Monday, June 9, 2014

anne beni seviyor musun?


mutfaktayız. yemek hazırlıyorum. rüya arkamda kendi kendine konuşarak oyun oynarken birden sordu:

- anne beni seviyor musun?
- seviyorum tabii, hem de çok seviyorum. sen bilmiyor musun peki, neden sordun?
- ama sevmiyorsun bazen, değil mi?
- her zaman seviyorum, sen ne yaparsan yap hep seviyorum, nasıl sevmem?
- ama ağladığım zamanlarda beni sevmiyorsun, değil mi?

DONG!

- hayır, ağladığın zamanlarda da seviyorum, ağlayacaksın tabii, ben de ağlıyorum bazen
- ama ben ağlayınca sen bana kızıyorsun

DOĞRU! 
kızıyorum bazen. 

- evet bazen kızıyorum ama kızılacak bir şey yok aslında. istediğin zaman istediğin kadar ağlayabilirsin. herkes ağlar. ben seni ağlarken de çok seviyorum. üzüldüğünü görmeye dayanamadığım için sinirleniyorum herhalde, özür dilerim. hiç kızmamam gerekirdi.

*
ağlamak iyileştirir.

geçenlerde 1 saatlik bir ağlamanın ardından rüya'nın nasıl iyileştiğine tanık oldum. olay tahminimce bir gün önce izlediği çizgi filmde korktuğu bir sahnenin etkisiyle öğle uykusundan çılgınlar gibi ağlayarak uyanmasıyla başladı. o sahnenin onu korkuttuğunu gidip tvyi kapatmasından ve sonra panikle beni arayıp bulduğunda da bana sarılarak uzun uzun ağlamasından biliyordum. günün devamında odalarda hiç bensiz kalmak istememişti, gece de uykuya biraz zor dalmıştı.

ertesi gün ağlayarak uyandığı öğle uykusundan sonra onu ne yapsam sakinleştiremedim. ilk defa başıma gelen bu durum karşısında oturup beklemekten başka çarem olmadığını görebiliyordum. hiçbir sorumun cevabı yoktu, ne yapsam onu avutamıyordum. bana yakın durmak istiyordu, o kadar. kah kucağımda, kah yatağında, avazı çıktığı kadar bağırarak, tepinerek, hıçkırarak tamı tamına 1 saat gözyaşı döktü. 1 saat sonra sakinleşti ve cem'in okuldan döndüğünü görünce neşeyle, şarkılar söyleyerek oynamaya başladı. tabii kriz esnasında evden çıkmayı başarıp cem'i okuldan almaya da gidememiştik. rüya ağlarken cem'in okuldan eve takım arkadaşı ve onun babasıyla birlikte gelmesini ayarlamak zorunda kalmıştım.

o gün durumun sıradan bir kriz olmadığını farkettiğim için sürenin çoğunda sessizce yanında durmayı seçtim. ağladığı için kızdığım günlerden biri değildi yani. ağlamanın rahatlatıcı etkisi üzerine epey okumuştum, eh bilgiyi kullanmanın zamanı gelmişti ama bunlar benim için geçmek bilmeyen, çok zor dakikalardı.

peki rüya neden onu ağlarken sevmediğimi düşünmüştü? çünkü gündelik hayatta bir şeyi istediği gibi yaptırmak için ağladığı zaman sinirleniyorum. paltosunun fermuarını bana çektirmek, ayakkabısını benim giydirmemi istemek, beni 40 kere odasına çağırdığı için artık gitmeyi reddetmem, yarım saat içinde 7 kere çorap ve kıyafet değiştirmek gibi sebepler söz konusu olunca ağladığında kızdığım doğru. halbuki kızmak kısa, kızmadan sakinleşmesini beklemek ise uzun, meşakkatli yol, benim de oradan gitmem lazım -tüm isteklerini onun istediği şekilde yerine getirmek değil bu- keşke her zaman o yoldan gidecek gücü bulabilsem kendimde, hiç kızmasam ama bu mümkün değil benim için, biliyorum.

*

Ağlayan insan engellenmemeli. Ağlamanın bebekler, küçük çocuklar, dahası hepimiz için müdahale edilmeden, dikkati başka yerlere çekmeye ve ağlayanı susturmaya çalışmadan özgürce gerçekleştirilmesi gereken bir eylem olduğunu nereden öğrendim?



Bu gece dönüp altını çizdiğim satırları yeniden okudum. 


İki yaş altı bebeği olanlar için yazarın diğer kitabını öneririm.



Bilinçli Bebek :: Aletha Solther

Bu kitapları okuduktan sonra ağlayan birine artık ağlamasın diye "bunda ağlayacak bir şey yok", "çok daha kötüsü olabilirdi" türü sözler söylemenin doğru olmadığını, kendini daha iyi hissedene kadar ağlamasına karışmadan onun yanında olmanın önemini anlıyorsunuz. 

7 comments:

polente said...

Benim de şu sıralar okuduğum bir romanda kahramana sevgilisi sürekli 'neyse' ve 'boşver' diyor, kadınsa artık boşvermiycem yaahuu' diye bağırma isteğinden bahsediyor, ben de Ömer'e o kadar sık diyorum ki boşver, üzülmesin, morali bozulmasın diye söylediğim bu kelime belki onu da sinir ediyor ama dile getiremiyor çocuk.
Kitaplar iyi ki varlar.

polente said...
This comment has been removed by the author.
Öykücü said...

Kızım da bana sürekli 'beni seviyor musun?' diye soruyor.Bazen de seni sevmiyorum diyip hatta bazen hiç sevmiyorum diyip gözlerime bakıyor tepkimi ölçmek için.

Sen beni sevmesen de ben seni seviyorum hem zaten sen de beni seviyorsun kızlar annelerini , anneler de kızlarını çok sever diyorum.

Sevmek nedir, sınırları var mıdır anlamaya çalışıyor sanırım.Onu her şeyden, herkesten çok, sonsuz seviyorum çünkü.Bunu da gösteriyorum. 26 ay emzirdim, kucağımda büyüttüm , kitap okudum, ilgilendim, sevdiğimi söyledim, öptüm, kokladım.

İlginç bir şey bu insanoğlu.

yasemin said...

Ben de tam 26 ay emzirdim Rüya'yı :)

Anonymous said...

Hangi çizgi film bu? Neden korktu Rüya?

yasemin said...

http://www.dr.com.tr/Film/Recess-Schools-Out-Teneffus-Zili-Okullar-Kapandi/Chuck-Sheetz/Cizgi-Film-Animasyon/Animasyon/urunno=0000000251410

Müge,

Dikkat Teneffüs Zili diye bir animasyon ama Rüya'nın yaşına uygun değil. Cem'in filmlerinden, bence çok çok kötü bir film. Tvden çizgi film izlemiyorlar, dvdlerden seçiyorlar. Rüya Cem'e o filmi koydurttu o gün, ben de karışmadım. O filmi almasam iyiymiş, sallayım gitsin iyi oldu sorduğun.

Koza Nakliyat said...

Evden eve taşımacılık hizmetleri