Thursday, December 15, 2011

bebekler ve uykular

rüya'nın geçtiğimiz iki gece boyunca sık sık uyanarak beni uyutmamış olması nedeniyle bu gece çok bitkinim. son enerji kırıntılarımı da, şuradaki iki yoruma cevap yazarken bitirmişim. oysa her güne bir blog yazısı projemi bir süre daha ayakta tutmak istiyorum. öyleyse neden bebekler ve uykusuzluk hakkındaki nadide görüşlerimi içeren cevapları bugünün postuna taşımıyorum? 


*
iyi geceler, tatlı rüyalar...
19/5/2011
şşşt rüya uyuyor


Blogger yasemin said...
hindiba,
tabi canım neler geçmedi ki, bu kalsın ;) şu an uykusuzluk bende iyice kafa yapmış durumda yalnız; iki gecede toplam uyku saatim 4 olabilir mi, yok değildir, 3 falandır, o da uyuyabildiğim dakikaları toplarsak :p

15 December, 2011
Delete


Blogger yasemin said...

ruhdağı üzülme ya, bak yalnız değilsin. ben de rüya'yı hep yanıma alıyorum. zaten doğduğundan beri çoğunlukla yanımızda yatıyor. geceye kendi yatağında başlamış olsa bile bir yerlerde yanıma getiriyorum sonra yerine götürmeye üşeniyorum. ayrıca yanımızda daha bir kesintisiz uyuyor sanki. bu bana kötü bir şeymiş gibi gelmiyor aksine iyi olduğunu düşünüyorum. tabi karşı düşüncede olanlar çok.


tüm bebekler için "en iyi" bir adet yöntem olamaz, varsa da ben buna inanmıyorum. itiraf etmek gerekirse "bebeğin iyiliği için" girişilen uyku disiplini denemeleri de hiç inandırıcı gelmiyor bana. şuna annelerin ya da anne - babaların iyiliği için dense anlayacağım ve hiç de yadırgamayacağım ama bebek için... efenim bebek kesintisiz uyku uyumadığı için uykusunu alamıyor ve büyüyemiyormuş, üzerinde deliksiz uyuyamamış olmanın verdiği bi gerginlik/huysuzluk varmış... yooo onlar uykusuzluk yüzünden hiç de huysuz falan olmuyorlar, üzgünüm. gayet de güzel büyüyorlar, endişeye mahal yok. iyi uyuyamadığımız için gergin ve huysuz olan biziz. bunda da haklıyız, bakınız ben: hiç halim yok ama okuldan gelen oğluma akşam yemeği hazırlamak zorundaydım, gözlerim yana yana hazırladım. şimdi ben huysuz olmayım da kimler huysuz olsun? ama bunları dram haline getirmenin de bi manası yok.

ben de senin gibi yatır kaldır, pış pat, pat küt tekniklerinin lafına bile dayanamıyorum, öğrenip uygulayacak bi yapım da yok. bunların uzun vadede işe yarayacağına dair inancım ise sıfır. uzun vade derken bu bebeğin bi de anaokulu yılları, okul yılları var. okul çağına gelip kendisi uyuyamayanlar ya da gece kabuslarıyla uğraşanlar, yatak ıslatanlar çoğunlukla bebekken zorla disipline edilmeye çalışılanlar arasından çıkıyor, örneklerini gördüm. etki-tepki. tepki geç gelse de, mutlaka gelir bir yerlerden. her şeyin üzerinde bir kontrolümüz yok, her şeyi yönetmemiz mümkün değil fakat maazallah yönettik, kontrol altına aldık derkene neye uğradığımızı şaşırma riskimiz var :p o açıdan akışına bırakmak en iyisi görüşüne çok katılıyorum. bebeğe de söz hakkı verelim, eninde sonunda bi ortak noktada buluşuluyor. bu belki 2 sene sürüyor ama 6 yaşında yalnız yatmaktan korkmasından (bir örnek sadece) iyidir 2 ya da 3 sene boyunca bebeği dinlemek. e bebek bu, adı üstünde. ağacı yaşken eğmeyelim.


konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm güzel bir yazı:

9 comments:

Dilek said...

ben de dün tam bu konuda yazmıştım işte:)

www.dolunayiner.blogspot.com

Nihal said...

o yanak nedir öyle:)Maşallah

MeraklıCüceninAnnesi said...

