Friday, August 13, 2010

zenginlerin çocuklarına akıl almaz işkenceleri

...

Ve de: Çocuğun Bokunda Boncuk Arama Zamanlarının müdavimi oldukları KıtKafaUzmanlar tarafından çağrılma şekli: Kaliteli Zamanlar!  Daha önce de ne denli Kaliteli Zamanlar'a karşı olduğumu yazmıştım. Tarayın habire şu arşivi!  Öyle burun damlalığıyla 'Kaliteli Zaman' ayıracağına kendi öz çocuğuna, kazanla Kalitesiz (Normal) Zaman ayıracaksın. Hadeee!  Beş yüz ters takla atıp iki bin lego kule filan yapıp "Hayır, Atmaca; o yumuşak ayıcık şekerlerin dişlerin için ne kadar zararlı olduğunu daha önce de konuşmuştuk seninle" yapmak yerine RadyoTemsili Sesiyle süpermarkette-  Yani bu tarz, bu Kaliteli (Azzz) Zamanlar; yapmacıktır, yapmacıktır; yine yapmacıktır! 

5 comments:

Hülya Cinsçiçekçi said...

ah o radyo piyesi sesli anneleri elime verseler :))

Anne ve Bebisi said...

hahaha :)) Bloglari da kesin okuyordur bu hatun :)

yasemin said...

:) yazı tam 3 sene önce yazıldığında gazetede okumuştum. geçenlerde yazılarının toplandığı kitaplarının birinde yeniden karşıma çıkınca bu paragrafı eklemeden edemedim çünkü o yapay, didaktik sesi duyunca bende de devreler atmaya başlıyor.

Pratik Anne said...

Bence böyle çocukların üzerine (bazılarına göre fazlasıyla) düşen, çocuklarını proje gibi gördüklerini iddia edilen, çocuklarına ay topuklu ayakkabı giydirmiş, ay bokunda boncuk aramış sebepleri ile kendi kafasına uymayan ebeveynleri eleştirmek çok kolay. Çocuğunun yanında sigara içeni, yolda giderken olmadık sebepten çocuğuna vurup edeni, çocuğuna hiç ilgi göstermeyeni, evde ufacık çocukların üstüne kilit vurup düğüne, güne gideni, 10 tane doğurup çocuğunun adını bilmeyeni, doğurup doğurup da yetiştirme yurduna vereni bul ona ver veriştir.

Bu bahsi geçen "kaliteli zaman saplantılı" ebeveynler en azından çocuklarını seviyorlar, onlara ilgi gösteriyorlar, kendi kafalarında onlara en iyisini, istediklerini, belki kendileri ufakken elde edemediklerini vermeye çalışıyorlar. Evet başkasına kıl tüy gelebilirler ama niyet iyi an azından.

Bu da benim fikrim.

yasemin said...

görev bilinciyle yapmıyorsa, samimiyse, çocuguyla geçirdiği zamanın "kaliteli" olmasına sırf kendi içini rahatlatmak için çabalamıyorsa ne ala. ben niyetin iyi olduğuna ancak içtenlik varsa inanırım aksi halde bana göre ortada, kötü niyet değilse de, görev bilinci, şov ve samimiyetsizlik vardır ve her çocuk bunu hisseder. herkesin duyabileceği şekilde yapılan didaktik konuşmalar ve kullanılan ses tonları, maalesef bana hiç de samimi gelmiyor.

ben evde değilse de, açık alanlarda sigara içtim, cem'den hiçbir zaman sigara içtiğimi saklamadım. zamanı gelince tekrar içmek istersem yine içerim. onu evde yalnız bırakıp markete, pazara da gittim. sonuçta başkaları da beni bu sebeplerle eleştirebilirler, eleştirdiler de.

herkes kendi kafasına uymayanı bir şekilde eleştiriyor işte. ben de doğallığın ve kendiliğindenliğin kaybolmasını, sadece çocuklarla olan ilişkilerimizde değil, her daim bir sorun olarak gören biri olarak bu paragrafı kendi fikrime yakın bulduğum için burada yer veriyorum.