Wednesday, December 14, 2011

Life in a Day



Bugün bu filmi izledim. Rüya iki gecedir doğru dürüst uyumadığı için ruh gibiyim ve bakın şimdi duymuş gibi yine uyandı... Filmi The End'den buldum. İzlemeye değer bir belgesel olduğunu söyleyebilirim, Onur'la bir kez daha izlerim belki. Film ile ilgili birkaç satır bilgi vermek isterim, ilginç bir hikayesi var ancak maalesef kolaya kaçıp Youtube'daki açıklamayı kopyalayıvereceğim çünkü bu satırları yazarken Rüya'yı uyutmak için durmadan içeri gidip gelmem gerekiyor.

*

Uyuduğu puseti ileri geri sürdüğünüz sürece sorun yok ama bıraktığınız an çığlığı basıyor belki yeni bir diş yoldadır. O mudur bu mudur, pek düşünmem ben, çok sıkılıyorum böyle şeyleri düşünmekten, uyku hakkında sebep-sonuç ilişkileri vs., beyhude bir çaba olarak görünüyor bana. Bugün uyumasın yarın, olmadı öbür gün uyur diyerek mor gözlerle devam ediyorum yola. İdeal çözüm değildir mutlaka, hatta çözüm bile değildir ama iki çocukta da bu yolu benimsedim, bana böylesi kolay geliyor. Sonunda gerçekten uyuyorlar, zıtlaşmayınca ya da o (kişiden kişiye değişebilen) müthiş uyku alışkanlığı kazandırma formülünü dayatmaya çalışmayınca, şu an yaşadığımız durum kalıcı bir uyku problemine dönüşmemiş, birkaç gecelik uykusuzluk olarak hatıralarda kalmış oluyor. Cem 16 ay itibariyle deliksiz uyuyan bir bebek olmuştu ama her çocuk bir olmaz, aynı performansı 2 ay sonra 16 ayını eda edecek olan Rüya'dan beklemeyeceğiz. Ne demişler: hamama giren terler. Kindersurprise modeli, hem oyuncak, hem çikolata, hem de sürpriz istemeyelim. Bebek, kesintisiz uyku, film, konser vs.... Kendim için yazıyorum bunları, bi nevi telkin olarak bakabilirsiniz. Bu arada pusetten ayakta sallamaya terfi ettirdim biraz önce kendisini. İşte bu da bizim filmimiz, pek ilginç bir öyküsü yok, ismi Life in a Night. Neyse.

*
Life in A Day'e dönelim. 

A documentary shot by filmmakers all over the world that serves as a time capsule to show future generations what it was like to be alive on the 24th of July, 2010. (imdb)
X
What happens when you send a request out to the world to chronicle, via video, a single day on Earth? You get 80,000 submissions and 4,500 hours of footage from 192 countries. Producer Ridley Scott and Oscar-winning director Kevin Macdonald took this raw material — all shot on July 24, 2010 — and created Life in a Day, a groundbreaking, feature-length documentary that portrays this kaleidoscope of images we call life. National Geographic is bringing it to theaters starting July 24, 2011. Prepare to be amazed. (youtube)

6 comments:

hindiba said...

Bu filmi ben de cok sevdim. Youtube'dan tamami da seyredilebiliyor. Uyku, uyutma konusunda da ayni hisleri paylasiyorum. Bu da gececek :)

ruhdagı said...

Bu uyku sorunu beni bu ara çok üzüyor. Ege tam 16 aylık ama ne yazık ki, son 2 aydır her gece uyanıyor ve yanıma aldığımda uyuyor. Giderek bu düzene alışıp yatağında uyumaz olursa diye dertleniyorum ama diğer yandan buna ihtiyacı varsa bırak onun dediği gibi olsun diyorum. Zira azı dişlerini çıkartıyor ve dördüncü diş halen tam anlamıyla damağı yarıp çıkamadı.

Bilemiyorum en iyisi akışına bırakmak çünkü yatır kaldır pışpışla gibi şeylere ben gelemiyorum. Onun iyiliği için dense bile bana öyle gelmiyor.
Bu sebepten bir müddet daha kendi yatağımda ayak ucunda uyuma derdini kabullenip, huzurla uyuyan çocuğumla mutlu olucam.