"Çocuğunun iyiliği için" uyku mücadelesi veren bir anne olarak bana cevap hakkı doğduğunu düşüyorum. Bak sen de söylüyorsun tek bir doğru yok diye. Bu durumda oluruna bırakmak da her zaman herkes için en doğru seçim olmayabilir. 18 ay boyunca her gece en az 3-4 bazen 8 kez uyanmış bir anne olarak söylüyorum evet uykuya ihtiyacım vardı ama onun da vardı. Her konuda oğluma empati yapmaya çalışıyorum. Ben 8 kere kalkmaktan bu derece sersemsem o nasıl sersem olmasındı?
Doğal ebeveyn olmak, herşeyi oluruna bırakmak eminim çok keyiflidir ama bir lükstür ve herkes bu lükse sahip değildir. Maalesef benim doğal akışında yaşadığım bir hayatım yok. O uykusuzlukla üzerimden pijamamı çıkartmadan bir gün geçirmek isterken günde 3 saatten fazla trafikte geçirmek, bütün gün insanlara dert anlatmak, sunum yapmak, kısacası "çalışmak" zorundayım. Eve dönünce de kalan halimle çocuğumla kaliteli(!) vakit geçirmek, yemek yapmak, ortalığı toplamak, çamaşır yıkamak, kendime, kocama vakit ayırmak durumundayım. Sakın yanlış anlama evde çocuk bakmak çok kolaydır anlamında söylemiyorum ama eğer istersen bütün gün pijama ile oturup o gün hiçbir iş yapmayıp sadece çocuğunla ilgilenebilir icabında kimse ile tek kelime konuşmadan günü geçirebilirsin evdeysen.
Evet çocuğumla birlikte el ele hep yanında asla ağlamaya terk etmeden uyku mücadelesi verdim. Pişman değilim. Sabaha kadar kesintisiz uyuyoruz. Ben doğumdan beri ilk kez dinlendiğimi hissediyorum, o ise hayatında ilk kez uyku mahmuru mis kokulu bir kedi gibi kalkıyor.
Ne olur yapmayın bunu ötekileştirmeyin kimseyi. Biraz kendinden emin olmayan bir anne olsam "çoğunlukla bebekken zorla disipline edilmeye çalışılanlar arasından çıkıyor" lafına çok çok üzülebilirdim.

yasemin said...

merhaba nihan,

ben sadece kendi blogumda, uykusuz bir gecede aklımdan geçenleri yazdım. benim gibi yapmayanlar üzülürse diye düşünerek kendimi anlatmam imkansız. yola çıkarken kimseyi incitmek, dışlamak gibi bir amaç gütmediğim için bu post hakkında ötekileştirme demeyi doğru bulmuyorum. tek karşı çıktığım ve çıkacağım, bebekleri/çocukları/insanları "mutlulukları için" istemedikleri şeylere zorlamak. zorlamadan bulunan yollara, uzlaşmaya ayrılan zamana, farklı yöntemlere, üzmeden yol göstermeye karşı değilim. sadece tracy gibi bazı yöntemler zorlamaya girmese bile bana hiç uymuyor. yapı meselesi, bana uymadığı için kimse incinmesin, yararlananlar da var sonuçta ve ben bunu duyduğum zaman hiç üzülmüyorum.

bebeklere uyumayı öğretmeye karşı çıkmıyorum ben. eğer böyle bir eğilimi varsa ve zorlamadan benim yardımımla kendiliğinden uyuma alışkanlığı edinecekse defalarca uyanacağıma ben de o yolu seçerim. nitekim cem 6 aydan sonra haftanın 4-5 günü kendi kendine konuşarak uyuyabilmeye başlamıştı. o zaman ben de bunun bir alışkanlığa dönüşebilmesi için elimden geleni yaptım ve cem 16. ayda emmeyi bıraktığında hem deliksiz uyumaya, hem de büyük oranda uykuya kendi başına geçmeye başladı. deliksiz uyumasında sorun olmadı ama kendi başına uyuyamadığı günler yine oldu, zamanla o konuda da yardıma ihtiyacı kalmadı.

