sıcak henüz kavurmuyor. evde iş peşinde koştururken bazen terliyorum ama serinlemek için bir duş yetiyor. gece ise balkon çok serin. bugün yapabilirsem gidip kitaba takılan lambalardan alacağım, o zaman gece çocuklar uyuduktan sonra balkonda kitap okuyabilirim. yaz gelsin diye dört gözle bekleyenleri anlamakta çok zorlanıyorum. yaz, sıcağıyla, hareketi, parlak ve göz alıcı renkleriyle çok yoruyor beni. hiç yaz insanı olmadım, sonbaharı kışa yaklaştığımızın müjdecisi olduğu için seviyorum ama asıl mevsimim kıştır benim.
açık duran mutfak penceresinden konuşmalar çalındı kulağıma: "yağmur geliyor." doğru mu bu? yağmur dedikleri bir insan ismi değilse... "çamaşırları topluyorum." a-ha, yağmur yağacak diyormuş demek! keşke yağsa, yaz yağmurlarına bayılırım. sabah çarşafları değişirken bu mevsimin en güzel yanının nevresimlerden kurtulmak olduğunu düşünüyordum, sadece çarşafları ve yastık kılıflarını değiştiriyorsun tamam, oysa nevresim değiştirmek ne zordur, şimdi yazın sevdiklerime yaz yağmurlarını da eklemek istiyorum. yağ yağ yağmur...
*
bir insanı anlamak istiyorsan gökte üç ay eskiyene kadar onun ayakkabılarıyla dolaşmalısın.
(kızılderili atasözü)
sabah verilmek üzere bir kenara ayırdığım cem'in küçülen botlarını ele geçiren rüya'nın kendi haline gülüşü.
*
bu blogda "yaz":
http://cemuyurken.blogspot.com/2010/08/scak-nedeniyle-ani-patlama.html?showComment=1289269356795
http://cemuyurken.blogspot.com/2009/06/yaz.html
http://cemuyurken.blogspot.com/2009/06/yaz.html
http://cemuyurken.blogspot.com/2009/06/yazz.html
*
son dakika notu: akşam çocukları mahallemizin parkına götürmüştük ki ne görelim, parkta açıkhava sineması! beşiktaş belediyesi yaz boyunca park etkinlikleri düzenliyormuş. umarım daha çok film gösterilir de haftada en az bir gece gidip izlerim. ferzan özpetek'in şahane misafir filmi vardı bu gece. ben (yine) yalnızca yarısını izleyebildim. film vizyona girdiği zaman gittiğimde, artık nasıl bir yorgunlukla evden kaçıp kendimi sinemaya atmışsam, tam uyuklamaya başladığım yerde, bu kez de cem'in ısrarıyla parktan ayrılıp dondurma yemeye gittik. aklım ağaçların altında serin serin izlemeye başladığım filmin diğer yarısında kaldı.
*
son dakika notu: akşam çocukları mahallemizin parkına götürmüştük ki ne görelim, parkta açıkhava sineması! beşiktaş belediyesi yaz boyunca park etkinlikleri düzenliyormuş. umarım daha çok film gösterilir de haftada en az bir gece gidip izlerim. ferzan özpetek'in şahane misafir filmi vardı bu gece. ben (yine) yalnızca yarısını izleyebildim. film vizyona girdiği zaman gittiğimde, artık nasıl bir yorgunlukla evden kaçıp kendimi sinemaya atmışsam, tam uyuklamaya başladığım yerde, bu kez de cem'in ısrarıyla parktan ayrılıp dondurma yemeye gittik. aklım ağaçların altında serin serin izlemeye başladığım filmin diğer yarısında kaldı.
6 comments:
Rüya'nın gülüşüne bayıldım.))Maaşallah.
Nükhet
Valla ben de bayıldım, ne şirinliktir o :)
Ben de, ben de bayıldım. Sabah sabah beni de gülümsetti. :)
hoşgeldiniz Yasemin, Rüya ne kadar büyümüş :)
senin kadar sakin yazmamışım ama bak bu da benim "yazı sevemedim" yazım..kesinlikle ben de kış insanıyım..Rüya çok tatlı bu arada :)
http://www.ardatotisi.blogspot.com/2012/06/dr-dr-da-dr-drrr.html
Çok tatlı :)
Post a Comment