver veriştir.
Bu bahsi geçen "kaliteli zaman saplantılı" ebeveynler en azından çocuklarını seviyorlar, onlara ilgi gösteriyorlar, kendi kafalarında onlara en iyisini, istediklerini, belki kendileri ufakken elde edemediklerini vermeye çalışıyorlar. Evet başkasına kıl tüy gelebilirler ama niyet iyi an azından.
Bu da benim fikrim.
görev bilinciyle yapmıyorsa, samimiyse, çocuguyla geçirdiği zamanın "kaliteli" olmasına sırf kendi içini rahatlatmak için çabalamıyorsa ne ala. ben niyetin iyi olduğuna ancak içtenlik varsa inanırım aksi halde bana göre ortada, kötü niyet değilse de, görev bilinci, şov ve samimiyetsizlik vardır ve her çocuk bunu hisseder. herkesin duyabileceği şekilde yapılan didaktik konuşmalar ve kullanılan ses tonları, maalesef bana hiç de samimi gelmiyor.
ben evde değilse de, açık alanlarda sigara içtim, cem'den hiçbir zaman sigara içtiğimi saklamadım. zamanı gelince tekrar içmek istersem yine içerim. onu evde yalnız bırakıp markete, pazara da gittim. sonuçta başkaları da beni bu sebeplerle eleştirebilirler, eleştirdiler de.
herkes kendi kafasına uymayanı bir şekilde eleştiriyor işte. ben de doğallığın ve kendiliğindenliğin kaybolmasını, sadece çocuklarla olan ilişkilerimizde değil, her daim bir sorun olarak gören biri olarak bu paragrafı kendi fikrime yakın bulduğum için burada yer veriyorum.
Post a Comment