ama rüya'da şu anda kendiliğinden uykuya geçecek bir potansiyel yok :) ne yapsam ben olmadan uyumaz. işte benim karşısında durduğum, onu kendisi uyusun diye zorlamak, cem'de işleyeni rüya'da da hayata geçirmeye çalışmak. zaten hiç kimse bebeğine bunu uzun süreli denemez. ben bunun rüya gibi işe yaramayacağı aşikar olan bebeklerde hiç denenmemesi tarafındayım, onu demeye çalışıyorum. kendi başına uyumaya bırakılan kimi bebeklerin ağlamaları sonunda kusmaya kadar gidiyor ve sonrasında da kronik uyku sorunları baş gösteriyor. birkaç kez şahit oldum.

senin pişman olman için zaten bir sebep yok, neden pişman olacaksın anlamadım. bebeğini ağlatmadan ikiniz için de kesintisiz uyumanın yolunu bulmuşsun. harika. benim de cem'le 16. ayda geldiğim nokta benzerdi keşke aynısını rüya ile de yaşayabilsem ama şimdilik bunun bu kadar erken olacağını sanmıyorum.

ancak rüya geceleri sık uyanmasına rağmen sabahları çok enerjik uyanıyor, cem de geceleri uyandığı dönemlerde öyleydi. yakın çevremdeki bebekler de geceleri zırt pırt uyansalar da, sabahları uykusuz, huysuz uyanmıyorlar. geceki uykusuzluk, bizi onlardan çok daha fazla etkiliyor. benim gördüğüm bu. karşı çıktığım, uyusun diye bebekle zıtlaşmak. bir rutin oluşturmak, onların kendiliklerinden uykuya geçmelerine yardımcı olmak değil. rutinlerden ben de faydalanıyorum, düzensizliği savunmuyorum.

pijama & lüks durumu ise benim için pek geçerli değil :) cem'in okulu avrupa yakasında, onu her sabah 7'de kapının önünden servise bindiriyoruz. yardımcım yok. ailelerimizden bize yardımcı olacak kimse istanbul'da yaşamıyor, en yakın mesafede oturan annemler kara yoluyla 10 saatlik mesafedeler. aniden başlayan doğuma bile cem'i okula yolladıktan sonra arkadaşımı "cem'i okul çıkışı sen alıp hastaneye getir" diye aradıktan sonra gittik onur'la. annemler akşam üstü yetişebildiler.

ortalık toplama, yemek, çamaşır, koca, bebek, cem'le oyun-ödev vs., birşeyler okumak, izlemek için kendime ayıracağım zaman... herkes için vakit isteyen işler ortak ama herkesin hayatını yaşama şekli farklı. benim demek istediğim özetle şuydu: bebeklerin iradesinin hiçe sayılmaması, onlara kulak verilmesi önemlidir. her şeyi kontrol altına almamız, ne bebeklerle, ne de hayatın başka alanlarında mümkün değildir.

yasemin said...

okudum dilek :)

nihal, rüya pek şişkoydu, 11-12 aydan sonra etini döktü. bu deyimi, onu bu aylarda görüp de incelmiş bulanlardan öğrendim :p

Anonymous said...

Yasemin,

Benim kizim Ruya, 2.5 yasindayken bir gece ona "tatli ruyalar" dedigimde "tatli anneler" diye cevap verdi, o gun bugundur yatarken boyle vedalasiyoruz birbirimizle. Bu gece sana da "tatli anneler" olmustur umarim.

Sevgiler,
Hale

yasemin said...

güzelmiş :)) ama benim için tatlı anneler olamadı hale :I rüya gecede 20 kere falan uyanıyor bugünlerde. düzelmedi, bir haftaya yaklaşacak. normalde 2-3'ü geçmezdi, bekliyorum o günlere dönmeyi.

jasmingreentea said...

yasemin bu yakaya mı taşınıyorsun ne güzel! belki bi gün yolda karşılaşırız :P sanki istanbul'da böyle bir şey mümkünmüş gibi...
nedense çok sevindim işte.. avrupa yakasında ahbaplığa/yardıma ihtiyaç duyarsan ben buradayım.

yasemin said...

jasmingreentea evet. seni yeniden gördüğüme sevindim. ben seni bizim tarafta (anadolu) sanıyordum bu arada. karşıda ahbaplığa da yardıma da ihtiyaç duyarım elbet :) ilk fırsatta yazacağım sana. sevgiler.