Elbet geçer di mi?

yasemin said...

hindiba,
tabi canım neler geçmedi ki, bu kalsın ;) şu an uykusuzluk iyice kafa yapmış durumda yalnız; iki gecede toplam uyku saatim 4 olabilir mi, yok değildir, 3 falandır, o da uyuyabildiğim dakikaları toplarsak :p

yasemin said...

ruhdağı üzülme ya, bak yalnız değilsin. ben de rüya'yı hep yanıma alıyorum. zaten doğduğundan beri çoğunlukla yanımızda yatıyor. geceye kendi yatağında başlamış olsa bile bir yerlerde yanıma getiriyorum sonra yerine götürmeye üşeniyorum. ayrıca yanımızda daha bir kesintisiz uyuyor sanki. bu bana kötü bir şeymiş gibi gelmiyor aksine iyi olduğunu düşünüyorum. tabi karşı düşüncede olanlar çok.

tüm bebekler için en iyi bir adet yöntem olamaz, varsa da ben buna inanmıyorum. itiraf etmek gerekirse "bebeğin iyiliği için" girişilen uyku disiplini denemeleri de hiç inandırıcı gelmiyor bana. şuna annelerin ya da anne - babaların iyiliği için dense anlayacağım ve hiç de yadırgamayacağım ama bebek için... efenim bebek kesintisiz uyku uyumadığı için uykusunu alamıyor ve büyüyemiyormuş, üzerinde deliksiz uyuyamamış olmanın verdiği bi gerginlik/huysuzluk varmış... yooo onlar uykusuzluk yüzünden hiç de huysuz falan olmuyorlar, üzgünüm. gayet de güzel büyüyorlar, endişeye mahal yok. iyi uyuyamadığımız için gergin ve huysuz olan biziz. bunda da haklıyız, bakınız ben: hiç halim yok ama okuldan gelen oğluma akşam yemeği hazırlamak zorundaydım, gözlerim yana yana hazırladım. şimdi ben huysuz olmayım da kimler huysuz olsun? ama bunları dram haline getirmenin de bi manası yok.

ben de senin gibi yatır kaldır, pış pat, pat küt falan laflarına bile dayanamıyorum, öğrenip uygulayacak bi yapım da yok. bunların uzun vadede işe yarayacağına dair inancım ise sıfır. uzun vade derken bu bebeğin bi de anaokulu yılları, okul yılları var. okul çağına gelip kendisi uyuyamayanlar ya da gece kabuslarıyla uğraşanlar, yatak ıslatanlar çoğunlukla bebekken zorla disipline edilmeye çalışılanlar arasından çıkıyor, örneklerini gördüm. etki-tepki. tepki geç gelse de, mutlaka gelir bir yerlerden. her şeyin üzerinde bir kontrolümüz yok, her şeyi yönetmemiz mümkün değil fakat maazallah yönettik, kontrol altına aldık derkene neye uğradığımızı şaşırma riskimiz var :p o açıdan akışına bırakmak en iyisi görüşüne çok katılıyorum. bebeğe de söz hakkı verelim, eninde sonunda bi ortak noktada buluşuluyor. bu belki 2 sene sürüyor ama 6 yaşında yalnız yatmaktan korkmasından (bir örnek sadece) iyidir 2 ya da 3 sene boyunca bebeği dinlemek. e bebek bu, adı üstünde. ağacı yaşken eğmeyelim.

ne de çok sözüm varmış, bu arada rüya yine ayağımda uyuyor şu an :P umarım bu gecemiz son iki gece gibi geçmez :)

minny said...

Yasemin benim 8,5 yaşındaki büyük oğlum 18 ay meme emdi. Emdigi süre boyunca gecede min 7 kez uyandırdı. Yanımıza alıp memeyi ağzına verince sabaha kadar deliksiz uyurdu. Ertesi gün ise gideceğim için , biraz uyuyup dinlenmem gerektiği için mecburen yanıma alirdim. 4-5 yasina kadar gecenin yarısını kendi yatağında yarısını bizim yatağımızda tamamladı. BıZ hic metod falan denemedik. Bu konuda da dertlenmedik. Cunku akıl sağlığımızı korumamız lazimdi. Birde teyzem oğlum 2 yaşındayken dedi ki "bırak nasıl istiyorsa öyle uyusun. Birkaç sene sonra sen istesen de gelmeyecek, tadını çıkar" mantıklı geldi bıZ de olayı seyrine bıraktık. Oğlum hala çok kolay uykuya dalan. Kendi yatağında uyuyan bir cocuk.
Rüya ile ayn gun dogan kucuk oglum ise abisinin tam tersi. 4 ay ancak meme emdi, uykuya cokkkk zor dalıyor. Misal din gece uyuduğunda saat 22;45 di. Ve ben 21:30 dam beri uyutmaya çalışıyordum. Olur da gece uyandığında yanımıza alırsak uykusunun arasında üzerimize tırmanıyor. Yastıkların üzerinde uyuyor. Yada bası ve ayakları ile bizi itip duruyor. Yani deliksiz uyumuyor. Ben denseydik hic yanımıza almıyorum. Mamasını içirip yatağına bırakıyorum.
Diyeceğim o ki, benim her iki oğlumun da birbirinden farklı huyları var. En iyisi zıtlaşmadan, ne onlar ne de kendimizi hirPalamadan bu geçiş dönemini atlatmak.
Sevgiler

yasemin said...

evet minny, benimkilerin huyları da birbirinden farklı ve ben de senin gibi düşünüyorum. zıtlaşmak karşılıklı hırpalanmayı getiriyor. kolaylıklar dilerim.

sevgiler.