yazının tamamı için TIK
cehenneme övgü'yü istanbul'a geldiğim sene okumuştum. ilk sayfasına 28 ocak '93, perşembe diye tarih atmışım. o zamanlar aldığım kitaplara tarih atardım. üniversitede ilk senemdi, 17-18 yaşlarında yani şimdiki yaşımın yarısındaydım. bu da demek oluyor ki, bir o kadar daha yaşamışım ve bugüne kadarki hayatımın tam yarısını istanbul'da geçirmişim. bu kitabı o zamanlar bulup okuduğum için kendimi hep şanslı saydım. o yaşlar, benim bu kitabı okumam için en doğru zamanlardı. "bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti." diyebileceğim kitap bu kitaptır. yetişkinliğe ilk adımlar, taşradan sonra istanbul, aileden ayrı hayatın ilk günleri, pek de istemeden öylesine ikinci tercihe yazıp kazandığım bölümün ve hevesle geldiğim istanbul şehrinin beni kimlerle tanıştıracağını, nerelere götüreceğini ve gelecekte nasıl biri olacağımı merak ettiğim zamanlar.
şimdi kitaba bakıyorum ve bu kadar çok cümlesinin altını çizdiğim başka bir kitap var mıdır diye merak ediyorum. sayfa boşluklarına yazdığım notlar bana kitabı nasıl büyük bir heyecanla okuduğumu hatırlatıyor. bu kitap ödünç veremediğim tek kitaptı, alıntı beni o günlere götürdü.
sizin de böyle bir kitabınız oldu mu? hangi kitaplar etkilemişti sizi?
16 comments:
hiç okumadım, okumalı demek ki.. ama sanırım bu ara değil..
benim böyle çok karaladığım kitaplar psikanaliz kkitapları idi. Özellikle Karen Horney diye bir yazarın kitapları çizik çizikti.. Dosto'm var ama o tam öyle değildi. onu öpüp kokluyordum tabiri caizse:)
senelerdir seni takip ederim yazılarını çok beğeniyorum.bu kitabıda okuyacağım.lütfen daha sık kitap yorumları yaparmısın, senin fikirlerine güveniyorum.
ben en çok 1984 den etkilendim. hatta dehşete düştüm...
Benim de başucu kitaplarımdan biridir Cehenneme Övgü. Bu rutinden düzenden hatta her şeyden sıkılınca hemen açar bir kaç sayfa okurum. Ben de üniversite yıllarında keşfedip hep şanslı saymıştım kendimi.
Diğer başucu kitabım Tutunamayanlar ve çoklukla Oğuz Atay kitapları.
Yasemin, kitaplarını veya köşe yazılarını hiç okumamıştım. Verdiğin linkten ilk 10 köşe yazısını okudum şimdi. Ne kadar zarif bir üslubu var. Ne kadar yumuşak, güzel güzel anlatıyor. En ufak bir saldırı sezilmiyor yazılarında. En katı eleştirisinde bile güzellik var. Zor bir şey bu ama o rahatlıkla başarıyor bu tatlılığı.
Cehenneme Övgü'yü ben de üniversitenin ilk yıllarında okumuştum, gerçekten bir gencin hayata bakışını değiştirecek bir kitap, gündelik hayatta ne çok şeyi görmeden yaşayıp gittiğimizi hatırlatır. Çok, çok sever, ne okuyacağını soran gençlere bu kitabı söylerim. Fakat şimdi kitaplığımda yok, kimbilir kime verdimdi.
Birkaç kitaptan daha bahsedebilir miyim? Unutulmayan...
- Onca Yoksulluk Varken (Emile Ajar). İkinci dünya savaşı sonrası, bir çocuk, yaşlı ve şefkatli bir hayat kadını ve nefis bir çeviri (Vivet Kanetti). Bu kitabı da zırt pırt birilerine verdiğim için, sonradan birkaç kere daha satın aldım.
- Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar (Ursula Le Guin). Bir arkadaşım, kızımı doğurduğum ilk ay bu kitabı hediye etmişti bana, denemeler ve birkaç yerde yapılmış konuşmalardan oluşan bir kitap. Okuduktan sonra, bu iyiliği akıl eden arkadaşıma nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim. (Emzirirken okumak da pek güzel oluyor)
- Parfümün Dansı (Tom Robbins). Eğlenceli, zekice, hayranlık verici! İnsan bu kitabın yazarının nasıl bu kadar bilgili, komik, dilbaz olduğuna şaşıp kalıyor. Okuduğum en tatlı kitaplardan biri, dönüp dönüp kenarını kıvırdığım sayfalarını tekrar okurum.
Ebru
1995 ankara yazar benim kitabın içinde. Üniversitedeki ilk yılımdır. İstanbul'dan, Ankara'ya gidiş. Çok okumuşumdur, çizmişimdir, tavsiye etmişimdir. Duygularıma tercüman olmuşsun.
birde o yıllarda kelepir'den aldığım, Miles Davis otobiyografisi vardır. Müzik ve herşey vardır içinde. çok severim. Baskısı yok sanırım.
1995 ankara yazar benim kitabın içinde. Üniversitedeki ilk yılımdır. İstanbul'dan, Ankara'ya gidiş. Çok okumuşumdur, çizmişimdir, tavsiye etmişimdir. Duygularıma tercüman olmuşsun.
birde o yıllarda kelepir'den aldığım, Miles Davis otobiyografisi vardır. Müzik ve herşey vardır içinde. çok severim. Baskısı yok sanırım.
benimkinde de 1994 istanbul :) üniversitedeki ve istanbul'daki ilk yılım.
ben romain gary (emile ajar)'nin bütün eserlerine bayılırım. çok ama çok severim her birini. özellikle "kral salomon'un bunalımı" nı...
eklemezsem olmaz :) sabahattin ali'nin "kürk mantolu madonna"'sı ile "kuyucaklı yusuf"'u...
ne harika bir kitaptı, üniversitedeyken okumuştum, sonraları da ara ara hiç düşürmemiştim elimden... bir de 'cennetin dibi' vardı, devamı niteliğinde.
mesela bir de !var olmanın dayanılmaz hafifliği' çok güzeldi, milan kunderanın her bir kitabını severim zaten
sevgiler:)
gunduz vassaf'i ben de unv. yillarimda okuyup cok sevmistim,annesini anlattigi bir kitabi da var,onu da okumustum.aslinda anne olduktan sonra bir daha okumak guzel olurdu o kitabi.. beni daha gencken,lisedeyken, cok etkileyen kitap iki yesil su samuru olmustu (buket uzuner'in)
Benim ortaokul yıllarımdan beri açıp açıp okuduğum tek kitabım Orhan Veli Kanık'ın şiir kitabıdır ki ben normalde öyle şiir okumaya bayılan iflah olmaz romantiklerden falan da değilim. Tam tersine şiir kitaplarıyla hiç aram yoktur aslında. Ama bir insanın bu kadar az kelimeyle bu kadar çok şey anlatabilmesi çok çok istisnai birşey bence. Kısaca şiir seven sevmeyen herkese tavsiye edebileceğim bir şairdir Orhan Veli. Böyle değerli bir insanın ölümüne bir belediye çukurunun sebep olması ise ayrı bir ironi.
Cehennemin Dibi benim de en çizik kitaplarım arasındadır. Okurken gözümden bir perdenin kalktığını hissettiğimi hatırlıyorum. Yataktan çıkmadan sadece kitap okumaya hevesli olduğum zamanlardan hatıra. Üniversite sonrası ne halt edeceğini bilemediğin günlerdendi.
Çizik kitap deyince bak şimdi aklıma hiçbir şey gelmiyor nedense. Ama kenarına en çok not tutulmuş kitapların yazarı, ebedi ve edebi usta, Salinger'dır.
Richard Bach'ın "Martı: Jonathan Livingston" isimli kitabı da benim hayat felsefemi şekillendirmişti.
Post a Comment